On Beşinci Bölüm✿

154 12 45
                                    

Keyifli Okumalar...🖤

Sonunda Liyue'ye gelmişti. Limanda hareketlendi ve çantasını omzuna astı. Burayı özlemişti. Scara ve diğerlerinin gelmesine daha vardı. Kendisi önden festivale katılmak için henüz iyileşmeyen yaralarıyla geri dönmüştü.

Ufak bir iç çekiş saldı kuruyan dudaklarından. Gözlerini kısıp başını kaldırdı ve gökyüzüne bakarken Liyue'nin temiz havasını içine çekti.

Birkaç saniyelik duruşmanın ardından bedenini hareketlendirdi. Limanda yürüyen insanlar Snezhnaya'dan geldiği belli olan Childe'ye ters bakışlar ataraken, kızıl bunların hiçbirini umursamadı. Sadece adımlarını hızlandırdı ve aklını kurcalayan soruyu düşünmeye, ve bir cevap bulmaya devam etti.

Endişe...

Kimlere duyulurdu?

Childe baş parmağını dudaklarına ilerletti ve tırnağının ucunu ısırdı. Güçlü olmaya odaklanmıştı. Büyük bir darbe alıp günlerce yataklarda sürüklenmişti. Dottore'un kirli elleri bedeninde dolanmıştı ve şimdi bunu düşünüyordu.

Bu ufak soruyu...

Sadece bunu.

Childe dairesine geldi. Girişini yapmadan önce yan apartmana baktı. Akşam üstüydü ve havanın kararmasına rağmen ışıkları açık değildi. Başını iki yana sallayıp dinlenmeye odaklandı. Sabah olur olmaz kendisini arayan herkese geri dönüş yapıcaktı.

Telefonu titremeye devam ediyordu ama alıp bakmadı. Sessize almaya niyetlenmişti, fakat bunu yapamayıp sadece titreşimde bıraktı. Onları habersiz bırakmaktan hoşlanmasa da, onlardan gelen haberlerin verdiği melodi hoşuna gidiyordu.

Sanki yalnız değilmiş gibi...

Evinin kapısını açtı ve içeri girdi. Paltosunu askıya astığında ve anahtarları dahil diğer eşyalarını kapının yanındaki dolaba bıraktığında birkaç adım attı. Karanlıktı. En ufak ışık yoktu ama bir koku vardı. Alkole yakın bir kokuydu. Elini burnuna koydu ve kaşlarını çattı. Işığın anahtarına ilerleyip minik düğmeyi indirdiğinde ise gözleri sonuna kadar açıldı...

°

Sabahın erken saatlerinde esmer yine cevap alamamasıyla elini yumruk yaptı ve duvara vurdu. Elinin sızısından çok kalbi yanıyor gibi hissediyordu.

Gözlerini yumup alnını duvara yasladı ve tuttuğu nefesi saldı.

-Neredesin?

Daha önce böyle bir kayboluşu ortaokulda yapmıştı. O vakit ondan haber alamamanın acısı sadece çocukluk kalbi kadardı.

Minik bir cız, o kadar.

Fakat şimdi kalbi yanıyor gibiydi. Nefes aldırmıyor, uyutmuyor ya da yemek yedirmiyordu. Onun Fatui ajanı olduğunu biliyordu ve güçlü olduğunun da pekâla farkındaydı.

Peki ya bazı şeyler ters gittiyse? Ya kenarda köşede öldüyse? Tsaritsa habercisinin ölümünü arkadaşlarına veya ailesine haber eder miydi? Tüm sessizliğiyle beraber ortadan âniden kaybolabilir miydi?

Bir iç çekiş daha. Elini kaldırıp tekrar vurdu. Başı ağrıyordu, midesi açlıktan bulanıyordu ve halsizdi. Uyku gözlerinden akar durumdaydı. Göz altı torbaları belirgindi. Saçı dağılmış ve bakımsızdı. Tamamıyla dağılmış haldeydi.

Doğruldu. Telefonuna ilerledi ve bir kere daha aradı. Yine cevapsızdı. Mesaj attı. Cevap vermeyeceğini bile bile yazmaya devam etti. En sonunda sinirlenip telefonun ekranını çatlatana kadar makineyi sıktığında derin bir nefes aldı.

Adamım İyi Misin? /ZhongChi Texting\Where stories live. Discover now