1.4

1.1K 81 38
                                        

"Hislerimle yüzleşmem gerekiyor. Böyle yaşayamıyorum. Kendimi sürekli tutmam ve sınırlarımı bilmem gerekiyor ve çok zor Sadie. Ama açılırsam ve redderse -ki edecek- asla eskisi gibi olamayacağız o samimiyet gidecek. Ne yapacağımı bilmiyorum."

"Bana kalırsa açılmalısın. Tom'un sana karşı boş olmadığı belli değil mi?"

"Ya boş olup olmaması değil, o bir ünlü ve benim gibi 18 yaşındaki bir kızla çıkmak istemeyebilir."

"Öyle olursa şerefsizdir zaten."

"Hey!"

"Ne!? Öyle!"

Sadie ile aynı anda gülüştük. Modellik kariyerimin ilk günündeydim. Adını bile bilmediğim bir markanın modelliğini yapacaktım. Tom'un işi vardı bu yüzden Sadie ve Tom'un annesi, Nicki teyze gelmişti benimle. Makyajım yapılmıştı ve şimdi geriye kıyafetleri giymek ve çekim kalmıştı.

Üstümdekileri çıkarıp tamamen iç çamaşırlarımla kaldığımda sarı bir elbiseyle içeriye girdi üç kadın. Elbiseyi nazikçe bana giydirip üstüme oturmasını sağladılar. Kadınlar ne kadar kibar ve hafif davransalar da ben çok gergindim. Gerginliğim sadece Sadie'nin sıcak gülümsemesine bakınca azalıyordu.

"Çok güzel oldunuz Bayan Brown." Birden beklemediğim iltifatla bunu söyleyen kıza döndüm.

"Oh, çok teşekkür ederim, minnettarım."

Giyinme odasında çıktık. 3 tarafı beyaz duvar kağıdı olan yere girdiğimde gerginliğim son evreye gelmişti. Herkes bana bakıyordu. Tüm kameralar bana çevirilmişti.

"Çok özür dileyerek soruyorum, ne yapmalıyım? Yani özel olarak vermem gereken bir poz falan var mı?"

"Hayır, lütfen kendiniz olun. Ne isterseniz yapabilirsiniz."

Stresten avuç içlerime tırnaklarımı geçirdiğimde Nicki teyze geldi o kameraların arasında. Yanıma gelip ellerimi kendi ellerinin arasına aldı. "Sakin ol tatlım. Ben buradayım, Sadie burda. Buradaki kimse seni yargılamaz ve yargılayamaz. Kendin ol. Sana o kadar güveyorum ki. Hatta Tom'dan bile çok."

Son söylediği şey üzerine kahkaha attım. Bu konuşma beni duygulandırmıştı. "Hadi kızım."

Kızım.

Bu kelime boğazıma kocaman bir yumru yerleştirmişti. Nicki teyze yanımdan ayrılırken ağlamamak için tuttum kendimi. Makyajım akarsa her şey berbat olurdu. Kendimi hazır hissettiğimde gülümsedim ve içimden geldiği gibi hareket etmeye başladım.

Her yaptığım hareketin sonunda iki üç flaş patlıyordu üst üste. Yavaş yavaş alışmıştım bu düzene.

"Mükemmel! Biraz şu tarafa bakarsanız... Evet! İşte bu."

Kaç poz verdim bilmiyorum ama eğlenmeye başlamıştım. Göründüğü kadar gerici değildi. Kameraya bakmam gereken bir poz olduğunda ilk önce arkadakilere baktım. Ve o flaşların arasında fazla aşina olduğum bir yüz gördüm.

Tom. Kollarını önünde birleştirmiş gülümseyerek bakıyordu bana. Alayla değildi, sanki gururla bakıyordu. Ona baktığımda göz kırpmıştı. İstemsiz olan salak gülümseyle birlikte gözlerimi kaçırdım.

"Ben de çekilebilir miyim!?"

Tom'un ortaya atlamasıyla salondaki herkes gülmeye başladı. Tom gülerek yanıma geldi. "Biraz gölgende kalacağız ama olsun." dedi sırıtarak.

Sonra hemen kameralara döndü ve ciddileşti. O yanımdayken ne kadar zor olsa da ben de eski ciddiyetime döndüm.

"Tom sen elini Bayan Brown'un beline koy," Tom sanki dünden razı gibi birden elini belime yerleştirirken tüylerim diken diken oldu. Bunu fark etmişti tabii ki, sırıtarak bana döndü.

daddy issues | tom hollandHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin