14

218 21 0
                                    

Hastanenin verdiği yorgunlukla odalarımıza çekilmiştik. Bu sayede kendimle baş başa kalıp bazı şeyleri daha detaylı düşünmüştüm kendi içimde. Bunlardan biri de artık bir işe başlamam gerektiğiydi. Ne de olsa Emir benim sevgilimdi. Evli değildik ve her şeyi o karşılayamazdı. Buna gücü yetmediği için mi? Tabii ki hayır. Hatta fazlasıyla yeterdi ama bu durum beni rahatsız ediyordu. En kısa zamanda bunu Emir'e de söylemeliydim.

Beni düşüncelerimden sıyıran telefonuma gelen bildirim sesiydi.

Efulim: Sevgiliyiz, aynı evdeyiz, neden ayrı odalardayız?

Attığı mesajla hafif kıkırdadım. Cidden bunu mu düşünüyordu?

Siz: Yanıma gelirsen sorun ortadan kalkar :)

Efulim: (gülen yüzlü şeytan emojisi)

Siz: (göz deviren emoji)

Aradan bir dakika geçmeden Emir geldi. Sırıtarak içeriye girdi. Bu haline güldüm. Dışarıya o kadar sert imaj verirken bana bu kadar yumuşak olması güzel hissettiriyordu. Yanıma uzandı. Bir dirseğini yastığa dayamış eli yanağında bana bakıyordu.

Az önce düşündüklerim aklıma geldi. Yatakta doğruldum, sırtımı yatak başlığına yasladım.

"Emir, artık benim de bir iş bulup çalışmam lazım." o da uzandığı yerden doğruldu.

"Nereden çıktı şimdi bu?" kaşları çatık bir şekilde sordu. Bu fikrim hoşuna gitmedi anlaşılan ama olması gereken buydu.

"Olması gereken bu. İhtiyaçlarım olacak elbet ve benim hiçbir gelirim yok."

"Olması gereken bu değil. Neye ihtiyacın varsa ben alırım."

"Emir." saçmalama dercesine yüzüne baktım.

"Ne? Çalışman gerekmiyor. Üstelik yeni kaza geçirdin. Başımıza gelmeyen kalmadı ki şuan olaylar durulmadan böyle bir şey mümkün değil biliyorsun."

"Tamam. Bende yarın hemen olsun demiyorum." dedim.

"Tamam o zaman düşünürüz onu. Uyu hadi."

Sıkıntıyla yorganı iyice üzerime çekip ona arkamı döndüm.

Belimden tutup beni kendine çekti.

"İyi geceler güzelim." dedi.

*****
Kazada kalıcı bir hasarım yoktu. Sadece fazla ağrım olabiliyordu o kadar. Tabi bunu ne kadar Emir'e anlatmaya çalışsamda anlamıyordu. Sanki yürümeyi bilmiyormuşum gibi kahvaltı için aşağıya kucağında götürmüştü beni.

" Sen neden böyle giyindin, bir yere mi gideceksin?" sorduğum soruyla çatalındakini yemeden bana baktı.

"Ufak bir işim var onu halledeceğim." dedi.

"Nasıl bir iş?" çatık kaşlarıyla yüzüme baktı.

"Ne demek nasıl bir iş?" dedi.

"Yani şirkete mi gideceksin?" başıyla onayladı. Sevinerek hemen konuştum.

"Bende seninle geleyim mi?" dedim heyecanla.

"Olmaz Duru. Kaza yapan sen değil sanki benmişim gibi davranıyorsun."

"Emir ben iyiyim ufak sıyrıklarla atlattım. Gelemem için bir engel yok yani." dedim sinirle.

"Dinlenmen gerekiyor. Evde" son kelimesini bastırarak söylemişti.

"Abartıyorsun." dedim çatalımı sertçe masaya bırakarak. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

"Yemeğini ye Duru." dedi sakin kalmaya çalışarak.

Yeniden AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin