3| Altın Kız

91 22 1
                                    


*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Ali Baba gibi vefalı eşeğimle birlikte ormanda odun toplamaya gönderilmiştim. Yengem, kız kardeşi Ünzile Abla'nın tarlasında yetişen patlıcanlardan en az on torba satın almıştı ve her sene olduğu gibi hiç üşenmeden hepsini közleyecekti. Onun közlemeleri Severler Motel müşterileri tarafından çok tutuluyormuş ya gelenekselleştirmişler bu közleme partilerini. Tesisin sahibi Ayten Abla ve birkaç komşu teyzeyle birlikte gerçekleştirecekleri partide köye gri dumanlı, zor bir gün yaşatacaklardı. Bu nadide işletmenin sigortasız elemanı olarak çalı çırpı toplama işini ise bana vermişlerdi. Yıl olmuş 2018 ben hala buharlı araçlardan ırakta eşeğimi peşime takmış, ormana odun toplaya gidiyordum.

Sevda Ninemin eşeği de olmasa herhalde sırtımda heybeyle taşıyacaktım odunları. Bunun için mi o kadar mektepler okudum, o kadar ilim irfan öğrendim? Şimdi yaptığım işi köydeki bacılarım, teyzelerim diplomasız da hallediyordu. Hey gidi koca Ebru, şu düştüğün hallere bak! Keşke lisedeyken daha az dizi izleyip daha çok ders çalışsaydım. O zaman adamakıllı bir bölüm kazanır insani çalışma saatleri içinde düzenli bir hayat kurardım.

Elimde tuttuğum çuvala kozalak doldururken yerde gördüğüm işe yarar dalları ise eşeğin semeresindeki torbaya koyuyordum. Ağaçların tepesinde pinekleyen kırlangıçların keyfine diyecek yoktu. Hava öyle güzeldi ki insanın şurada tam teşekkülü bir kır düğünü yapası geliyordu. Lafı açılmışken dün akşam sularında annem aramış kuzenimin düğünü için kasabaya çağırmıştı beni. Ormanda odun toplamayı dedikoducu akrabalarla yüzleşmeye yeğlerdim. Sırf bu sebepten gelmeyeceğimi söyleyerek annemle gerilimli bir telefon görüşmesi yapmıştım. Suç gerçekten bende değildi. Akraba kadınların bana evde kalmış muamelesi yapması canımı fazlasıyla sıkıyordu. Düğün demek bolca akraba teyzeyle karşılaşmak ve gıybetlerinden nasiplenmek demekti. Düğünlerden kaçıyorum diye kimsenin beni suçlamaya hakkı yoktu.

Eşeğin ipini çekiştirerek ağaçlar arasında dolandım. Orman huzur kelimesinin cisimleşmiş haliydi. Temiz hava ve sonsuz yeşil sayesinde beynimi kemiren bütün kaygılı düşünceler uçup gitmişti. Çocukken de böyleydim, ne zaman canım sıkılsa annemden gizli ormana kaçardım. Yıllar geçtikçe ormanın her köşesini ezbere bilir oldum.

Eşeğimle ağır tempolu yürüyüşüm sırasında çalı çırpının içinden ışıl ışıl parlayan mükemmel ölçülerde bir dal parçası gördü şu gözlerim. Tıpkı bir Battal Gazi kılıcıydı! İlkokuldayken tiyatro kulübünün müdavimiydim. Geçmişe gömdüğüm eşsiz yeteneğimi tekrar sergilemek için bulunmaz bir fırsattı bu.

"Demek köyüme saldırırsınız ha kahpe Bizans askerleri!" diye cırlayıp kılıcı artistik hareketlerle havada savurdum. Yemin ediyorum şu halimle Cüneyt Arkın'dan hiçbir farkım yoktu. İstanbul'a kaçıp oyunculuk seçmelerine mi katılsaydım acaba? Kim bilir belki de çok ünlü olurdum. O zaman köyün kadınları Hint dizileri yerine benimkileri izlerdi. Ah böylece reytinglerim acayip yükselirdi!

Perilere İnanmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin