3. Episode

228 26 15
                                    


Zhan kafasını tutup inleyerek koltuktan doğrulurken etrgına bakındı. Nasıl ve ne ara geldiğini bilmediği ikinci kattaki salonda dururken en son ne yaptığını hatırlamaya çalıştı. Evde biri olduğunu düşünüp, ki gerçekten biri vardı, aşağıya inmiş sonra mutfakta bayılmıştı ve buraya taşınmıştı. Neden o kişinin taşıma gibi bir gereksinime girdiğini anlayamamıştı. Ofisindeki önemli belgeleri hatırlayarak, bir şey alınmış olma ihtimaline karşı hızlı adımlarla ilerledi.

Odada her şey yerli yerinde olsa da masasının üstündeki kalın kapaklı kahverengi bir kitap gördü. Zhan'ın değildi. Başka hiçbir şeye dokunulmamış olması, amacının o kitabı bırakıp gitmek olması kafasını karıştırmıştı. Neden böyle bir zahmete girmes gerekmişti?

Sandalyeye oturup elleri olmadan kitabı inceledi ama bir şey anlamayınca, eline alıp önüne ve arkasına baktı. Bir yazı yoktu.
Sanki bir eseri incelermişçesine yavaş ve dikkatlice kapağını açıp ilk sayfasının boş olduğunu gördü. Sonra 2. Sayfayı açtığında "Merhaba Günlük..." diye başlayan bir cümle gördü. Kafasını kitaptan kaldırıp karşıya baktı.
Evine giren kişi neden günlüğünü bırakıp gitmişti? Ya da onun günlüğü müydü? Başkasının günlüğünü getirme olasılığı kaçtı? Neden bunu yapması gerekmişti? Amacı neydi?

Aklına milyon tane soru gelirken gözü duvardaki saate kaydı. Rebecca'nın gelmesine yarım saat vardı ve ilk hastasının da gelmesine de bir saat.

Günlüğün kapağını kapamış hemencecik çekmecesine koyup odadan çıkmıştı. Mutfağa gidip ne yiyeceğine karar vermek daha mantıklı bir hareket olacaktı. Ne yazdığını deli gibi merak etse de okuduktan sonraki halini kestirmesi zordu. Ne olurdu emin değildi. En iyisi gece okuyup iyice düşünmekti.

•••

Öğleni biraz geçerken Xiao Zhan, Rebecca ve Marius ile yemeklerini yiyorlardı. Kendisi o kadar dalgındı ki, önündeki flörtleşen gençleri fark edemeyecek kadar aklı başka yerdeydi.

Sabahtan beri 3 kişi gelmişti ve onları dinlemek, fikir vermek ya da onları anladığını söylemek, ki gerekten anlıyordu, ve terapi için uygun olan hareketleri yaptırmak dışında çok bir şey yapmamıştı. Aklı arada bir kapalı çekmecedeki günlüğe gitse de, karşısındakine odaklanmak için su içmek ya da ayağa kalkıp odada dolanmak gibi şeylerle aklını başka taraflara çekiyordu.

Xiao Zhan farkında olmadan elindeki kaşığı kaseye düşürdüğünde büyük bir gürültü kopmuş, flörtleşen ikili konuşmalarını kesip Zhan'a bakmıştı. Zhan ise kendisine gelmek için kafasını iki yana sallamış düşen kaşığı geri alıp yemeğe devam edecekken Marius ve Rebbecca'nın radarına yakalanmıştı. İkili Zhan'a dik dik bakarken, oturduğu yerde dikleşmiş ve sormuştu.

"Neye bakıyorsunuz?"

Önce Marius konuştu.

"İyi misin sen?"

"İyiyim."

Sonra da hızla Rebecca konuştu.

"Çok dalgınsın. Sonraki seansa bir saat var dinlen biraz."

Zhan kafasını salladı.

"Öyle yapacağım. Size iyi eğlenceler. Haber edersin beni."

Yemediği yemeğe bir bakış atarak kaşığı masaya bıraktı. Masadan kalkıp ikinci kattaki odasına çıktı. Nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde gözleri ağırlaşmıştı anında. Yatağa yattıktan sonra beynindeki sesler susmasa da 10 dakika içinde uyumayı başarmıştı.

•••

Marius'un sesiyle gözlerini zorla açtığında, başını tutup yataktan doğruldu. Marius birkaç saniye sessiz kalıp eğildi Zhan'ın hizzasına.

秘密书 | Secret BookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin