10.Bölüm ⭐Grace⭐

88 58 19
                                    

Geldiii🌸 Okuduğunuzu belli edip oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın canlarım. İyi okumalar

⭐Grace⭐

Tam canım kankim Ivory ile dertleşeceğiz. Çalan kapı buna engel oldu.

"Kesin bir şey unuttular ya da birileri senden özür dilemek istiyor."

"Sanmam. Neyse hadi bak artık kapıya kim gelmiş yine, sanki yol geçen hanı. Gelen giden kapı çalıyor."

Ivory ufak bir tebessümle kapıya yöneldi ve kapının gözünden kimin geldiğine baktı. Gelen kim olabilirdi?

"Grace!"

"Sakın o kapıyı açma!"

"Sakin ol Amber, belli ki birileri senin için ajan göndermiş."

Oooooo

Yine de onun dırdırını çekemem ben.

Ivory lafımı duymadan ısrarla çalan kapıyı açtı. Bize gülümseyerek bakan Grace şu anlık zihnimi okumuyordu.

Hele bir okusun, onun hakkında düşündüğüm her şeyi ortaya dökerim Amber.

Saçmalama, gidip Kelvin'e yetiştirir.

Bir anlık ağrıyan başım içsesimle olan diyaloglarımızı duyduğunu düşündürsede normal davranmaya çalıştım.

"Selam kızlar!"

Bıkkın ve umursamaz bir ifadeyle fare görmüşüm gibi suratına baktım. İçimden şu an neler geçtiğini bilemezsin bakışı atıp tekrar oturma odasında yerimi aldım.

"Geçsene."

Ivory'e bunu sonra konuşacağız bakışı atıp. Televizyonu izlemeye başladım, şu an yanımızda olması benim için başlı başına bir problemdi. Üstelik bir de zihin okuma gücü beni strese sokuyordu.

Umarım buraya ajancılık oynamaya gelmemişsindir.

Yüzünde oluşan garip ve sinsilik karışımı olan ifadeyle sarı gözlerini üzerime dikti. Sanırım seni duydu içses.

Sanki düşündüğüm şeye karşılık vermek ister gibi cevap verdi.

"Ben de sizi merak, ettim, çocukların yanınızdan gittiğini duyunca yalnız kalmayın istedim."

"Yalnız değilim hayatım, baksana yanımda Ivory var."

Ivory kabalık ettiğimi vurgulamak ister gibi boğazını temizledi ve benim söylediğim şeyin üstüne cevap verdi.

"Gelmen iyi oldu biz de dertleşiyorduk, değil mi Amber?"

Dalga geçer ve umursamaz tavrımla dudağımı ısırdım ve 'aynen aynen' bakışı attım. Ortam sayemde gergindi, istediğimde buydu sanırım.

Sen niye geldin paçoz!

Eyvah, kesin duydu.

Sertçe elindeki su bardağını sehpaya vurdu ve ufak alaylı bir tebessümle yüzüme dik dik baktı.

"Ee Kelvin'le nasıl gidiyor Amber?"

Sana ne? Neden soruyorsun, Kelvin'e ilgi mi duyuyorsun?

"Kelvin ortaokuldan beri arkadaşım, hakkında bir şeyler öğrenmek istemem senin için çok mu yalnış? Yoksa kavga mı ettiniz?"

"Neden böyle bir şey düşündüğünü anlayamadım."

"Yüzündeki üzgün ifadeden anlamam gereken nedir peki?"

"Bu aralar istemediğim çok kişiyle muhattap oldum, bu yüzdendir belki de."

Senin yüzünden yani.

Konuşup durma beni ele veriyorsun.

Ben senin içsesinim sadece senin hissettiğin şeyleri düşünüyorum. Beni suçlama.

"Doğru, yıllarca annen sandığın kişi sana ortalık yerde tokat attı ve seni sevmediğini söyledi. Senin için 'çok' zor olmalı."

Ben buna kafa göz dalarım.

Yüzündeki ifade her içimden konuştuğumda değişiyordu, bu kesinlikle beni dinliyor.

Ivory ortamdaki gerginliği farkettiği an elime tutuşturduğu sıcak çikolatayla kısa bir bakıştım. Çikolatayı çok seviyordum, beni rahatlatıyordu. Ortam daha da rahatlasın diye sanırım Grace'le çekişmeli diyaloğumuza katıldı.

Aferin, yine gözüme girdin Ivory.

"Bir şey ister misin Grace zihin okumak çok yorucu olmalı. Solgun görünüyorsun, bir bardak daha soğuk su ister misin?"

Go girl

"Hayır teşekkür ederim ben gayet iyiyim ama kafama takılan bir şey var. Evden çıkarken Kelvin'i gördüm sinirli gibiydi, kavga mı ettiniz?"

"Grace neden bu kadar merak ediyorsun. Fazla merak bünyeye zarar, sana önerim böyle şeyleri kafana takma. Kendi işine bak ."

Kavga, kavga, kavga!

Dudaklarının arasından duyduğum sessiz "kavga mı istiyorsun?" mırıltısı beni dinlediğinin kesin kanıtıydı.

"Zihin okuduğun kişiler bunu fark etmiyor mu Grace? Yani kafana göre istediğin kişinin zihnini okumana iznin var mı? Malum senin gücün biraz soyut, benim ki gibi farkedilir ve işe yarar değil. Zor olmuyor mu?"

Omzunu silkti ve duymamazlığa verdi.
"Ivory rica etsem bana telefonumu uzatır mısın?"

Bubu neden Ivory'den istedi, zaten telefonu sehpanın üstünde duruyor.

Gidip kendin al.

"Tabii" dedi benim saf arkadaşım. Telefonunu Grace'e verirken gördüğüm arka plan resmi ufak çaplı bir sinir krizi geçirmeme sebep oldu. Bilerek yaptığını biliyordum. Telefon ekranında Kelvin ve onun yan yana gülerken çekilmiş fotoğrafları vardı, hepsini birleştirip kolaj yapmıştı.

Buraya sebepsiz gelmediğini biliyordum.

"Neyse ben artık kalkayım, yarın okulda görüşürüz kızlar."

Hele şükür!

"Bir şey mi dedin Amber'cığım?" Bu pişkin tavrı beni deli ediyor. Bir gün saçına yapışıp okul koridorunda herkesin içinde onu koşturmayı düşünmeye başladım.

Sakin, gidiyor zaten.

Amacına ulaştı ama.

"Hayır canım, bir şey demedim. Aa telefonuma mesaj geldi sanırım Kelvin'den ben bir cevap vereyim ayıp olmasın. Bu aralar bana fazla ilgili davranıyor. Bilirsin, insanlar önemsediği kişileri kendilerinden daha çok merak eder."

Bunu söylediğime göre yavaşça o kapıdan çıkabilirsin şekerim.

Amber vurdu gol oldu!

"Ben artık gideyim, sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim."

"Olur mu canım, yine gel." Zafer kazanmış bir bakışla şirin görünmeye çalışır gibi el salladım. O da sahtr bir samimiyetle Ivory ve bana sarıldı.

Tam kapı kapandı, kulağıma gelen meteor çarpma sesiyle bir an duraksadım. Başım dönüyordu hem de durduk yere.

...

⭐Kepler⭐ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin