1.1

1.1K 76 38
                                    

Evet, dizinin 1. sezonunu bitirmiştik. Saat sabahın 4'ydü. Sezon finalinin outrosu vardı önümüzde. Tom'un neden benimle dalga geçtiğini anlamıştım. Fazla cinsellik ve çıplaklık vardı dizide. Hatta ilk seks sahnesine önce bakışıp sonra ciddi kalamayıp kahkahayı basmıştık. Çok eğlenceliydi.

Şu anda da çok saçma bir pozisyondaydık.

Hayır!

Yanlış anlama yok.

Euphoria izlemiş olabiliriz ama hayır.

Tom bacaklarını sehpahaya koymuştu. Ben de onun uzattığı bacağının üstüne ayaklarımı koymuş yatıyordum. Pardon Tessa üstümdeydi, yatıyorduk.

"Çok güzeldi." diye mırıldandım. Tom onaylar bir ses çıkarıp önce bölümden, sonra netflixten çıktı.

"2. sezonu izlemeye gücüm kalmadı." dedi ve kumandanın kırmızı düğmesine bastı. Sonra Tessa'yı üstümden aldı ve mama vermeye götürdü. İşi bitince hemen koşup yanıma uzandı.

"Burada uyuyalım mı?" Yavru kedi gibi gözüken yüzüne bakıp kıkırdadım. Sonra da saçlarıyla oynamay başladım. Bunu yaparken Tom beni izliyordu.

"Uyusana."

"Benim gözümden kendini görsen keşke."

"Neden?"

"Kendinin değerini bilirdin."

Gözlerimi saçlarından çekip yüzüne indirdim. "Biliyorum zaten."

"Senden daha çok ben." diye mırıldandı ve devam etti. "Çok güzelsin. Bunu da görmüyorsun."

Cevap veremedim. Tartışmaya girersem haklı çıkacağından korkuyordum. Bunu fark ettiği için gülümsedi ve gözlerini kaptattı. Saçlarındaki buklelerle oynamaya başladım. Dakikalar geçmişti, uyuduğunu düşünüyordum. Elimi yavaşça şakaklarına indirdim. Sonra elmacık kemiğine ve sonra da yanağına yerleştirdim elimi. Parmağımla okşadım yavaşça.

Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyordum. Bana kendimi güvende hissettiyordu. O benim ailemdi. Evimdi. O olmasaydı şu an sokakta dileniyordum sanırım. Benim başıma gelenler normal değildi. Şükretmem gerekiyordu bu olanlara. Tanrı onu karşıma çıkardığı için şükretmeliydim.

***

2 Gün Sonra

Tom'dan;

Bugün yanımda Millie yoktu. O tüm gün Sadie'lerin evindeydi, ben de Harry'lerin yanında. Bir buçuk saattir mesajıma bakmamıştı. Bildirim gelmese bile kontrol ediyordum her dakika.

Acaba ben deli miyim?

Ya da takıntılı?...

Alt tarafı bir buçuk saat Tom.

"Biraz da senin aşk hayatını mı konuşsak sevgili abiciğim?"

Harry'nin cümlesi ile bilmem kaç yüzüncü telefon kontrolünü bırakıp ona döndüm. "Ha?"

Üç kardeşim de birbirine bakıp sırıttı. Yattığım çimenlerden hafif doğrulup "Ne diyorsunuz siz yine?" dedim.

"Millie diyoruz."

"Ne olmuş Millie'ye?"

"Aşıksın ya."

Donup kaldım. Yutkundum ve gözlerimi kaçırdım. Aslına bakarsanız iki haftadır sorguluyordum bunu.
"Öyle miymişim?"

Sam oturduğu armut koltuğa yaslandı ve "Bilmemezlikten geliyor." diye mırıldandı son harfleri uzatarak. Paddy kıkırdarken Harry imalı imalı bakmayı sürdürüyordu.

"Hey, aşık değilim. Nereden çıkardınız bunu?"

"Anlaşılmayacak gibi mi duruyor? Basbaya aşıksın kabul edemiyorsun."

Tekrar uzandım çimlere. Sahiden öylee miydim? Bunu neden fark etmiyordum? Acaba aşık olmanın nasıl bir his olduğunu mu unutmuştum?

"Mesela şu an bile belli ediyorsun. Mesaj yazdın ve cevap bekliyorsun. Ama anormal bir şekilde. Gergin yani."

"Ve bizden çok değer veriyorsun!"

"Ayıp!"

Gülerek tekrar doğruldum. "Aslına bakarsanız en son lisede aşık oldum ve sanırım bu duyguyu unuttum."

"Biliyoruz, ve bu yüzden teşhisi biz koyduk. Aşıksın."

Tam sevinecekken aklıma gelen şeyle yüzüm düştü. "Çocuklar, aramızda 9 yaş var." Ümitsizlikle ofladım.

"Tüh ya devletin belirlediği yaş sınırını aşıyor ne yapacağız!" dedi Harry alayla. Gülerek başımı salladım.

"İstemez belki bu fark yüzünden. Ve sosyal medyadan zorbalığa uğramasını istemiyorum."

"Millie bunları kaldırabilir Tom." dedi Paddy ciddi bir şekilde. "Seni seviyorsa her şeyi yapabilir."

Yüzümdeki anlamsız sırıtmayla tekrar yere yattım ve yıldızlara baktım. Ben Millie'den hoşlanıyordum. Evet ben!

Tanrım ben Millie'yi çok seviyordum!

Saatler geçmişti saat 11 buçuk sularıydı. Gülüşerek sohbet ediyorduk. Ama birden çalan telefonum ile dikkatleri üstüme çektim. Ekranda Millie'nin yazmasını bekliyordum ta ki 'Sadie' yazısını görene kadar. Kaşlarımı çatarak telefonu elime aldım ve yeşil tuşa basıp kulağıma götürdüm.

"Sadie?"

"T-Tom bir şey oldu!..."

Beklemediğim bir ses tonuyla konuşmuştu Sadie. Ağlıyordu ve sesi titriyordu. Korkuyla ayaklandım.

"Sadie ne oldu, Millie nerde?"

Ağlamaktan konuşamıyordu. "Sakin ol lütfen Sadie ne oldu?"

"Babası Millie'yi götürdü!..."

***

Sadie Sinkafter the phone call

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sadie Sink
after the phone call

daddy issues | tom hollandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin