23. Episode

129 10 12
                                    


"Kalp midir insana sev diyen, yoksa yalnızlık mıdır körükleyen? Sahi nedir sevmek? Bir muma ateş olmak mı, yoksa yanan ateşe dokunmak mı?"

Şems-i Tebrizi



••

Yibo ve Zhan geri kalan birkaç günlerini beraber geçirmişlerdi. Ryujin'den gelmeyen haber sayesinde birkaç günleri sakin geçmişti. Sabahları kalkıyor, beraber kahvaltı hazırlıyor, bahçede gezintiye çıkıyorlardı. Fotoğraf ve video çekmeyi unutmuyordu Zhan. Anıları biriktirmek yaptıkları en güzel şeylerden biriydi. Birbirlerinin yaralarını sarıp güzelce ilgileniyorlardı. Çok güzel bir uyumları vardı. Yaptıkları ya da yapamadıkları bir çok şeyi beraber tamamlıyorlardı. Sabah kalktıklarında Zhan, elleri yüzünden, yüzünü yıkayamadığı zaman Yibo yardıma koşuyordu.

İşi hakkında konuştukları zaman, Yibo, Zhan'ın işe devam etmesini söylese de, Zhan henüz hazır olmadığını ve bu iş bittikten sonra kendi işiyle ilgileneceğini söylemişti. O kadar uzun süre ayrı kalmıştı ki, aşırı özlem yüklüydü. İnsanlarla konuşmayalı baya olmuştu. Bazen zor oluyordu ama tedavilerini yaparken, ilerleme kaydedildiğini görmek iki taraf için de harika hisler oluşturuyordu. Normalde böyle zamanları aklını dinlendirsin diye yapılırdı ama Zhan'ın ki çok daha farklı bir meseleydi. Üzerindeki yükün daha fazla olmasını istemiyordu. İtiraf etmese bile, bazı şeyler onu çok zorluyordu. Onunla konuşan insanların çektiği onca acıyı dinlemek onun için de fazlasıyla zordu.

Bugün beraber doktora gideceklerdi. Kendi eli ve Yibo'nun göğsündeki yaraya baktıracaklardı. Sargıyı çıkarmak istiyordu artık. Sonrasında çetenin toplandığı daireye gideceklerdi çünkü Ryujin hakkında bir gelişme olmuştu.

Hastaneye girip doktorun yanına çıkmaları çok da uzun sürmemişti. Yanına gittikleri doktor, Yibo'nun tanıdığı biri olunca çok soru sormayacağını düşünüyordu Zhan. Doktorun odasına girdiklerinde, önce masanın önünde bulunan ismi okudu.
Başhekim Prof. Dr. Yang Yang.
Yibo hafif bir gülümsemeyle doktorun yanına yaklaştı. Doktor ayağa kalkıp Yibo'ya elini uzattı, havada el tokalaştıklarında doktor gülümseyip yerine oturdu. Zhan ve Yibo da masanın önündeki sandalyelere oturdular.

"Uzun zaman oldu Yibo. Bana hiç ihtiyacın olmuyor mu?" diye sordu direkt.

Samimi bir tavrı vardı. Aralarındaki ilişki de neyin nesiydi böyle? Zhan sessizce ikisini izlemeye devam etti.

"Lazım oluyorsun, olmaz mısın." dedi hafifçe gülümseyerek, o da ona ayak uyduruyordu. "Dikişlerimizi alman için geldik bir de yaralarımız var ona bakarsan çok sevinirim. Umarım zamanını almıyorumdur."

"Hayır, hayır saçmalama." deyip Zhan'a baktı ve Yibo'ya döndü. "Bu arkadaşın kim?" diye sordu.

Zhan, Yibo'nun gözleri ile göz göze geldi. Soruya ne cevap vereceğini deli gibi merak ederken nefesini tuttuğunu fark edemedi. Ondan önce konuşup arkadaş olduklarını mı söylemeliydi? Tam dudaklarını araladığında, Yibo pat diye söyledi.

"Sevgilim. İsmi Xiao Zhan."

Zhan, nefesini sessiz bir şekilde vermeye çalışırken becerememişti bile. Doktor böyle bir şey beklemediği için şaşırsa da çok üzerinde durmadı. Yibo ise, Zhan'ın gözlerine bakıp tepkisini ölçüyordu. Kulakları kızarmıştı ve gözlerini kaçırıyordu.

"Tebrik ederim. Sonunda kendini birisine açtığın için mutlu oldum Yibo." dedi Yang Yang.

Zhan, ona bakıp hafifçe gülümsedi. Yibo da, teşekkür ettikten sonra Doktor oturduğu yerden kalktı.

秘密书 | Secret BookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin