Öncelikle... Her bölüme yorum yapmaktan vazgeçmeyen, kimse yokken beni yalnız bırakmama inceliğini gösteren o tatlı insana hediye ediyorum bölümü. Doğum günü kutlu olsun. moralimcokbozuhtur
Yorumlarınızı bekliyor olacağım. Doğum günü olan varsa yazsın hemen o güne bölüm patlatayım. Canını yediklerim 😂 Gidip suflemle keyif yapıyor olacağım, beni nerede bulacağınızı biliyorsunuz.
-Erez-
Hira, masada üst üste dizilmiş kartlardan bir tane seçti ve gülümsemesine bakılacak olursa önce içinden okudu. Boğazından kaçan boğuk kıkırtısını duyduğumuzda yeni bir gülme krizine hazırlandık.
“Islak terliğe çorapla basmışsındır.”
Ahsen’e sardığım kolumu boşta olan elime uzatıp kart seçerken, doğal afetimi göğsümde biraz daha sıkıştırmış bulundum. Ufak kahkahalarım arasından hangisini seçeceğime karar vermeye çalışırken Uraz; bilerek olduğunu umduğum çirkin, kahkaha benzeri bir ses çıkararak bu anı bekliyormuş gibi seçtiği kartı sertçe masaya, diğer kartların üzerine çaktı. Suratında sanki dünyayı satın almış gibi bir böbürlenme ifadesi vardı.
“Bu,” dedi kartı işaret ederek masanın etrafındaki yüzlerde gözünü gezdirirken. “Erez’in geçtiğimiz on beş günkü özeti.”
Dalga geçeceklerini biliyordum. Kardeşler böyleydi. Zor zamanlarda yanınızda olur, yarınlar yokmuşçasına sizi teselli ederlerdi. Düzlüğe çıktığınızda ise o halleriniz gördükleri en komik sirk hayvanıymış gibi dalga geçerlerdi.
“Dalga geçmeyin prensesimle,” diyen Selim de gözlerini benden ayırmadan kart yığınının arasına bir kart bıraktı.
“What do you mood?” oyununu oynuyorduk ve moodlar efsaneydi. Abilerimin ve kardeşlerimin bana benzettikleri tepkiler de her ne kadar erkekliğe bok sürdürmek istemesem de tamamen doğruydu. Elini başının altına koymuş dalgın dalgın uzaklara bakan adam, hüzünlü bir ifadeyle sandalyeye oturmuş bir fok balığının yaşadığı şok geçtiğimiz on beş günde yaptığım şeylerden bazılarıydı.
“İstediğiniz kadar dalga geçin. Sinirlerimi bozamazsınız çünkü bakın,” dedim başını göğsüme yaslamış doğal afetimin saçlarına bir öpücük kondururken. “Kızı kaptım.”
Ahsen utangaç bir inlemeyle yüzünü göğsüme bastırdığında içimdeki sevgi selini yok sayamadım ve kardeşlerime zafer gülücükleri atarken doğal afetimin saçlarını karıştırdım. Onu dağ evine kaçırmıştım. Beş ay önce biri çıkıp Ahsen’i kaçıracağımı söylese katıla katıla gülerdim. Ahsen, ona aşık olacağımı söylediğinde de gülmüştüm. Gülme komşuna gelir başına diye boşuna dememişler. İyi ki de boşuna dememişler. Atasözünü tasdiklediğim için göğsüm kabarıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah, Sen
HumorSiyanür zehirlenmesi yaşıyorum. Gülüşü bir çeşit zehir. Bu yol bağımlılığa varmadan öldürüyordu. O denli etkili. Belinden tuttuğum gibi yere indiriyorum ve boynuna dökülen kılların kaşındırmaması için banyo yapmasını öneriyorum. Uysal bir şekilde ç...