24. Bölüm ⭐Pamuk Şeker⭐

69 43 71
                                    

Helloo, nasılsınız iyi misiniz? Umarım gününüz süper geçiyordur. Geçmiyorsa da umarım bu bölüm kendinizi iyi hissettirir. Sizlere Pamuk Şeker gibi bir bölüm bırakıyorum. Oylamayı ve fikirlerinizi yazmayı unutmayın. İyi okumalar, muck muck 😍😁❤

⭐Pamuk Şeker⭐

Kahretsin! Sehpadan almayı unuttum."

"Ya Amber, inanamıyorum sana. Cidden mi? Neyse, tamam bari anlat. Göremeyeceğiz anlaşıldı." dedi, ufak bir sinir ve hayal kırıklığıyla. Daha fazla bekletmeden anlatmaya başladım, yaklaşık yarım saat geçtiğinde geçit dışında Kelvinle yaşadığım göz teması ve doğum günü muhabbeti dahil her şeyi anlatmıştım. Derin bir soluk verdim ve" Artık sen de biliyorsun... Ben bir prensesim. Aynı zamanda Dünyalıyım. "dedim tebessümle, bunları zaten biliyorduk ama kanıtlanmıştı işte

"Merhaba Dünyalı." dedi gülerek, ardından uzunca esnemişti ve bana da bulaştırmıştı. Şimdi ikimizde esniyorduk. Sanırım baya uykumuz gelmişti.

"Uyusak mı, gece oldu?" dedim gözümden uyku akarken.

"Haklısın, yarın okul var. O zaman, iyi geceler. Kabus görürsen sakin ol, bil ki ben yanındayım." dedi ve yorganın altına geçti.

"Tatlı rüyalar Ivory." dedim ve Ivory'nin yanında yerimi aldım. Gözlerim ağır ağır kapanırken kendimi uykunun sıcak sandığım o soğuk ellerine bıraktım.

Karanlık dışında bir şey görmüyorum, şu anlık rüyamın başındayım anlaşılan. Annem bu sefer bana neler gösterecek diye beklerken birden uzaklarda gördüğüm ışığın peşinden gitmeye başladım. Koridor gibi bir yere girmiştim ve ışığın olduğu yere doğru dümdüz ilerliyordum. Annemin sesi yankılandı kulaklarımda, fısıltı gibi çıkmıştı ama tüm koridorda yankılanıyordu. "Aradığın sorunun cevabını zaten biliyorsun Amber." ses duraksadı ve birkaç saniye sonra devam etti. Koridorun sonundaki ışık her yeri aydınlatmaya başlamıştı. "Sandığından çok daha güçlüsün. Seni neden bıraktığımızı çok yakında, çok yakınından öğreneceksin. Merak etme, yalnız değilsin... Hiçbir zaman olmadın." dedi annem, fısıltılı ve etkileyici ses tonuyla. Ne demek istiyordu, anlamıyordum. Cevabı biliyorsam neden arıyordum, aslında ben bir cevap anahtarı mıydım? Deneme optiği miydim, annem yine neyden bahsediyordu? Şimdilik tüm bu sorulara son verip rüyalarımla bölünen uykuma geri dönmeye karar vermiştim. Tekrar etraf karardı ve derin bir uykuya başladım. Anlaşılan sorularım ve benim biraz daha burnumuz sürtecekti ama iyi tarafından bakarsak, en azından bu geceyi de sorunsuz geçirmiştim.

Gözlerim aralandığında güneşin ışıkları yüzümü ısıtıyordu, sabah olmuştu. Burnuma dolan kızartma kokusuyla birilerinin çoktan kalkıp kahvaltı hazırladığını anlamıştım. Yavaşça doğruldum, lavaboya girip dağılmış saçlarımı usulca taradım ve evden getirdiğim kıyafetlerimden yavruağzı eşofman üstümü ve gri kotumu Ivory'nin dolabından alıp giydim. Mükemmel kıyafet zevkime uyması için saçlarımın bir kısmını örüp odadan çıktım. Ivory tüm samimiyetiyle anneme yardım ediyordu ve masadaki çay bardaklarına çay dolduruyordu. Kahvaltıyı çoktan hazırlamışlardı ve neredeyse herkes masaya kurulmuştu. Herkes derken... Axel ve Kelvin'den bahsediyorum tabiiki.

"Günaydın Amber. İyi uyudun mu?" dedi Axel.

"Size de günaydın. Evet, deliksiz uyumuşum sanırım biraz geç kaldım." dedim ve gözlerimi masaya çevirdim. Patates kızartması, salata, çeşit çeşit reçel, krepler vee çikolata. En sevdiğim şeyleri yapmışlardı, her zamanki gibi çikolata ve kreplerle başladım. Tabağımı silip süpürdüğümde okula gitmemiz gerektiğini yeni idrak etmiştim. Hepimiz montlarımızı giyip evden çıktığımızda karnım patlayacak gibi hissediyordum, her zaman olduğu gibi yine çok yemiştim.

⭐Kepler⭐ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin