Hanma yutkundu. Kafasını çevirip ona baktı, Ayuka tavana bakıp ağlıyordu "Sen ciddi misin?" Ne dediğinin farkına varınca göz yaşlarını sildi "Yok, şey öylesine ağzımdan çıkı verdi. Böyle konuşmak için erken biliyorum!" Hanma sigarasını içmeye devam etti. Sessizlik Hanma'nın düşüncelerine eşlik ederken omzunda hissettiği Ayuka'nın başı onu rahatlatıyordu.
Ayuka fotoğraf makinesini Hanma'nın kucağına koyup kalkıp gitti. Düşünmeden edemedi, incindi. Hanma zaten onu hayatının merkezine koymuşken, bu geleceği düşünmemesine imkan yoktu. Ama olgunlaşmamış bir meyvenin tadı bok gibi olur anlarsınız ya.
Küllüğe sigarayı bastı. Ayuka'nın resmi için açtı makineyi. Sigara içerken Ayuka onu çekmişti. "Ayarlara bak bokum gibi." Hatta biraz da bulanık. Ama üstüne yazdığı not Hanma'yı rahatlattı. Bok gibi bulduğu resme sıcak bir gülümsemeyle baktı. İşte aşk böyle hissettirir.
Uyuyup uyumadığını kontrol ettikten sonra tv açtı. Gürültü olsun kafası dağalsın istiyordu ama bir türlü düşünmeden edemiyordu. Ayuka onunlaydı. Dışarı çıkmıyor, başka insanlarla konuşmuyor ve hala onu seviyordu. Neden bu kadar yakınken bu kadar uzak hissettiriyordu?
Hanma farkındaydı. Ayuka'nın hisleri ona kıyasla çok toydu. Ayuka için hala gelip geçecek rüzgar gibiydi. Bu baskıya her zaman dayanamazdı, değil mi?
Bir sigara daha yaktı ve bir sigara daha yaktı. Duman odalara dolup taşınca, Ayuka yatak odasının kapısını kapadı. O kapayana kadar paketin sonuna geldiğinin farkında değildi. Kalkıp pencereleri açtı.
Güneş doğuyordu, o geceyi düşünerek geçiren tek kişi Hanma değildi.
O resimle beraber içini endişe sardı. Korkunç olan resim değildi. İlişkilerinin güzelliği. Her sabah harika zaman geçiriyor ama çoğu zaman düşünmekten geç saatlere kadar uyuyamıyordu.
Hanma'yı seviyordu, Hanma'ya aşıktı... ama bir aşk vardır bir de aşk vardır. Ayuka da farkındaydı ne kadar evcilleştirildiğinin. Ama Hanma'yla zaman o kadar güzel geçiyordu ki, Hanma'ya olan duygularını yitirene kadar onunla birlikte kalabilirdi...
Korkunç olan resim değildi, korkunç olan Ayuka'nın kendini gerçekten bu yaşama vermek istemesiydi. İşe gitmeden, insan yüzü görmeden, kimseyle konuşmadan.
Her şeye karşılık Hanma. Makul geliyordu. Gerçekten bunu kabul edecek kadar sevmeye başlayınca...
O düşünceleriyle boğulurken Hanma'nın gölgesi odaya düştü.
Yanına uzanıp onu göğüsüne yatırdı "Duyuyor musun Ayuka? Kalp atışlarım..." fısıldamaya devam etti "Seni seviyorum." "Seni her şeyden ve herkesten çok seviyorum." "Sadece bana ait ol istiyorum, tek bir kişinin gözleriyle bile paylaşamayacak kadar çok seviyorum seni." " Beni asla bırakmayacaksın."
Hanma umutsuzca bilincine işlemeye çalışırken, Ayuka Hanma'nın konuşma sitili yüzünden titremeye başlamıştı.
Hanma elini karnında gezdirdiğinden titrer titremez farketti. "Çok çabuk üşüyorsun~" battaniyeyi üstüne sıkıca örttü "Belki de seni ısıtmalıyımdır..."
İkisi de gecenin boğucu düşüncelerini gecede bırakıp ertesi gün her zamanki cıvıl hallerine geri döndüler.
Hanma dudağında hissettiği ıslaklıkla uyandı "Ayuka?" "Hadi bir şeyler yiyelim~" Ne kadar romantik.
Hanma yiyecek hiç bir şeyin olmadığını görünce farketti asıl olayı. "Tahmin et bugün canım ne çekiyor!" "Seni bilmem ama benim canım seni çekiyor." Ayuka masaya yattı "Başım ağrıyo bugün olmaz~" "Tost, kaşarlı." Ayuka fırladı "Oha! Nasıl bildin?"
Ayuka her gün tost istiyordu. Kaşarlı. "Belki kaşarı bitirip durduğun içindir." Ayuka güldü. Hanma da onun gülmesine gülümsedi.
Her kahvaltısı böyle geçen bir çifttin ne kusuru olabilir ki?
Ayuka tostu yerken göz yaşlarını tutamadı. Ağlayarak sordu "İçine özel bir şey katıyor musun?" Hanma bi elinde sigara bi elinde telefon geçiştirdi "Sevgimi katıyorum..." Ayuka daha çok ağladı "Ayuka! Mal yine neye ağlıyorsun!" "Bu tosttu asla kendim yapamayacağım."
Yatıştırmaya çalıştı "Sadece kaşar!" Bağırdı. Onun sesiyle Ayuka korkudan ağlamayı bıraktı. Hanma istemsiz yükselişinin ardından yumuşadı "Biraz da dışı için yağ, sürmessen hamur tost makinesine yapışır."
———
Oyy oyy geliyor gelmekte olan. Neyse oy falan verin yeni bölümleri bekleyin ve kendinizi iyi bakın ♡