8| Ana Karakter Aşık Olur

83 20 1
                                    


*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

"Ebru sakın onu yiyeyim deme!" diye böğürdü Mahir. Duraksadım. Ağzıma götürdüğüm renginden biçimine her açıdan iştah abidesi olan eriğe anlamaz bakışlar attım. Besmelem yarıda kesilmişti. Yine ne saçmalıyordu kaçık kimyager?

"O tuttuğun şey var ya aslında el bombası. İlk ısırığında havaya uçarsın kızım!" Avaz avaz bağırırken öte yandan korkak adımlarla geri gidiyor, aramızdaki mesafeyi açarak beni tehlikenin kollarına bırakıp haince kaçıyordu.

"Allah cezanı vermesin Mahir! Sırt çantanda bombanın ne işi var? Meyveyi görünce açlığımı bastırır diye saf saf sevindim ben de," diye sitem ettim. Avucumdaki şeyle ne yapacağım şimdi? Ölümle burun buruna geldiğimin geç de olsa idrakine varmıştım. Buna rağmen bakışımı erikten ayırmadan oturduğum ağaç dibinde donup kalmayı sürdürdüm.

Sonra şey oldu. Bir kahraman çıkageldi. Pelerinsiz, sevimsiz, alışılmışın dışında bir kahraman. Bombayı elimden kaptığı gibi tek hamlede en uzak noktaya fırlattı. Böylece gerçek manada ateş düştüğü yeri yaktı. Patlamanın akabininde çıkan korkunç gürültü ormanın sakinliğini keserken kuşlar hep bir anda kanat çırparak gökyüzüne doğru havalandı. Kamyonete sırtlarını yaslayarak sigara keyfi yapan yakuzalar hemen silahlarına sarılmışlardı.

Günün kahramanı üzülerek söylüyorum ki kara listemde yer alan şu antipatik yönetmendi. Adama can borcum vardı artık. Beni bilen bilir düşmanlarıma borçlu kalmak hazzetmediğim bir şeydir. Ölümün ağzından kıl payı kurtulduğumun farkındayım ama inanın İbrahim'e tırnağımın ucu kadar minnet duymuyorum. Lafı ağzımda geveleyerek zatına çok zorlama ve yamuk bir teşekkür arz ettim.

Kudo ağzından şelalelerce tükürük saçarak çan çin çon konuşurken havaya iki el ateş etti. Ortamdaki kaosu dindirmek üzere kollarını sıvayan yönetmen neyse ki durumu iyileştirmekte yetenekliydi. Dönüp Japonlara meseleyi izah ettiğinde nihayet ayağa kalkıp ağacın gövdesine dayandım. Zaten kan şekerim düşmüştü. Bu bomba olayı ise hepten dengemi bozmuş, ağzımın tadını kaçırmıştı. Ayrıca beklenmedik patlama sonucunda çekik kabadayıların içindeki vahşet uyarılmıştı. Birilerini vurma, boğazını sıkma arzusu ve eğilimindeydiler. Aramızda kan bağı ve süt hukuku olmasa Mahir'i hedef olarak gösterirdim bu mafyalara. Delik deşik etmeliydiler hain bombacıyı. Zira her türlü cezaya müstahaktı.

Eriğin düştüğü tarafta dumanlar yükselmiş, yoğun bir sis kütlesi sarmıştı o cenahı. Bizim korkak tilki ortalığın emniyeti kesinleştiğinde kürkçü dükkanına geri döndü. Japonlar da tıpkı benim gibi Mahir'e çok sinirlenmişti. Yönetmenin ara buluculuğu sayesinde bombacıya karışmadılar. Zaten Mahir arkasını başkasına toplatmaya alışıktı. Özür dilemek şöyle dursun sebep olduğu karmaşalardan dolayı suçluluk bile duymaz, utanmazdı hiç.

Size kısaca günün özetini yapayım isterseniz. Japonlar tahmin ettiğim saatten daha erken uyanınca Perihan Nine'nin yanından çabuk ayrılmak mecburiyetinde kalmıştım. Fakat sonraki sabah muhakkak ona uğramamı tembihledi ve merak ettiğim her şeyi aydınlatacağına söz verdi. Tüm bu olanların ne anlama geldiğini öğreneceğim için haliyle sevindim ben de. Gizli kapaklı işlerden hoşlanmıyordum.

Perilere İnanmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin