tw // cinsel saldırının bahsi
üstü kapalı bir şekilde bahsedeceğim fakat rahatsız olacak kişiler yıldızladığım (**) kısımları atlayabilirler.
━━━━━━━━━━━━
'kelebeklerle tanışmak istiyorsam, birkaç tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.' küçük prens kitabından ufak bir alıntı olmuştu minho için her zaman. tek arkadaşının minju ve onun çevresindeki kişiler olduğu varsayılırsa, pek arkadaşı yoktu. ihtiyacının da olduğunu düşünmüyordu o zamanlar. altı yaşından beri her daim yanında olan en yakın arkadaşı, aynı zamanda nişanlısı, onun için yetiyor da artıyordu bile.
minju'nun çevresi genişti. geniş çevresi sayesinde minho'nun da tanıştığı pek çok kişi olduğu bir gerçekti tabii. her ne kadar kendisi istemese de nişanslısının zoruyla katılmak zorunda bulunduğu toplu buluşmalar vardı.
o buluşmalarda katlanmak zorunda kaldığı herkes tırtıldı onun gözünde. belki de o zamanlar minju dışında kimseye ihtiyacı olmadığı için böyle düşünüyordu. minju, minho'nun bu tavrını en başından beri yanlış buluyordu. kendisinin minho hariç pek çok arkadaşı vardı fakat minho, minju'nun kendisinin de arkadaş edinmesi gerektiğini söylemesini kesin bir dille reddediyordu her zaman.
büyük bir hataydı.
bir kişiye körü körüne bağlı kalmak, özellikle de en yakın arkadaşı ile bir ilişkiye başlamış biri için, aptallıktı. aksini savunanlar, bir insanın en yakın arkadaşının sevgilisi olabileceğini söyleyerek ona karşı çıkacaklar elbette olacaktı fakat minju'nun savunduğu şey buydu.
ilerde bir gün ayrılmak zorunda kalırlarsa, ikisinin de elli yıllık gelecek planında böyle bir şey yoktu gerçi, yalpalayan kişinin minho olmasını istemiyordu.
minho yalpalamakla kalmamış, tökezlemiş, ardından da uzun bir süre toparlanamamak üzere yere kapaklanmıştı minju ile ayrılmak zorunda kaldığında.
case 143 cezaevine adım attığı andan itibaren tek dostunun kendisi olduğunu çoktan kabullenmişti. dost edinme çabasında olduğu da söylenemezdi. kendisine ayak bağı olabilecek, zaafı hâline gelecek kimseyi istemiyordu hayatında. ne bir arkadaş, ne bir hayvan, ne de ona anlam ifade edebilecek herhangi somut bir şey. tüm bunlara kendisini kapatmıştı.
en azından kapatabildiğini sanıyordu.
elindeki ıslak bezle seungmin'in yatağının ucuna eğilmiş, çocuğun çıplak üst bedenini silerken tüm ezberinin bozulduğunun farkındaydı. söylediği her şeyi yutmuştu ve bu fazla uzun sürmemişti. seungmin, eğer bang chan'ı saymazsa, ilk gerçek arkadaşı olabilirdi. arkadaşının tüm gece ateşler içerisinde sayıklamasını dinlemiş, seungmin her üzerini örtmek için yorganı çekiştirdiğinde eline vurarak engel olmuştu kendisine.
günlerden cumaydı. seungmin'in yayın yapmıyor oluşu tüm mahkumların garibine gidiyordu. her ne kadar çoğu kişi seungmin'in yayınları sırasında havalandırma saatine çıksa da, dört duvar arasındaki rutinlerinin bozulması hepsinin modunu değiştirmişti. çoğu kişi seungmin'e saygı duyuyordu üstelik. hastalığı birçok kişiyi üzmüştü.
"ateşi düştü mü?" dedi gardiyan hyunjin hücre kapısından içeri kafasını uzatarak. önce alt ranzada uzanan seungmin'e, ardından da elindeki bezle seungmin'in kollarını silen minho'ya baktı. diğerlerine bakma gereği duymamıştı.
"düşüyor, dün geceye göre daha iyi sayılır."
gardiyan hyunjin bir anlık ikileme düşse de, içeriye girerek ranzaya yaklaştı ve aralarındaki mesafeyi kapatarak elini seungmin'in alnında, yanaklarında ve boynunda gezdirdi yavaşça. dün gece çocuğu ateşler içerisinde görünce o kadar endişelenmişti ki, vardiyası olan biriyle vardiyalarını değiştirerek geceyi burada geçirmişti. eve gitmek yerine burada kalmayı tercih etmesi minho'nun gözünden kaçmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sympathy for mr. vengeance ; minsung
Fanfictionminho'nun, ailesinin katili han jisung'dan intikam almak için hapishaneye girmesi gerekiyordu. [aynı isimli filmin uyarlaması değildir] [enemies to friends to lovers, unhealthy relationship, alternative universe - prison, mommy/daddy issues, slowbur...