Sabrina
Sahilde yaklaşık yarım saat yürüdükten sonra Henry aradı endişeli sesi ile
" neredesin sen bakalım küçük hanım"dedi ne kadar şakaya vursa da endişelendiği belliydi ona ufak bir şaka yapmak istedim"artık dayanacak gücüm kalmadı Henry uçurumun aşağısındaki su beni çağırıyor sonsuz bir uyku bana iyi gelebilir"dedim ve burnumu çekerek ağlamış havası verdim ardından telefonun diğer ucunda bir bağırtı koptu "sabrina sakın saçmalama nerdesin sen bana bak eğer düşündüğüm şeyi yaparsan seni gebertirim çabuk bana konum at aptal"dedi kendimi tutamayıp gür bir kahkaha attım "sen iyice delirdin aptal konum at çabuk" dediğinde kendimi tutamayıp daha çok güldüm ve onu daha çok korkutmamak için "endişelenme koca adam sadece şaka yaptım gül diye" dediğimde rahat bir nefes aldı ona 10 dakikaya geleceğimi söyleyip kapattımEve geldiğimde ellerini beline koymuş bana sinirle bakan bir adet Henry ile karşılaştım sinirli bakmıyordu aslında öyle olduğunu sandığı bakışlar atıyordu ve pek de başarılı olduğu söylenmez yüzüne aval aval bakmayı kestim "ne var niye öyle bakıyorsun"dedim sanki ona dünyanın düz olduğunu söylemişim gibi bana baktı "senin gerçekten tedavi olmaya ihtiyacın var psikopat salak"dedi haklıydı biraz tedavi görsem fena olmazdı belki eski halime dönerdim
Bunları düşünürken suratımın asıldığını fark etmemiştim Henry bu halime üzülmüş olacak ki"tamam ya o kadar da hasta değilsindir tedaviye gerek yok küçük unut gitsin"dedi biraz da olsa keyfim yerine gelmişti "ama doğru söyle sağlam bir şakaydı değil mi ?"dediğimde yüzü tekrar sinirli bir hal aldı "sana şimdi elimin tersiyle sağlam bi çakarım o zaman görürsün velet, aklıma neler geldi ya bu yaştan sonra bir de senin ölümünle uğraşamam aklından öyle düşünceleri at hemde hemen"dedi başımı anladım dercesine salladım ardından Henry bana bir sürprizinin olduğunu söyleyip bahçeye çıkarttı ileride çardak tarzında bir yer vardı fakat üstü kapalı değildi yanlarında yuvarlak olarak dizilmiş puflar vardı ve ortada güzel bir ateş onun yanında iki tepsi dolusu marsmelow vardı bu hayatta kahveden sonra en sevdiğim şey kesinlikle marsmelow bu sürpriz gerçekten keyfini yerine getirmişti heyecanla "tanrım eski kamp günlerime döndüm çok mutluyum yaa"dedim ve kendimi tutamayıp Henry nin boynuna sarıldım ilk başta vücudu kasıldı fakat sonra ellerini belimde birleştirdi ve vücudumu hafiften havaya kaldırdı böylelikle aynı boya geldik kafamı boynundan kaldırdığımda burunlarımız neredeyse birbirine değecekdi tamam Henry hoş bir adam fakat ona beslediğim duygu arkadaştan fazlası değildi bizi bir çift olarak asla düşünmedim düşünemem de bunun bilincine vararak ondan uzaklaştım fakat hala beni bırakmamıştı "ruhunun yaşı ile fiziki yaşın bir olsa sabrina inan bana o zaman kendimi durdurmak için hiç bir engelim ve sebebim olmazdı"dedi ve yavaşça bıraktı beni ardından ateşin etrafına gittik dediği şeyi anlamıştım fakat kalbini kırmamak için bir tepki vermedim elime hemen marsmelowdan bir tane alıp yandaki çubuklarla geçirdim ve ateşin yakınına doğru tuttum bu sırada Henry'e eski komik kamp hikayeleri anlatmaya başladım ve yanlışlıkla sincapları ayı sanıp ağlayarak dua ettiğim anıyı ağzımdan kaçırmışım ve bu yüzden yarım saattir benle dalga geçen Henry ile baş etmeye çalışıyordum "ya hadi ama sıkılmadın mı ha bir insanla geçirebilecek tüm dalgayı geçtin be yeter oğlum"dedim dayanamayarak tüm moodumu düşürmüştü şu yarım saatte ardından çok alakasız bir şekilde "küçük bir velet sayesinde yıllardır ilk defa gerçek anlamda iyi vakit geçirip gülüyorum sana teşekkür ederim sabrina şu koca adamın hayatına renk kattığın için sana minnettarım"dedi bu dediği beni biraz üzmüştü ama çoğunlukla mutlu etmişti de ona en içten gülümsememi sundum "asıl ben sana teşekkür ederim beni en üzgün zamanlarımda yanlız bırakmadığın için ve her ne yaparsam yapayım yanımda olduğun için"dedim ve 32 dış gülümsedim gözleri gülüşümde takılı kaldı bu halleri hiç hayra alamet değildi birden hiç beklemediğim bir şey yaparak dudağım ile yanağım arasındaki yere küçük bir buse kondurmuştu her şey beş saniyede falan gerçekleşmişti ama bana 5 saat gibi gelmişti şoka girdiğim için de tepki verememiştim tam bir şey diyecektim ki bahçenin arka kapısında bir ses geldi "şimdi senin ecdadını siktim şerefsiz"bu gelen Chris'den başkası değildi tanrım bu adam da tam zamanında geliyordu Chris'in geldiğini gören Henry hem şok olmuş hem de sinirlenmişti muhtemelen onca korumaya rağmen nasıl girdiğini düşünüyordu Henry ayağa kalkması ile yere düşmesi bir oldu Chris üstüne çıkmış art arta yumruk atıyordu daha fazla kayıtsız kalmayıp onları ayırmaya çalıştım fakat nafile bu sefer de Henry Chris'e yumruk atıyordu kedi köpek gibi birbirlerini yiyorlardı tek başıma ayırmayınca korumalara seslendim fakat hiçbiri müdahale etmediler bundan da anladım ki Chris ve bu adamlar arasında ortaklık vardı yoksa bu kadar kolay içeri giremezdi onları ayırmayınca hemen numara yapmaya başladım elimi kalbimin üzerine koyup acı ile bağırdım ikisinin de başı aynı anda bana döndü sanırım işe yarıyordu işi abartıp dizlerimin üstünde yere düştüm karşıdan gören biri beni gerçekten kalp krizi geçirdi sanardı Oscar ödüllü oyunculuğumu devam ettirirken ikisi de bana doğru geldi Chris "aman tanrım meleğim bana bak neyin var Henry hemen arabayı hazırla çabuk"dedi Henry onu ikiletmeden koşarak gitti bu ikisi iyi bir takımdı ama neden düşmanları bilmiyordum fakat öğrenmeden durmayacaktım.numaranın biraz fazla kaçtığını düşündüğüm için eski halime döndüm Chris'e bakıp "iyiyim bay Chris doktora gerek yok "diyerek ayağı kalktım Chris bana sinirle bakarken "bay Chris yok sadece ismim ufaklık unutma"dedi o öyle söyleyince aklıma eski günlerimiz geldi tamam yıllarca vakit geçirmemiş olabiliriz ama ona çok çabuk alışmıştım o zamanları düşündükçe gözlerim dolmaya başladı onun da gözlerinde hüzünü gördüm belimden tutup kucağına doğru çekti ve sıkıca sarılmaya başladı karşılık vermek istedim fakat bana gerçekleri söylemediğini düşündükçe karşılık vermek istemiyordum yaklaşık beş dakika kadar öylece kaldık bizi bölen şey Henry'nin sahte öksürüğü olmuştu gözlerinde tuhaf bir ifade ile bize bakıyordu gözleri bir Chris'in bir benim üzerimde gidip geliyordu ardından gözlerindeki ifadenin hayal kırıklığı olduğunu anladım Chris ile beni yan yana görmek onu rahatsız etmişti benden hoşlanamazdı değil mi hoşlanmamalı böyle bir şey mümkün olamazdı hızlıca Chris'den ayrıldım ve Henry'nin bana ayırdığı misafir odasına doğru hızla adımladım Chris'in arkamdan bağırdığını duydum fakat istifimi bozmadan üst kata çıktım odaya girdiğimde kapıyı kitleyip dibine çöktüm bu günlük bu kadar aktrasyon benim için fazlaydı.
Henry
Kirli işler ve yüzsüz insanlara dolu bu hayatımın tek gerçeğinin küçük bi velet olduğuna inanamıyorum hayatıma girdiği günden beri sürekli gülüyor ve huzurlu hissediyorum yalan söylemeyeceğim bu kız beni değiştiriyor.
Onunla geçirdiğim her saniye sanki hayatı yeniden yaşıyormuş gibi hissediyorum gülüşü, konuşması,hareketleri her hareketi ayrı hoşuma gidiyordu ona çok değer verdigimi biraz önceki telefon konuşmasında anladım uçurum ve sonsuz uyku kelimesini duyduktan sonra kan beynime sıçradı velet için o kadar çok endişelendim ki elim ayağım titremeye başlamıştı tanrıya şükür şaka yaptığını söyledi ve tüm endişem yok olmuştu. Birazdan eve geleceğini söylemişti onun benimle kalma düşüncesi beni çok heyecanlandırıyordu beraber yaşadığımız bir hayat düşündüm yanlıştı fakat çok güzel hissettiriyor beraber geçirdiğimiz her an benim için çok kıymetli ona yaptığım en ufak bir şeyde bile çok mutlu oluyor yaptığım tek şey bahçede bir ateş yakıp atıştırmalık almaktı ama bunu için bile o kadar çok sevindi ki bana sarılmasını beklemiyordum ılık nefesini ensemde hissettiğimde kas katı kesildim karşılık vermekte gecikmedim boyu kısa olduğu için hafiften yukarı kaldırdım ayrıldığında onu hala yere indirmemiştim kendimi ona karşı sınırlandırılmaya çalışıyordum onu zorlamak istemiyordum fakat ben çok zorlanıyordum hafif çekik gözleri ile şaşkın şaşkın bakıyordu o an benim için zaman durmuş gibiydi zor da olsa kendimi tutup veledi yere indirdim indirmeden önce söylediklerimi anladığını adım gibi biliyordum fakat buna rağmen bir şey söylememişti.Ateşin etrafında sadece ikimiz vardık normalde bu gün üç tane önemli toplantım vardı ama küçük hanımı evde yanlız bırakmak istemediğim için eve erken dönmüştüm şimdi ise bana komik kamp anılarını anlatıyor ben de onu hayranlıkla izliyordum anlattığı şeyler komiğim gittiği için sürekli onunla uğraştım onunla uğraşmak beni rahatlatıyordu sonunda dalga geçmeme dayanamayıp söylenmeye başlamıştı
Biraz daha sohbet ettikten sonra ona hayatımdaki yerinden bahsettim bunu dememi beklemiyordu bana da onun için değerli olduğumu söyledi ve gülmeye başladı kendimi daha fazla tutamayıp yanağı ve dudağı arasındaki yere ufak bi öpücük kondurdum çok şaşırmıştı ve şaşırınca acayip tatlı oluyordu bu sırada bahçe kapısından bir gürültü geldi bu sikik herif onca korumaya rağmen nasıl gelmişti buraya bunun şaşkınlığı içerisindeyim bi an boşluğuma gelince yumruk atmaya başladı ilk başta karşılık vermedim fakat artık dayanamayacak hale geldim ve bu seferde ben yumruk atmaya başladım küçük velet bizi ayırmaya çalışıyordu ama elinden bir şey gelmiyordu iki koca adamı durduramıyordu Chris'e tam bir tane daha yumruk atacaktım ki veletin acı acı bağırmasını duydum aynı anda yumruklar da durdu ikimiz de küçüğe bakıyorduk eli kalbine gidince bir terslik olduğunu anladım Chris hemen arabayı hazırla dedi normalde asla onu dinlemem fakat söz konusu sabrina olunca koşarak bahçeden çıktım ve arabayı kapıya kadar çektim korumalar aval aval bakmaya başladı onlarla sonra görüşecektim arabanın yanında beklerken içimdeki saf kokuyu hissettim hayatım boyunca bu kadar korkmamıştım beklemekten sıkıldığım için bahçeye geri döndüm keşke dönmeseydim Chris ve sabrina öpüşüyordu onaltı öyle görünce büyük bi kırgınlık yaşadım her ne kadar yanlış olsa da artık anladım ki ben sabrinaya karşı boş değildim bu görüntünün beni bu kadar çok incitmesinin sebebi kesinlikle buydu fakat bundan sonra hiç bir şey aynı olmayacaktı sabrina ile arkamdaki en büyük engellerden birisi Chris Brown ve ben onu bitirmeden durmayacağım...Bol bol yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın aşklarımmmmmmm💖💖💖💖💖