apocalypse

743 103 124
                                    


23

Senin dudakların, benim dudaklarım, kıyamet..

Saniyelerin sonsuzluk gibi geldiği, ne kadar dokunursam dokunayım  bunun bana yetmeyeceği, gözümü açlığın bürüdüğü bir durumdayım.

Öpmek istiyorum daha çok. Asla bırakmamak istiyorum. Nefes alıyorum burada, içim ferahlıyor. Minicik bir dokunuşun bunları yaşatması normal mi?

Hem çok güzel hem çok yakıcı hissettiriyor. Yaşarken ölmek, ölümden dönmek gibi hissettiriyor.

Üşüyorum ama o ısıtıyor beni, gecenin bilmem kaçında ruhuma güneşler doğuyor, yaşıyorum ben tam şu an. Korkuyordum çoğu şeyden ama onun için korkmuyorum artık. Benim güzel sevgilim korkuyor diye tüm korkularımı çöpe attım ben.

Neredeyse iç içe geçmiş bedenlerimizin yakınlığından daha da belli korkusu. Gitmemden korkuyor, onu affetmememden korkuyor her şeyden korkuyor belki. Bunca zaman yanımda olan adam aslında benden daha çok korkuyor.

Ben korkarken korkusunu hissettirmediği için, kendisi hangi uçurumun kenarındayken beni tutup çektiğini bilmediğim için. O korkudan titrerken bir mesajla ruhumu sarmaladığı için korkmuyorum artık.

Ben korkmuyorum, çekinmiyorum güç doluyum sanki onun için tüm cihana karşı gelirim gibi hissediyorum. Onun kulağına "korkmanda sorun yok" diye fısıldamak istiyorum.

O beni kurtardı elimdeki jiletlerden, her birinde tarihi yazılı duruyor hala. Ben de onu kurtarmak istiyorum, sarıp sarmalamak, yanında olmak istiyorum.

Beni kurtardığı tüm zamanlar için yanında olacağım onun. Bu kadar kaybolduğunu görmemek zaten en başta benim hatam.

Sanki dudaklarımı onun titreyen dudaklarından ayırsam verdiğim sözü bozacağım "Gitmeyeceğim." dedim ve bu kararımda ciddiyim. Hyunjini bırakmak aklımın en ücra köşesinde bile bulunması imkansız bir düşünce

Ben onun bana verdiği değer kadar hatta daha fazla ona değer vermek için geldim belki de dünyaya

"Sen bana nefes ben sana herkes..." bunu dudaklarının üzerine fısıldamak için varım artık.
Ona da kanıtlamak istiyorum bunu ama hemen olmayacak biliyorum. Beraber inşa edeceğiz birbirimize olan güveni.

Dudaklarımız üst üsteyken yavaşça öpüyorum dolgun dudaklarını. O hala kıpırdamıyor ama sorun değil, burada olduğumu kanıtlarcasına öpüyorum onu. Sayamadığım saniyeler bir bir geçerken dudaklarımızı birleştirdiğim gibi ayırıyorum. Alnı alnıma yaslıyken biraz daha soluklandım orada. Nefesleri ıslak dudaklarıma çarptıkça nefeslerim göğsüme sıkıştı.

Yıllardır aldığım en temiz nefeslerdi bunlar belki de

Hala yerdeyiz ikimiz de, kapının önünde neredeyse kucak kucağa oturuyoruz. Biliyorum onu içeriye çekmem gerek yoksa cidden hasta olacak ama yaşadığımız şu anı hemen bozmak istemiyorum.

"Gerçekten gitmiyorsun değil mi?" Sözleri gözlerimi açmamı sağlarken
Benim aşık olduğum adam gitmeyeyim diye ağlıyor dudaklarımın üzerinde, o yüzden mi söylemedi kim olduğunu o yüzden mi sakladı benden

Benim aşık olduğum adamı o kadar korkutmuşlar ki onun yanında kalacağıma bile inanmıyor artık.

"Gitmiyorum ama biraz daha bu kıyafetlerle burada oturursak zatürreden gideceğiz." Gözlerine bakarak söylediklerimle minikçe gülümsedi. Havanın soğukluğunu yeni fark eder gibi çenemde olan elini yanağıma getirince kısıl bakan gözleri kocaman oldu.

"Ah kır çiçeğim tamamen buz gibi olmuşsun."  Şaşırmakla şaşırmamak arasında kalan yüz ifadesine kıkırdadığımda hemen ayağa kalktım.

another day maybe never ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin