on dört

1.9K 292 398
                                    

fic için yaptığım playliste profilimdeki linkten ulaşabilirsiniz!!

━━

felix'i ilk gördüğünde on beş yaşındaydı jisung.

gyu ile yaşadığı çalkantılı ilişkinin ve bu ilişkinin babasının kulağına gitmesinin ardından, hiçbir şey istediği gibi ilerlememişti.

gyu'nun okuldan kaydını aldırmasıyla birlikte bir daha görüşmemişlerdi. gyu, durumun babasının kulağına gitmesinden ve bu durumun babasını etkilemesinden çekinmişti. tek kurtuluşu ise okulunu değiştirmek, yeni bir başlangıç yapabilmekti.

kendisini kurtarırken arkasında bıraktığı jisung'u hiç mi hiç düşünmemişti.

gyu gittikten sonra jisung, kendisine zorbalık yapan ve sürekli olarak kavga etmeye devam ettiği milletvekilinin oğlu ve oğlanın arkadaş grubuyla uğraşmak zorunda kalmıştı.

iki taraf da akıllanmışa benzemiyordu üstelik. jisung hiçbir şekilde altta kalmıyor, dayak yiyeceğini bilse dahi karşılık vermekten çekinmiyordu. diğerlerinin derdi de jisung'un bu tavrıydı zaten. asla başını eğmiyor, itaat etmiyor oluşu sinirlerine dokunuyordu.

aralarında geçen kavgalar asla okul yönetimine ya da ailelere gitmiyordu. bomin ve arkadaşları bunu gizli kapaklı yaparken, jisung ise gururundan sessiz kalıyordu.

jisung'un sessiz kalması üst sınıflardan bir oğlanı rahatsız edene dek devam etti aralarındaki bu tartışma. en sonunda bu olaya tanık olan ve daha fazla dayanamayan dohyun, jisung'u bir köşeye çekmiş ve adam akıllı konuşmak istemişti.

ne kadar ciddi konuşursa konuşsun karşısındaki oğlan gururlu ergenin tekiydi ve burnundan kıl aldırmama konusunda fazlasıyla iddialıydı.

dohyun da ona bir fikir sunmuştu.

jisung eğer bomin ve arkadaşlarını şikayet etmek istemiyorsa, dövüşmeyi öğrenmek zorundaydı. nereye kadar böyle devam edecekti ki? jisung'un eli armut toplamıyordu ancak altı kişiye birden yetecek gücü de yoktu. kendisine bunu yapmalarına izin vermesi akıl kârı değildi.

jisung'un eline bir adres ve telefon numarası bırakmıştı dohyun.

hayatını değiştireceğinden haberi yoktu.

jisung ise okul çıkışı kei'ye yalnız gelmek istediğini söylemiş, şoförlerinin okuldan uzaklaştığından emin olduğunda ise taksiye atlayarak elinde tuttuğu adrese doğru yola koyulmuştu.

şehrin bu taraflarına gelmemişti daha önce. seul'ün merkezi dışında bir yere gittiği de yoktu gerçi. merkez ne kadar renkli, hayat dolu ve zenginse adresin olduğu ikamet tam tersiydi. minho'nun oturduğu mahalle ile karşılaştırıldığında, minho'nun yaşadığı yer bile daha iyi kalıyordu.

tüm evler gecekondu tipindeydi. mahallenin kuytu köşelerinde pek de tekin görünmeyen gençler mesken tutuyor, yabancı arabaların ve yabancı kişilerin mahalleye girmesini engellemek için duruyorlardı.

jisung taksi ile mahallelerine girdiği an hedef hâline gelmesi kaçınılmaz olmuştu.

sonunda mahallenin en tepesine vardığında, borcunu ödeyerek taksiden inmişti. taksi yavaş yavaş uzaklaşırken, önünde durduğu binaya bakmıştı. karşısındaki kepenklerin üzerinde renkli bir boya ile 'spor salonu' yazıyordu. üç katlı bir binaydı. doğru gelip gelmediğini kontrol etti. doğru yerdeydi.

içeriye ilerleyeceği sırada çantasının sapından geriye doğru çekilmesiyle sendelemişti. etrafını saran üç oğlan, mahallenin girişinde gördüğü oğlanların ta kendisiydi.

sympathy for mr. vengeance ; minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin