-12-

2.4K 133 105
                                    

Çocuklar bildirmek isterim ki bu benim ilk hikâyelerimden biri . En toy, en fazla hatalarımı yaptığım hikayem.  Bu hikaye benim ilk göz ağrım. İlk cesaretim , ilk başarım. Yani anlayacağınız bir çok yanlışlar yapmam çok doğal . Bazen kelimeleri bazen ise bilgileri yanlış yaza bilirim ama bu her zaman böyle ilerlemeyecek merak etmeyin . Sadece şimdilik . Unutmayın çocuklar ben burda ilk deneyimimi sizinle paylaşıyorum, sizinle öğreniyorum. Tüm hatalarım için üzgünüm . Elimden geldiği kadar düzeltmeye çalışıyorum ve çalışacağım da , merak etmeyin .

Haberiniz olsun çocuklar bu yazdığım bölümle birlikte Eren bir haftadır babalarıyla birlikte yaşıyor. Kafanız karışmasın diye bildirmek istedim . Kaldı 23 gün ...

Umarım beğenirsiniz 🪐🌺

Küçük yıldıza basmayı ve bolca
yorum yapmayı unutmayın çocuklar 💜

***
Uyandığında gözlerini yine iki bedenin arasında açmıştı Eren . Bu his her defasında kendini ilginç hissetmesine sebep oluyordu. Hayır belki de çoğunuzun düşüncesi yanlış olacak ama , Eren onlardan ne nefret etmiyor ne de korkmuyordu. Aksine, Erhan'ı çok fazla sevimli ve tatlı buluyordu. Salak kuzu ve mazoşist aslanın hikayesini andırıyordu bu sanki . İmkansız bir duygu karmaşası olmaktaydı belki de ama , ne yaparsın , kalbin işine kim mantık erdire bilmiş ki ?

Asaf ... O Erhan dan daha ilginç biriydi . Dıştan kendini çok sert biri gibi göstermeye çalışsa bile bazen başaramıyordu . Özellikle de minik avcı ağladığı zaman . Erhan kadar olmasa bile o da ister istemez yumuşamak zorunda kalıyordu. Sahi , kim size masum bir bebek gibi bakan ve ağlayan birine kötü davrana bilirdi ki ?

Altında hissettiği rahatsız edici hisle yüzünü ekşitmiş, yüzünü Asaf'a çevirerek kolundan dürtmeye başlamıştı. Ne ? Asaf korkunç biri gibi görüne  bilirdi ama öyle değildi. Burada kaldığı neredeyse bir hafta olmuştu ve en iyi öğrendiği gerçek buydu . Asaf içinde pamuk kalpli bir ihtiyar taşıyordu . Dıştan huysuz ve nefret dolu görünse bile içten öyle değildi . Yumuşacık bir kalbe sahipti Asaf , hem de en iyisinden .

Asaf kolunda hissettiği dokunuşlarla uyanmış, kocaman açılmış bal rengi gözlerle kendisine bakan miniği görmüştü. Uyku sersemi bu haline gülümsemiş ve kafasından bastırarak yüzünü kendi göğsüne yaslamiştı. Bazen bu çocuğu fazla sevesi geliyordu . Ama bakın altını çiziyorum, bazen.

Eren bir anda kendini - daha doğrusu kafasını - Asaf'ın göğsünde bulunca şaşırmış, ne yapacağını bilememişti. Tek bildiği biraz daha böyle durursa , havasız kalıp öleceğiydi .

Yatakta hissettiği hareketlenme uyanmasına sebep olmuştu Erhan'ın. Sanki deprem olur gibi sallanıyordu yatak .

Kafasını yastıktan kaldırıp, ne olduğunu anlamaya çalışırken, gördüğü görüntü derin bir nefes almasına sebep olmuştu. Asaf neredeyse çocuğu boğmak üzereydi ama bunun farkında değildi. Öküz işte ne olacak ?

"Asaf , o kolunu kırdırma bana , çek çocuğun üzerinden . "

Asaf , duyduğu eşinin sesiyle gülümsemiş (bu da alıştı ha gülmeye 🙂) ve gözlerini esiri olduğu uykudan ayırarak açmıştı. Her ne olursa olsun , eşinin sesini duyduğu anda uyandırdı zaten ... (Hikayenin sonunda hepsinin ölmesini sağlayıp, son cümle olarak bunu yazsam mı acaba ?)

"Günaydın güzelim... Ne oldu ?"

Uykudan yeni uyandığı için kalın çıkan sesi , kurtulmak için debelenen Eren'in bir anlık donup kalmasına sebep olmuştu. Bu adamın her şeyi onu çok fena etkiliyordu .

Erhan onun bu şapşal haline gülmüş ve Eren'i kolundan tutarak Asaf'tan ayırmıştı. Sonunda derin nefes alan Eren , Asaf'tan uzaklaşmış ve Erhan'a sırnaşmıştı . Bu adama güven olmazdı , yine kendisini boğmaya çalışa bilirdi .

Kollarından ayrılan bedenin boşluğuyla sinirlenen Asaf , yattığı yerden kalkmış ve dizleri üzerinde oturmuştu. Ardından Eren'i kolundan tuttuğu gibi kucağına çekmiş ve sıkıca sarılmıştı . Onun bu haline şaşıran Erhan öylece kalmış, ne yapacağını anlamaya çalışmıştı. Lakin düşünmek için çok zamanı olmamıştı . Çünki Asaf onu da kolundan çekerek diğer dizine oturtmuş, kafasını da boynuna yaslamasına sebep olmuştu. Sanki yavrularını toplayan kedi misali ikisini de kolları arasına almış ve kayarak yatağın ortasına gelmiş ve kendini arkaya doğru serbest bırakarak başını yastıkla buluşturmuştu.

Bir anda yaşanan bu olayın saçmalığı karşısında öylece kalmıştı Erhan . Anlaşılan yılın belirli bir gününde gelen ' Asaf'ın ilgi günü ' gelmişti. (Tüm okurlarım Asaf'ı dominant karakter bilirken, asıl dominant olanın Erhan çıkması şoku.... Güler yüzlü biri olması her zaman öyle olduğu anlamına gelmiyor çocuklar...)

Derin bir nefes almış ve kendisiyle aynı durumu yaşayan Eren'e bakmıştı. Lakin gördüğü şaşkınlıkla açılan kocaman olmuş gözlerle kendini tutamamış ve salmıştı kahkahasını .

Neye güldüğünü anlayamayan Asaf , eşine bakmış ama gördüğü manzarayla düşünme yetisini yitirmişti . Kısılan gözler , güldüğü için gerilen dolgun dudaklar ve yeni uyandığı için dağınık olan saçlar... Kalbini tutup orada can vereceğine inandı bir anlığına. Her gün görse bile asla bıkmayacağı tek manzara Erhan'ın gülerken aldığı yüz ifadesi ve dağınık saçları olurdu . Eşi bir şairin ve rəssamın birleşerek yapacağı en güzel şah eserden bile güzel geliyordu gözüne . Sahi , hangi dünyevi canlı böyle güzelini yapa bilirdi ki ? Hiç kimse .

Gülüşleri arasında kendisine hayran bir şekilde bakan iki bedenle gülüşü yüzünde donmuş, dudakları dişleri arasında yerini almıştı . Acaba ne kadar güzel göründüklerinden haberleri varmıydı ki ? Bence yoktu .

İkisi de sanki dünyanın en güzeline bakarmış gibi bakıyorlardı.

"Öyle bakmayın bana , anlarlar ..."

"Neyi anlarlar güzelim,ne kadar güzel olduğunu mu ?"

Eşinin bu haline daha tepki veremeden duyduğu şeyle gülüşünü tutamamıştı .

"Yeyi aylaylay baba ?ney kayday  düzel oyduyunu mu ?"

Asaf duyduğu kayan kelimelerle kafasını çevirmiş ve kolları arasındaki diğer bebeğine bakmıştı. Başka birinden gördüğü en ufak bir bakışta bile dünyayı dağıtacağı halde, gördüğü masum yüzün karşısında bozguna uğramıştı. Belki de ilk defa fark ediyordu ama minim beden çok güzeldi. Kıyaslama yapmayacağı kadar hem de . Çünki Asaf'ın gözünde en güzel olan Erhan'dı ama onunla kıyaslama yapamazdı. Yapsa bile sonuç alamadı ki ...

"Hayır bebeğim, bana aşık olduğunuzu anlarlar ." ('Neden bebeğim dedi ?' diye sorarsanız diye cevap veriyorum . Yani size garip gele bilir ki, haklısınız da . Eren ona öyle baba diyince  bebeğim dememek ayıp olurmuş, öyle söyledi Erhan bana :)

Asaf tam ağzını açıpta şakadan bile olsa itiraz edeceği zaman , duyduğu şeyle kalakaldı . Bu gün daha neler duyacaktır kim bilir ...

"Sebmey ayip mıy kiy baba ? Sebmey düzel biy şey. "

Kendinde emin bir şekilde konuşan minik avcı, cümlesini bitirdiği anda 'hıh ' diye bir ses çıkararak bal rengi gözlerini Asaf'a dikmişti.

"Baba yayan mıy söyuyoyum beyn ? Doyu diymi ? Sebmey çoyk düzel biy şey."

Asaf'ın cevap veremeyecek halde olduğunu anlayan Erhan , durumu onun yerine ele almıştı. Ve yapmaması gereken büyük bir hata yapmıştı. En son Eren'e yaşını sorduğu zaman yaptığı hatanın aynısını yaparak , sorusunu göndermişti yayından çıkan ok misali ...

"Hayır bebeğim, sevmek kötü bir şey değil . Ama sen bana- yani bize - aşık mısın ki ? Eren bizi seviyor mu ? ..."

***
Sırf sinir etmek için burda bitirdim bölümü 😅 Ama hiç merak etmeyin, akşama gelecek bölüm 🥲

Yazım hatalarım varsa affola , umarım beğenirsiniz çocuklar. Yeni bölümde görüşmek üzere hoşçakalın 👋🏻🌺🪐



Papatyalar aşkına Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin