Sabrına
Gözlerim yavaş yavaş açılmaya başladı başımdaki ağrı o kadar keskindi ki bıçak gibi beynime batıp beni rahatsız ediyordu
Nerede olduğumu az çok tahmin edebiliyordum en son hatırladığım kadarıyla ağacın altında uyuya kalmıştım ve muhtemelen Chris beni bulup evine getirmişti, gözlerim tamamen açıldığında yatağın çaprazındaki küçük kanepede oturmuş beni gözünü bile kırpmadan izleyen Chris'i fark ettim o kadar derin bakıyordu ki sanki transa girmiş gibiydiKalktığımı fark etmiş olacak ki kendine geldi ve ayağa kalkıp yanıma geldi ellerini direkt yanağıma koyarak"kendini nasıl hissediyorsun küçüğüm ağrin var mı iyisin değil mi?"art arda sorduğu sorular yüzünden yüzümü eşkitir gibi yaptım çünkü zaten ağrıyan başım bu sorularda daha da ağrımaya başlamıştı
Endişeli gözlerinin hedefi olurken "siktir sabrına bekle burda doktor getireceğim hemen" diyerek ayağa kalkmaya çalıştı fakat izin vermedim benim için bu kadar endişelenmesini hiç istemiyordum tek istediğim gerçekleri öğrenmekti ellerim ile bileğini tuttuğumda duraksadı ve vücudu gerilmeye başladı kısık bir sesle "doktor istemiyorum bay Chris bana neler olduğunu anlatın ve kurtulun, kurtulayım lütfen"dedim.
Gerçekten neler döndüğünü bilmek istiyordum dedemle sürekli olarak kavga ediyorlar ve kavgalarında ailemin lafı geçiyordu benim bilmeyip onun bildiği çok şey vardı artık ben de bilmeliyim Chris sıkıntılı bir nefes alıp elini ensesine götürdü onu tanıyalı çok olmadı ama bu hareketi genelde gergin olduğu zaman yapardı bunu tespit etmiştim.
Yavaşça yatağın başına geçerek oturdu ve beni göğüsünün tam üzerine çekti eli ile saçlarımı okşuyor sıcak nefesi ensemi sıyırıyordu yaklaşık beş dakika kadar aynı pozisyonda kaldıktan sonra kafamı hafiften dikleştirip gözlerinin tam içine baktım, öyle derin baktım ki mavi harelerinin arasındaki bal rengi yarıkların genişlediğine bizzat şahit oldum kırgın bir sesle"lütfen Chris benden bir şeyler saklama bu gerçekten kalbimi kırıyor "
gözlerimin dolduğunu hissettim kafamı göğüsüne doğru bastırdım beni ağlarken görmesini istemiyordum perişan haldeydim, ailemin lafı her geçtiğinde kalbimden bir parça çıkıyormuş gibi hissediyorum ve bu his beni öldürüyordu.Chris'in elleri saçlarımı okşamayı bıraktı ve beni kollarımın altından tutarak kendine doğru çevirip kucağına aldı bacaklarımı iki yana verdim ve kucağında rahat bir pozisyon aldım bu hareketimle sert bir şekilde yutkundu ve bedeni bir taş gibi kasıldı herşeyin yolunda olduğunu göstermek için yanağı ile dudağı arasındaki o sınır yerini öptüm derin bir nefes aldı ve gözlerini kapattı sanırım konuşmaya hazırlanıyordu.
"Bak sabrına anlattıklarımı duyduktan sonra beni bırakmanı istemiyorum ne olursa olsun burada,benim yanımda kalacağına söz ver lütfen"dedi usulca başımı sallayarak onayladım ve dinlemeye devam ettim "senin deden ve benim üvey babam eskiden çok iyi iki ortakmış bu ortaklık kardeşliğe dönmüş ve iki aile birbirine kenetlenmiş fakat baban Peter bu kardeşlik sonucu annene yani üvey ablama daha da çok kenetlenmiş aralarındaki aşk şiddetliymiş o kadar şiddetliymiş ki iki aile arasını bozacak kadar, Walker ailesi birden Collinslere düşman kesilmiş ve kızları ile Peter arasındaki ilişkiyi onaylamamışlar fakat baban Peter onları dinlemeyip annenle birlikte gizli bir şekilde evlenip çocuk yapmışlar onlara göre ortada bir çocuk olursa ailelerin arası yumuşar ve tekrar barış sağlanırdı fakat olaylar istedikleri gibi ilerlemedi sebebi ise Peter'ın gençken Walker ailesi içine polis teşkilatindan köstebek sokmasıydı doğal olarak Walker ailesi kızlarını bir hainin eline bırakmak istemedi bu yüzden Peter'ın peşine düştü ve sen doğup belli bir yaşa gelene kadar aileni rahat bırakmadı en son ise Peter ve annen dağ evinde saklanırken bay Walker geldi ve uzun bir tartışma yaşadılar baban yine bildiğini yapıp anneni de aldı yurtdışına gitti,aslında seni de götüreceklerdi fakat deden sana bakacağına ve göz kulak olacağını söyleyince Peter seni dedene bırakıp gitti tahminimce seni yanlarına şu sıralar alacaklar çünkü senin için doğru zamanı beklediler" Chris'in yavaş yavaş ve yumuşak bir sesle anlattığı hikayem sanki onun ağzından bir masal gibi çıkıyordu, anlattıkları doğru ise dedemle görmemiz gereken bir hesap var.
Chris yüzüme tepkimi ölçmek ister gibi dikkatlice bakıyordu ona kızgındım bunca zamandır beni tanıyordu hatta ailemi bile tanıyordu fakat bana hiç bir şey anlatmamıştı, anlattıklarına bakılırsa Chris'in üvey bir ailesi vardı ve tesadüfen o aile ile benim ailem geçmişten husumetliydi bu demek oluyor ki Chris benim üvey dayım oluyordu bir an içimde bir şeylerin koptuğunu hissettim ona olan güvenim ve samimiyetimin koptuğunu hissettim üstelik o üvey de olsa benim akrabamdı.
İçimde yanlız kalıp kafamı toparlamamı söyleyen ses ile bağır çağır mahvet herşeyi diyen sesler birbirleri ile savaşıyordu resmen kendimi tutamayıp bir hışım ile yerimden kalktım ve salonu turlamaya başladım bu esnada Chris ayaklandı ve bana yaklaşmaya başladı elimi kaldırarak onu durdurdum ve bağırmaya başladım"siz siz hayatımda gördüğüm en aşağılık herifin tekisiniz onca zamadır yanınızdayım ve bana bunlardan bahsetmediniz bile beni karşınıza alıp da konuşmaya çalışmadınız bile karşıma geçip senin dayınım diyemediniz bil-"sözümü tamamlayamadan araya girdi "Ben senin dayın değilim anlıyor musun hiçbir kan bağımız yok" dedi "ne farkeder lanet olsun ne fark eder"dedim Chris sinir ile elini yeni çıkmaya başlayan sakallarından geçirdi ve benim gibi salonda tur atmaya başladı saçlarını karıştırdı ve "sana söylemedim, söyleyemedim çünkü lanet olsun ki sana çekiliyorum kahretsin ki seni bir an bile aklımdan çıkaramıyorum sende takılı kaldım ister bana sapık de ister sübyancı umrumda değil"dedi.
İkimizde süs pus olmuştuk yaklaşık 5dk boyunca öylece bakışdık ne yapmam gerektiğini ve söylemem gerekdiğini kestiremiyordum, dayanamayarak hışımla kapıya doğru yöneldim arkamdan seslenmeye başladı"sabrına bekle bu saate nereye gidiyorsun bekle" onu takmayarak ayakkabımı ve ceketimi giydim tam kapıdan çıkacakken kolumu tuttu "Tanrım böyle çekip gitme lütfen bir şeyler söyle bir tepki ver lütfen"dedi sesine bile yansıyan çağresizlikle "bırakın beni lütfen yanlız kalmak istiyorum bir süre beni rahat bırakın"konuşurken gözlerimin dolmasına engel olamadım bu huyumdan nefret ediyorum. Kolumdaki baskının azalması ile Chris'in beni bıraktığını anladım ve hızlı adımlar ile evden uzaklaştım.
Bu sefer ormanda yürürken geçen yaptığım hatayı yapmayarak patika yoldan dümdüz ilerledim ve ana yola kadar yaklaşık 3 saat yürüdüm fakat bu 3 saatlik yürüyüş düşüncelerim ve kafamdaki kurtlar sayesinde 30 dakika gibi gelmişti, ana yola çıktığımda karşıma çıkan taksi ile merkeze doğru ilerlemeye başladım kesinlikle dedemi görmek istemiyordum. Merkeze geldiğimizde direkt sahildeki köşeye geçtim ve bir sigara yaktım normalde içmezdim ama bu gün hiç normal değildi,
Ağır ağır sigarayı içerken arkamda bir hareketlenme hissettim aklıma gelen ilk isim Chris oldu sinirle arkamı döndüm ve tanıdık sima ile göz göze geldim Tanrım ne zamandır oradaydı acaba, gözleri kısık bir biçimde bana bakıyordu sanırım neden burda olduğunu anlamaya çalışıyordu bir şey demeden arkamı döndüm ve sigaramı içmeye devam ettim arkamdan hafif ve erkeksi bir kıkırdama sesi geldi"yine karşılaştık ha"...
Yeni bölüm gecikti baya öncelikle depremden etkilenen herkese geçmiş olsun yakınlarını kaybendelere Allah'tan rahmet yakınlarına sabır diliyorum umarım daha fazla kayıp olmaz kendinize iyi bakın🖤❤️