21.BÖLÜM ATLI KARINCA

16 7 4
                                    


                                                                                 

  Hayat her şeyi yaşata bilir hiç kimse ne yaşayacağını bilemez...Ama sanki benim gördüklerim bir rüyaydı.Dün Mert karşıma çıktı sonra Savaşla Gizem tüm sevdiklerime kavuşmuştum. Ama unuttuğum bir şey vardı.Benim hayatıma giren kişilere çok değer vermişim...Her insan benim için çok değerlidir.Ama bunun kıymetini bilmeyenlerde var...

  Gözlerimi açtığımda yanımda Gizem değil Mert'i görmüştüm.Ve sevdiğim insanın yanımda olması beni çok mutlu etmişti.Yataktan tam kalkacağım sıra Mert elimi tuttu.

"Kalkma.Biraz daha kal."Mert bana yalvaran gözlerle bakıyordu.Yatağa geri yattım."Mert hayatımda olduğun için teşekkür ederim."

"Sende benimle sevgili olduğun için teşekkür ederim..."

  Yataktan kalkıp üstümü değiştirdim.Ben biraz duygusallığı sevmeyen insanımdır.Mert bana sırıtıyordu."Ne sırıtıyorsun?Çıksana!"Mert bana gülerek yaklaştı.Belimden tutup bana sarıldı.Kokusunu öyle içime çektim ki çok güzel kokuyordu.Gözümden bir damla yaş aktı.Çok özlemiştim."Mert beni bir daha bırakma!"Mert beni kollarıyla tuttu göz yaşlarımı sildi.Bana gülümsedi.

"Söz...Bir daha seni asla bırakmayacağım...Mesela bugün senle dışarıya çıkıp gezelim ne dersin?" hiç düşünmeden cevap verdim.

"Olur."

"Hadi üstünü değiştir ben dışarıya çıkayım."Mert kapıdan çıktı ve ağlamaya başladım.Sessizce ağladım.Mutluluktan ağlıyordum.Ama bir yandan sinirliydi.Üzerime sarı bir kazak giydim altıma gri pantolon giydim.Saçımı yukarıdan toplayıp topuz yaptım.Aynaya bakmadan çıktım.Aşağı indim.Gizem,Savaş ve babam konuşuyordu.

"Günaydın kızım."

"Günaydın canım kankam"

"Selam kardeşim" Koşarak Gizemle Savaşa sarıldım.Derin nefes alıp onları kokladım."Beni bırakmayın!"Ağladım.Çünkü bir özlem duygusunu bilemezsiniz.O kadar acı bir his ki ama neyse ki onlar beni bırakıp gitmemişti.

"Aaa tamam beni de ağlatacaksın yeter bu kadar! Artık senin adın bence sulu göz olmalı ne bu ya keşke ölseymişim de bu kadar ağlamazdın" Savaş yine olduğu gibi söyleniyordu.Onlardan gülerek ayrıldığımda babama sarıldım.

"Teşekkür ederim baba..."Babama da sarıldıktan sonra göz yaşlarımı sildim. "Yemek hazır!" Mert bize mutfaktan sesleniyordu.yemeğe oturduk.Ve içimden şunu geçirdim.Hayat o kadar kısa ve anlamsız neden mi? Çünkü hiçbir zaman beklediğimiz kadar kötü ve yada güzel olmuyor hayat böyle kısa ve anlamsız.Aylar yıllar geçiyor sanki her şey dün olmuş gibi geliyor ama hayır sadece öyle hissediyorsun.Bazen bazı anlar kötü anılarımızı geriye atmamız gerekir ki geleceğimizi göre bilelim...Ve ben şuan sadece bir tek bir şey düşünüyordum oda sevdiğim insanlar...

  Mertle dışarı çıkmıştık."Mert Lunapark mı gideceğiz?" Mert şoför koltuğuna geçmişti.Bense onun yanına geçmiştim.

"Evet.Hangi oyuncağa binmek istersin?"

"Atlı karınca" Mert kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

"Atlı karınca ne alaka?" Derin nefes alıp konuşmaya başladım.

"Ben küçükken oturduğumuz evde bir lunapark vardı her küçük çocuk atlı karıncaya biniyordu bende atlı karıncaya binmek istedim ama o zamanlar fakir olduğumuz için hiç binmemiştim.Ve çok ağlamıştım.Ben hayatımda ilk defa lunaparka gideceğim.Ve her zaman o atlı karıncaya binmek istemişimdir.Kısmet bugüneymiş."Mert hikayemden etkilenmişti.

"Böyle bir anın olduğunu bilmiyordum."

"Biraz fakirdim ama gururluydum."Mert bana etkileyici bir bakış attı.

"Tatlı,şirin,güzel,etkileyici bir insansın." Güldüm. Lunaparka yaklaştığımda.Derin nefes aldım arabadan indim.Mert elimden tuttu.

"Tüm kötü anıları arkamıza bırakalım ki yenileri gelsin." Mert'e Sadece baktım çok tatlıydı ve yakışıklıydı.Mert biletleri alırken bende lunaparkı inceliyordum çok büyüktü.

"Hadi gel atlı karıncaya binelim" Mert elimden tutu hızlı adımlarla atlı karıncaya bindik.Çok kişi yoktu.Hava yağmurluydu ama hiçbir şey bu anımızı bozamaz. Ben bir tane atlı karıncaya bindim Mertse farklı atlı karıncaya bindi.O an çok eğleniyordum.Sonra siyah maskeli bir adam yanıma geldi.Ve elime bir not kağıdı uzattı. "Bunu oku!"Hızla uzaklaştı.Ben anlam vermeye çalışıyordum.Mert benim yanıma geldi.

"Ne oldu sevgilim?O adam kimdi?"

"Bilmiyorum bu kağıdı okumamı istedi."Kağıdı açtım ve şöyle yazıyordu

"Güzellik sana bir hikaye anlatayım mı?

Anlatayım.Bir tane kız varmış

Bu kızın derdi bitmezmiş

Bir gün bu kız bir oyun parkına gitmiş

Orada bir yabancı adam o güzel kızı vurmuş

Kız hayatını kaybetmiş...

Ne kadar üzücü demi.

İşte o güzel kız sensin

Kadersiz ve aptalsın

O kurşun senin tam kalbinin altına girse sende bir daha uyanmasan

Ve ölürsen...

Hayat bu o kurşunu biraz sağa kaydırıp tüm hayatı öldürmek gerekir güzellik..."

Mert bir birimize baka kaldık ve o tek bir kurşun sesi.Atlı karıncadan düşmem Mert'in bağrışı.Benim yere yığılışım.

"Leyla!Leyla!"Mert'in kafayı yiyişi benim acı içinde kıvranmam. Buna siz hayat mı diyorsunuz.Artık benim için hayat bitti...Hava alamıyorum,rüzgar esmiyor,göremiyorum...Sadece acı çekiyorum.Ama o silah beni acıtmıyor.Mert'in ağlaması beni acıtıyor.Mert ağlıyor ben sadece o son cümleyi kurdum.

"Mert...Bensiz hayatına...Devam et...Seni...Seviyorum sevgilim..." Mert ağlıyordu mahvolmuştu.Ben sadece yığılmıştım.Her kez bağırıyordu.

"Leyla!Ambulansı arayın!Leyla sevgilim bırakma beni!" Mert'e konuşmak istedim ama yapamadım.Konuşamadım,nefes alamadım,kıpırdayamadım,bağıramadım.Sadece donmuş bir kedi gibi yerde yığıldım...En çok canı yanan kişi oldum.Galiba bu son nefesimdi. Ben artık yoktum hayatınızda başarılar.Şunu unutmayın;Hayatın ne olduğunu bilemeyiz sadece ne olacağını tahmin ederiz...

İNTİKAM OYUNUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin