"Eyfel Kulesi. Vay be."
"Biliyor musun? Eyfel yapıldıktan 20 yıl sonra kaldırılmak için planlanmış. Sonra çok turist çekince vazgeçmişler."
Tom bana 'Vay be?' bakışı atınca omuz silktim. Evet şu an o dev kulenin tepesindeydik. Paris ayaklarımın altındaydı sanki. Biraz korkmuyor değildim çünkü aşırı yüksekti.
"Burada fotoğraf çekilelim. Şurada bir fotoğrafçı olacaktı."
Tom haklıydı girişte parayla fotoğraf çeken bir kadın vardı. Korumalardan biri gidip kadınla konuştu. Fotoğrafçı yanımıza geldi ve bir süre Tom'un gerçek olduğuna inanmaya çalıştı.
Sevgilimin süper yakışıklı ve çok ünlü olması iyi bir şey mi kötü bir şey mi?
Kızları mıknatıs gibi çekiyor.
Birkaç yanyana fotoğraf sonrası Tom kafasını bana çevirdi. "Bence öpüşmeliyiz."
"Dur. Ne-"
Evet şu klasik olay. Sözümü dudaklarıyla kesme falan.
Biraz utangaç bir şekilde karşılık verdiğimde üst üste flaş patladı ve geriye çekildik. Tom gülümsedi ve bana durduk yere sımsıkı sarıldı.
"Ne oldu koca oğlan beni mi özledin?"
"Evet. Yanımda olsan bile özlüyorum. Garip değil mi?"
"Fotoğraflarınız burada." Kadın fotoğrafları elimize verdiğinde dudaklarım kıvrıldı.
Çok güzeldik.
"Çok teşekkürler."
Eyfel kulesi gezimiz bitince Louvre Müzesine gitmiştik. Şu içinde Mona Lisa olan müze.
Heykellere tablolara teker teker bakıp inceledik. Bir rehber bize hepsinin hikayesini anlattı, pür dikkat dinlemiştik. En sonunda Mona Lisa'ya gelmiştik. Rehber, bilgilerden sonra tablonun bir çok kez çalındığını da eklemişti ayrıyeten.
Ben tabloyu incelerken Tom kulağıma fısıldadı. "Bu kadar mı? Tüm olayı bu muydu cidden? Bir kadın."
"Ne bekliyordun?" dedim hafifçe dönerken. Omuz silkti.
"Ne bileyim dillere destan Mona Lisa. İnsan bir beklentide oluyor." dedi ve burnunu burnuma sürttü. Gıdıklandığımda gülmemeye çalışarak hafifçe geri çekildim.
Buradaki gezimiz de sonlanınca arabaya doğru yürüdük. Ama Tom birden beni durdurdu. "Hemen gitmeyelim ya gezelim." dedi çocuk gibi. "Lütfen lütfen."
"Olabilir aslında. Paris sokaklarında romantik bir yürüyüş." deyip etrafa baktım. Tom hemen bunu korumalara söyledi ve bir tanesine gelmesini rica etti.
Evet, rica etti.
Koruma bile buna şaşırmıştı.
Tom tekrar yanıma geldiğinde elimi tuttu ve yürümeye başladı. Sakin bir yürüyüştü. Etrafta bizi fark edenlerin fotoğraf çektiğini görüyordum ama görmemiş gibi davranmaya çalışıyordum.
"Evler çok güzel değil mi?"
Rengarenk evlere baktım tekrar. "Çok şirin."
Yürüyüşümüz küçük bir kafede son buldu. Kahve ve kruvasan aldık. Tom hesabı öderken makaron da almıştı evde yemek için. Yürüdük yürüdük ve birkaç fanın yanımıza gelmesiyle durduk. Onlar Tom ile fotoğraf çekilirken ben Sadie'ye yazıyordum.
"Millie fotoğraf çekilebilir miyiz?"
Benle mi?
"Benle mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
daddy issues | tom holland
General Fiction''seni seviyorum ufaklık.'' yas farki icerir!!! OKUMASANIZ OLUR MU COK CRINGE