zamanın dışında boşluğun içinde

811 113 107
                                    



20

"ama belki de hataların hepsi benim, belki de şikayet etmemeliyim. bütün zayıflıklarım ve başıma bela bu canavarlar, beni bulmadan onları ben yok etmeliyim"


Bay Ölemezsin'in ağzından

Yaralar, kabuklar ve yara bantları..
Benim hayatımı isterseniz bu üç kelimeyle çok rahat bir şekilde özetleyebilirsiniz. Tüm yaşamım aldığın nefesler içi boş vücutların arasında geçirdiğim sayısız saniyeyi özetlemek bu kadar basit

Ah bir tane de aşk sıkıştırmıştım araya en büyük yaram olanlardan

Yaralar, kabuklar ve yara bantları...

Başarısızlıklar, hayal kırıklıkları, üzüntüler, acılar, yalnızlık ve ölümler hepsi birer yara değil midir ruhunuza. Aslında en derin yaralar bedene değil de ruha alınmaz mı? Ruha alınan yarayı tedavi edebilen kaç kişi gördünüz siz, elinden geleni yapıp da o yarayı kapatamayan kaç kişi tanıdım ben şimdiye dek saysam sabaha kadar konuşmamız gerekir. Bazı şeyler kolay kolay geçmiyor, bazı şeyler anlatılmıyor, bazı şeyler sadece can yakıyor.

Canımın acısını sakladığımı iddia etmiyorum zayıf biriyim ben. Acımı, isteğimi, üzüntümü, sevincimi, umudumu, yalnızlığımı hep doruklarda yaşarım. Mutluysam çok mutluyumdur, üzgünsem çok üzgün. Yaşıyorsam hayatı doruklarda yaşarım, yaşayamıyorsam vazgeçerim. O dibi görünmez kuyuda yalnızımdır çoğu zaman.

Doğduğumdan beri böyleyim ben belki de jisungla aramızdaki en büyük fark da budur

O güçlü bakmadan göremezsiniz gözlerinin ıslak bakışını, o güzel kalbindeki can kırıklarını... Ben ise tam tersiyim içleri çekilmiş koyu gözlerime ilk baktığınızda bende bir problem olduğunu anlarsınız eminim.

"Ne kadar ölü bakıyor"
"Onun sorunu ne?"
"Herkesi korkutuyorsun neden normal değilsin"
"Yaklaşma çocukların yanlarına"
"Onu bir psikoloğa götürmeyi denediniz mi Bayan Hwang bu normal değil."
"Bunda bu kadar sevinecek ne var iki haftadır çok mutlu?"
"Neden bu küçücük şey için bu kadar üzülüyor ki?"

Evet evet bunları çocukken her gün duyardım. Ama bu sonradan olan bir şey değildi çünkü böyle doğmuştum. Doğuştan zayıf bir zihne sahip oluşum belki de ruhumun aldığı tüm yaraların sebebiydi. Zihnim zayıftı ki çoğu zaman başkalarının parmağında oynatılırdım. Herkese inanan daha sonra yaşadığı üzüntülerden kendini kilitleyen biriydim ben. Öylesine zayıf öylesine üzücü bir bünyem vardı.

Kolay kopardım ben hayattan, yaralarımın kabuk tutmasına izin vermez sürekli kabukları kaldırırdım. Akan kanı görmek hoşuma gider bir yere kadar yaşadığımın farkına acıyla varırdım.

O zamanlar canım acımazsa yaşadığımı anlayamayacağımı düşünürdüm ve bu düşünce beni o kadar da korkutmazdı. Hanginiz yaşadığını hissettiğinde korkuya kapılırdı ki zaten.

Çevremdekilere garip gelen bu durum benim için normalleşmişti. Çok kolay küsüyordum hayata ben kolay kırılırdı yaşama isteğim, kendime yaptıklarıma ise hiç acımazdım.

Jisungun sahip olduğu kelepçelerden benim bileklerimde de vardı

Aramızdaki tek fark o yolundan dönmemiş cesaret örneklerinin en büyüğünü sergilemişti. Onun yoluna taş koyan bendim çünkü o benim gibi değildi. Tutunabilirdi bu hayata, o zamanlar içinde bulunduğu kuyudan onu çıkartmak istemiştim çünkü çok güzel gülüyordu.

Jisung'un gülüşünün solduğunu bilerek yaşayamazdım ben. İşte bu yüzden engel olmuştum ona. Belki bencilce gelebilirdi ama onun cesaretini gösteremediğim için de birazcık kızgındım kendime

another day maybe never ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin