Arabadan indikten sonra arkamdan geldi ve karşımda durdu. Normalde her şeyi sorun etmem ama konu babam veya annem olunca cidden hasaslasiyorum. Karşıma geçip "nereye ufaklık yanlış bir şey mi söyledim?" dedi ona anlatmak istemedim çünkü eğer anlatırsam muhtemelen bana acırdı buna hiç gerek yoktu. "Hayır bir şey yok sadece hava almak istedim"dedim gözlerime inanmayarak baktı boyunu biraz eğip benle aynı boya geldiğinde"bana anlatabilirsin sır tutmada çok iyiyimdir ayrıca sana yardım edebilirim" dedi yüzüne bakmadım yüzüm yere doğru eğikti parmaklarını çenemin alt kısmına koyup göz göze gelmemizi sağladı ve "eğer anlatmazsan sorunlarını çözemezsin sorunlarını kendi başına çözemeyecek kadar küçüksün bırak da sana yardım edeyim ve yükünü hafifletim güzel kızım" dedi ve o an dolan gözlerimden yaşlar firar oldu daha önce kimseyle böyle konuşmamıştım dedemle bile. Kafamı sert göğsüne yasladı ve ağlamaya orada devam ettim yaklaşık 5 dk kadar öyle durduk. Bana kızım demesi hala kafamda yankılanıyordu, kafamı kaldırıp ona baktığımda gözlerinde şefkat vardı o kadar çok şefkat vardı ki anlatamam yüzümü ellerinin arasına aldı ve arabaya doğru ilerledik.
Arabaya girdiğimiz zaman yüzüne baktım konuşmamı bekliyordu. Yarım saati sonunda anlatmayı bitirmiştim anlatırken bolca gözyaşı dökmüştüm O da torpido gözünden bana bir sürü peçete vermiş ve pür dikkat beni dinlemişti, nick konusundan çok bahsetmesemde bir kaç kelime konuşmuştum Chris bu sırada sinirlenmiş ve yumruklarını sıkmıştı zaten okuldaki herkez nick den şikayetciydi. Konuşmanın sona erdiğinde derin bir nefes aldım ve önüme döndüm kısa bir sessizliğin ardından arabayı çalıştırdı ve sürmeye başladı, şehrin çıkışına yakın ormana doğru sürmeye devam etti nereye gidiyoryuz diye soramadım kelimeler boğazımdan çıkmadı.
Yaklaşık 30 dk içinde dağlık hoş bı eve gelmiştik evin etrafında başka ev yoktu ve oldukça tenha bir yerdi. Bu durum beni bir az tedirgin etse de sesimi çıkarmadım Chris hoca arabadan indiğinde hala arabada beklediğimin farkına vardım ve hemen arabadan indim Chris hoca tedirginliği mi farketti ve elini güven verircesine omzuma attı ve " sadece kafa dinleyeceğiz ufaklık" dedi. Bana ufaklık demesi sinirimi bozsada kafamı olumlu anlamda salladım ve içeri geçtik,ev oldukça temiz ve genişti büyük bir salonu vardı ve salonun köşesinde kocaman bir şömine vardı bu ev cidden çokk hoştu. Chris hoca eve olan büyülenmiş bakışlarımı farketmiş ve erkeksi sesiyle kikirdamisti tanrım kendimi bı an cennette sandım. Ben böyle düşünürken chris hoca "burayı sevdin sanırım ufaklık" dedi olumlu anlamda başımı saladim ve beğendimi dile getirdim ufak bir tebessüm edip salondaki geniş kanepeye doğru ilerlemeye başladı bende arkasından paytak adimlarla ilerledim ve yanından biraz uzak köşeye geçtim ve yüzüne bakmaya başladım konuşmasını bekledim. O beni şaşırtan bir sessizliğe gömüldü sonunda dayanamayıp konuştum "neden buradayız hocam?" dedim bana bakıp " dedim ya ufaklık kafa dinlemeye"dedi kaşlarımı hafif çatıp yüzüne bakmaya devam ettim , tamam kötü birine benzemiyor ama bu onu iyi bir insan da yapmaz sonuçta şu an 2 günlük tanıdığım bı adamla daha önemlisi hocamla dağ başındaki bı evde tekdik ister istemez küskulaniyordum Chris hoca düşüncelerimi okumuş gibi söze girdi
"Bak ufaklık tedirgin olduğunu anlayabiiyorum ama endişelenme yarım saat kafamızı dinleyeceğiz sonra da hastaneye gidip tomografi çektirecegiz ve seni evine bırakacağım tamam mı?" yumuşak sesi beni hipnotize etmiş gibi kafamı salladım ve arkama yaşlandım ve tavanı izlemeye başladım yaklaşık beş dakika aynı pozisyonda dururken birden bakışlarımı sağ tarafa çeirdim. Çevirmemle Chris hoca ile göz göze gelmem bir oldu ne yani beni mi izliyordu, bu saçma düşünceyi aklımdan çıkardım ne de olsa o benim öğretmenim di. O da yaptığını fark etmiş gibi kafasını önüne çevirdi ve başını hafifçe sağa sola salladı sonra birden ayaklandı ve gitmemiz gerektiğini söyledi, bunu demesiyle afalladim çünkü yarım saat burdayız demişti ve sadece 10 dk falan geçmişti bozuntuya vermeden peşinden gittim ve birlikte yine arabaya bindik. Hastaneye varana kadar tek kelime etmemiştik bu sessizlik işime gelmişti sonuçta ne konuşacakdık ki.