Oylar çok düştüğünden 20 olana kadar bölüm atmayacağım siz beni üzmeyin ben sizi..
21
ağaçların arasına doğru jeongin'i bulmak için ilerlerken aklım jisung'da kalmıştı. onun yanında olmak, gözünü açtığı andan tekrar kapayacağı ana kadar onu tüm kötülüklerden uzak tutmak istiyordum.
soğuk rüzgar tenini sıyırmasın, sıcak hava onu rahatsız etmesin istiyordum. papatyaların içinde koştursun, ellerine bir daha asla soğuk jiletleri almasın istiyordum. sadece orada durup gülümsesin ben mezarımın içinden onu izlerim diyordum kendi kendime.
sahi aşık olmuştum ben değil mi?
ne kadar basit şeydi bu aşk aynı zamanda ne çetrefilli. kolayında bile aşılamaz zorluk vardı sanki. ben ona kavuşsam o bana kavuşamaz gibiydi. benim aşkım ona yetmez gibiydi. burada sorun bende miydi aşkımda mı? korkmam normal miydi yoksa kendime olan garezim aşkımın önüne engel miydi? o da sever miydi beni, katlanabilir miydi bu acınacak adama?
ağaçlık alanın içine girdiğimde sahnenin kurulu olduğu alandan gelen ışık geri planda kalmış ayın belli belirsiz ışığı kalmıştı yolumu aydınlatan. tam ortada duran jeongin'i gördüğümde kendime bir kez daha söz verdim. "bu kez kazanmasına izin vermeyecektim, en başta onun varlığı altında ezilen ruhumu kurtarmak için yapacaktım bunu."
başı yukarıda, en son onu gördüğümde siyaha boyalı saçları bu kez maviydi. en son geçen yıl görmüştüm onu doğru düzgün jisung'un yüzündeki izi yapmaya giderken yüzündeki iğrenç sırıtma ile. sonrasındaki karşılaşmalarımız sadece uzaktan göz teması ile olmuştu. ben istememiştim onunla karşılaşmamayı o kötücül düşüncelerini bana aşılamaya çalışacağından emindim çünkü.
yüzünü bana döndüğünde mavi saçların verdiği masumiyeti midemi bulandırdı. yang jeongin başkalarının sahip olduğu şeyleri almayı severdi. ben ne istesem elimden alır bunu kendine hak olarak görürdü. istediği şey ne olursa olsun ister canlı ister cansız her şeyi kendine ait sayar ve bunda gram yanlışlık görmezdi. annesinin onu çok küçükken terk etmesi bu davranışlarının sebebiydi ama asla mazereti değildi.
bakışları içimi görmek istiyordu ama benim gibi duygularınızı çok uçlarda yaşıyorsanız onları saklamayı da öğrenmeniz gerekirdi. öyle bir saklamalıydınız ki onları kimse hissettiğinizi anlamamalıydı.
ben kendi babamı araba kazasında kaybetmiştim ama jeongin'in annesi onu ciddi manada terk etmişti. şu an hayatta olan kadın jeongin'i doğurduktan sonra bay yang'dan para istemiş zengin adamdan çocuk karşılığında para almıştı resmen. kendi çocuğunu satmış bunu lüks içinde bir hayat yaşamak istediğini söylemişti sebep olarak.
"gençliğimi çocuk bakıcılığına harcayamam" düşüncesindeydi. çok net hatırlıyorum arada sırada onunla iletişimi geçerdi ama tek yaptığını şey jeongini karanlığın içine daha çok itmekti.
"annen seni çok özledi bebeğim, babandan biraz para iste de seni gezintiye çıkarayım olur mu?" tabi ki tüm bunlar annem ile jeongin'in babası evlendikten sonra azalmaya başlamıştı. kadın ona ne kadar kötü davranırsa davransın bir anne figürüydü jeongin için ve annesinin azalan ziyaretlerinden tamamen beni sorumlu tutmuştu. neyse ki annemi sorumlu tutmamıştı.
jeongin hakkında zorla öğrendiğim ilk şey kötülüğe bulaşmaya çok meyilli olmasıydı. annesi onu aramayı bıraktıktan sonra tüm öfkesini bana yöneltmişti. düzeltmem gerekirse bana ve benim çevremdeki insanlara. ah, ne kadar kötü zamanlardı bunlar. bulaşmadığı tek kişi chandı bunun sebebi ailelerimizin çok yakın olması ve bizden bir yaş büyük olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
another day maybe never ✓
Short StoryJisung intihar etmek istiyordu. Artık katlanamadığı noktada beklemediği şey gelen anonim mesajlardı. 53x xxx xx xx: O elindeki jiletleri bana verir misin? Söz veriyorum tüm acını geçireceğim By aşure Başlama tarihi: 07/22 Bitiş tarihi : 03/23 2912...