Tanrım Henry az önce hayatımı kurtarmıştı, kesinlikle ona minnettarım . Beni evime bıraktı ve kapıdan içeri girene kadar da gitmedi. Kapıyı çalmadan önce saatime baktım, çoktan geceyarısı olmuştu dedem beni mahvetticek eve geç gelmeme her zaman karşı sürekli dışarıdaki insanların kötü olduğunu iyi niyetli birinin kalmadığını söyler ve saat 9 dan önce evde olmamı ister. Telefonumun çağrılar kısmına girdiğimde dedemden 70 cevapsız arama ve 50 mesaj olduğunu gördüm, Tanrım umarım kalp krizi geçirmemiştir kapıyı çalmadan anahtarımla eve girdim ışıklar sönüktü sanırım uyudular ya da kayıp ilanı vermek için polise gittiler.
Yavaşça salona doğru ilerledim ve ışığı açmamla ufak bı çıglık atmam bir oldu dedem karanlıkta salona oturmuş ve duvarı seyrediyordu yanına doğru ilerleyip karşısına oturdum, ne o konuştu ne de ben yaklaşık 15dk ikimizde suspus olmuştuk takı dedem"Tanrım büyükannenle ne kadar endişelendiğimizin farkında mısın telefonlarını neden açmıyorsun hadi mesgulsün mesajlarımıza dönmek de mi gelmedi aklına iyice sorumsuz biri olmaya başladın seni böyle mi yetiştirdik, gerçi lanet annen ve baban yok olup gitmeseydi bunlar yaşanmazdi ama"diye sorularını sıraladı ve sonda kısık sesle söylediği şey beni paramparça etti içimdeki eksikliklerin yeri sızlamaya ve kalbim sıkışmaya basladı sanki aldığım nefesler ciğerlerime ulaşmıyor gibi oldum, dolu gozlerimle dedeme baktım benimle hiç bu kadar ağır konuşmamıştı.
Titrek sesimle "haklısın "dedin ses tonum tahminimden de alçak ve titrek çıkmıstı dedem gözlerimin içine baktı sanki az önce beni paramparça eden adam o değilmiş gibi ayağı kalktı ve "bu yaşına kadar sana esnek davrandık, bu evde yaşıyorsan uyman gereken kurallar ve saygı duyman gereken kişiler var, bebek değilsin artık bir daha o telefon aradığımızda cevapsız kalırsa o zaman olacakları gör" dedi elimdeki telefonu işaret ederek , anlamıyordum ondaki bu ani değişimi sözleriyle hala kalbimi kırıyordu kendime hakim olamayıp"siktiğimin hayatını ben de yaşamak istemezdim annemin ve babamın beni terk etmesini ben de istemezdim ama malesef bu tür şeylere engel olamıyorum hele ki daha 5 yaşındaki bir çocukken. Ben de istemezdim gitmelerini, ben de veli toplantılarına babam gelsin annem gelsin isterdim ama elimde değil hiç bı bok elimde değil!"dedim sonlara doğru kısılan sesimle. Dedemin bir şey demesine izin vermeden kapıya doğru adımladim çantamı alıp evden çıktım kapıyı kapatmadan önce dedemin bağrışlarını duydum ama aldırış etmedim.
Evimizin 4 sokak ilerisindeki oyun parkında bankın birinde oturuyordum etrafta kimse yoktu bu işime gelmişti çünkü bir insan görmeye dahi tahammülüm kalmamıştı. Saat iyice ilerlemeye başlamıştı neredeyse 3 e geliyordu eğer yarım saat daha burda durursam soğuktan donarak öleceğim resmen. Ne yapacağımı düşünürken elimi cebime koydum. Elime değen sert cisimi çıkarttim bu Henry cavill in kartvizitiydi bir süre kartla bakiştiktan sonra aramamaya karar verdim sonuçta daha bu gün tanıştık ve ona güvenecek değilim, okuldaki arkadaşlarımı düşündüm kimsenin evinde kalacak kadar yakın değildik. Birden aklıma bay Chris geldi onu aramam doğru olurmuydu acaba,bence bı sorun olmazdı sonuçta bana yardımcı olacağını ve sorunlarımı hallediceğini söylüyordu.
Telefonu elime alıp numarasını tüşladım beni hastaneye götürdügü gün birbirimize numaralarımızı vermiştik. İsmini görünce üzerine tıkladım biraz heyecanlanmıştım aramak ile aramamak arasında kaldım tam vazgeçicekken parkın karşı tarafına birkaç sarhoş insan geçti hemen arama butonuna bastım umarım açardı, daha bir kez çalınca hemen telefonu açtı açıkçası biraz geç açmasını düşünüyordum hatta açmasını bile düşündüm, yeni uyandığı belli olan kalın sesiyle"sabrına her şey yolunda mı iyi misin!"dedi panikle gözlerim dedemin dediklerini hatırlayınca yeniden doldu hafif kısık ve titrek bir sesle "müsait misiniz bay Chris?"dedim