Adamım İyi Misin? /ZhongChi Texting\

Yirmi Sekizinci Bölüm✿

Keyifli Okumalar...🖤

Sabahın en erken vakitlerinde henüz güneş yeni yeni kendisini gösterirken, kehribar gözler aşık olduğu çilleri incelemekteydi. Elini kaldırıp baş parmağıyla bu minik çilleri okşarken gözleri kısıldı. Normalde bu saatten sonra yataktan ayrılır ve işlerine bakardı. Gerekse ders, gerekse ev temizliği olsun işlerini hallettikten sonra okula giderdi. Fakat şu an öyle bir şey yapmak istemedi, çünkü tatildeydi. Festival yorgunluğunun atılması adına Ayato haftasonu dahil 4 günlük tatil düzenletmişti.

Gözlerini yumup alnını karşısındaki güzelliğin alnına yasladı. Bacakları arasındaki ince bacakların sıcaklığını her hissettiğinde geçen gece aklına geliyordu. Yüzü hafif kızarırken bunu yaptıklarına daha inanamadı. İnanamıyordu. Ona sahip olmuştu ve görüşündeki izleri kendisi koymuştu. Bununla ne kadar övünebileceğini bilemedi.

Bu rahatlıkla beraber tekrardan uykuya dalmıştı. Çok geçmeden uyandığında henüz saat sekizdi. Yerinde doğruldu ve huzur içinde uyuyan sevgilisinin alnını öptü. Yanından kalkıp hazırlanmaya koyuldu.

Sessiz geçen banyonun ardından Childe'ı giydirmesi ve kurutup yatağına yatırması zor olmamıştı. Boyuna rağmen kendisine oldukça hafif geliyordu. Pofuduk bir yastık gibiydi. Bu yüzden onu kaldırıp indirmeyi çok seviyordu.

Soğuk almayacağına emin olarak battaniyeyi her bir köşesine sıkıştırdı ve dolaba ilerledi. Otelde olduklarından pek bir giyecek seçeneği yoktu ama burayı kiralarken tabiki de artı kıyafetler almıştı. Yedektekileri süzdü ve rasgele bir takımı alıp giyindi. Saçlarını taradı ve at kuyruğunu topladı. Göz çevresini boyayıp aynadan kendisine ve sonra arkasında uyuyan yüze baktı. Neden hazırlandığını hatırladığında yere atılan pantalona ilerledi ve içindeki cüzdanı aldı. Childe'ın cüzdanı evden çıkarken kendisine gereken tek şeydi.

Evden ayrılmadan önce ufak bir not yazdı. Resepsiyona iki saat sonrasına odaya yemek servisi yapılmasını söyledi ve ayrıldı. Liyue'nin tanıdık sokaklarında adımlarken her bir pazara göz attı. Ona sürpriz yapmak istiyordu. Kendi parasıyla ona hediye almak ve ona bir hatıra bırakmak... Ona olan sevgisini bir şekilde göstermek istiyordu.

Childe bunu ustaca yapabiliyordu. Hal ve hareketler, cilveleşme, yaklaşma ve sonra edilen sözlü iltifatlar yeterliydi. Ama Zhongli bunu beceremiyordu. Hep dediği gibi dede ruhlu olmak için doğmuş gibiydi.

İç çekip ellerini cebine soktu ve yürümeye devam etti. Kendisine yönelen bakışlara aldırmamaya çalıştı. Bu bakışlara alışıktı, tuhaf görünüş, tuhaf saç sitili ve yüzüne yaptığı çizimle beraber gözleri. Tamamıyla ilgi çekiciydi. Bazı kızların kendisine telefon numaralarını vermeye çalışmalarını anlamasa da, alıp çöpe atmak kolaydı. Childe'ın bunları öğrenmesini istemezdi.

Bir takı dükkanına geldiğinde durdu. Reyondaki küpeler gözüne çarptığında iki çift küpenin uyumu cama elini yaslamasını sağladı. Gözlerini kıstı ve fiyata baktı. Uçuk bir fiyattı ama umursamadı. Cüzdandan kartı çıkartıp gözlerindeki parıltıyla dükkana girdi.

Childe ile kendisinin kulaklarının delik olmadığını biliyordu. Dilini şaklattı. Acı çekmeyi sevmiyordu, bu yüzden gidip gitmemek arasında kaldı. Bu kararsızlıkla da kısa sürede başını iki yana sallayıp son kararı alışverişlerin sonuna sakladı.

Çok alışveriş yapmıştı. Para Childe'ın parası olunca ve konu tabiki de o olunca eli torbalarla dolmuştu. Ona aldığı tulumu beğenip beğenmeyeceğini bilmiyordu ama tatlı olacağını biliyordu. Üstelik bir günlük hizmetçisiydi ve-

Oh bunun içinde minik bir kıyafet almıştı.

Elindeki torbalara baktı. Ardından başını kaldırıp gökyüzüne. Çoktan öğlen olmuştu ve Childe'ın uyanıp uyanmadığını bilmiyordu. Sadece kurulan bir gruptan Kaeya'nın ağlayan mesajlarının bildirimi vardı. Sessize alıp yolunu otele çevirdi. Yol üstünde kulağını deldirmeyi de ihmal etmedi. Kulağı kızarmıştı ve acı çekmişti. Fakat ağlatıcak veya sızlandıracak kadar değildi.