Evdeki sessizlik başını ağrıtmıştı. Beynindeki düşüncelerden ses yoktu ama kulaklarındaki uğultu etrafındaki sessizliğin tam tersiydi. O günden sonra ilk defa evindeydi. Uzun zaman olmuştu. En azından ona öyle geliyordu. Artık eski kendisi değildi. Elleri kanla kaplıydı.
Evdeki bütün lambalar kapalıydı, önünü görmüyordu ama umursamadı. Elinde Yibo'nun üçüncü günlüğünü sıkı sıkı tutarak merdivenlerden duvara tutunarak dikkatlice çıktı ve odasına vardı. Lambayı açıp günlüğü yatağına bırakıp çekmeceyi açtı. Günlükler yerli yerindeydi ama etraf dağılmıştı. Ne aramışlardı da etrafı dağıtma gereği duymuşlardı bilmiyordu, artık düşünmek istemiyordu bu durumu.
Üzerindekileri bir çırpıda çıkarıp banyo'nun kapısına fırlattı. Ellerini önünde tutup avuç içlerine baktı. Yerde yatan adamın kanları eline bulaşmıştı. Temizleme fırsatı bulamamıştı. İçindeki sinir, soluk alıp verişini hızlandırdı. Bağırmak istiyordu. Sinirinin geçmesi için bağırmaya ihtiyacı vardı. Haykırmaya, ağlamaya ihtiyacı vardı. Bile isteye birini öldürmüştü. Artık o bir katildi. Kimse değiştiremezdi, hiçbir söz bu olayı aklından silemezdi. O adamın dediği gibi, içindeki vicdanının sesini dinlemeliydi.
Banyoya girmeden önce boy aynasına doğru döndü, gördüğü yüzü tanıyamadı. Yibo'nun yüzüne sürdüğü kanın izleri kalmıştı. Saçları çok dağınıktı. Yibo'nun neden saçlarını düzeltmeye çalıştığını şimdi anlamıştı. Boynundan başlayan kesikleri gördü. Xukun denilen adamın yaptığı şeylerdi. Göğsünün ortasından başlayıp göbek deliğine kadar giden yaraya dokundu. Çok kötü görünüyordu ama ağlayamadı. Kabuk bağlamıştı ve iyileşmesinin çok zor olacağını tahmin edebiliyordu. Arkasını dönüp sırtına bakmaya çalıştı. Orası da boynu gibi kesiklerle doluydu. Artık acımıyordu. Kabuk bağladıkları için ağrımıyorlardı. Susuz kaldığı ve yumruk yediği için şişen dudağı dokununca ağrıyordu sadece.
Yutkunmaya çalışıp banyoya ilerledi. Suyu açtı ve bir süre hareket etmeden suyun altında bekledi. Ne yaparsa yapsın bunun geçmeyeceğini biliyordu ama yaralarına değen su yüzünden çektiği sızlamaları hak ettiğini düşündü. Her şeyi hak ediyordu.
Wang Yibo ile ilk karşılaşmalarının böyle olacağını söyleseler garip garip bakardı ama çok kötü bir vakitte karşısına çıkmıştı. Kendinde olmadığı için de aklındaki şeyleri soramamıştı. Aslında sadece kızgındı. Wang Yibo'ya sinirliydi. Bundan sonra ne olacağını bilmiyordu. Hiçbir zaman ne olacağını bilememişti. Hiçbir zaman kontrol onda olmamıştı ki, ne bilebilirdi. Burada olduğundan beri hiçbir şey onun istediği gibi olmamıştı.
Daha sonra yanına geleceğim demişti, Wang Yibo. Hiçbir şey hissetmedi bunu duyduğunda Zhan. Gelip ne yapacaktı? En başında destek olmasını beklerdi, yüzüne kanı sürmesini beklemiyordu. Aslında bir şey beklemesi de saçmaydı. O an orada bunun hakkında hiç düşünememişti ama şimdi her şey tek tek aklına geliyordu.
Acaba Xukun'a ne olmuştu? Oradan kaçtıktan sonra onun hakkında hiçbir şey duymamıştı. Nasıl biri olduğunu merak ediyordu. Acaba Yibo gibi kendi ismi yerine sahte bir isim mi kullanıyordu? Acaba Wangji ve Yibo'nun arasındaki farklar neydi? Wangjiyi çok tanıyamamıştı ama tanıdığı süreçte iyi biri olduğuna kanaat getirmişti. Günlüklerde okuduğu Yibo, küçüktü ve çok acı çeken biriydi. Tanıştığı Yiboysa serseri gibiydi, bakışları, giyinişi, hiçbir şeyi aklında canlandırdığı gibi değildi. Aklındaki özelliklere sahip olan Yibo ile karşısındaki Yibo çok farklıydı. Kendisi mi yanlış düşünüyordu yoksa Yibo gerçekten kendimi çok iyi mi saklıyordu? Sonraki karşılaşmalarında bunu daha iyi anlayabileceğini düşünüyordu.
Yibo'yu düşündüğü sürede iki kişiyi öldürdüğünü unutmuş, ardından da hemen aklına doluştu her bir görüntü. Daha fazla dayanamayarak banyodan çıktı. Ne kadar hızlı giyinebilirse o kadar hızlı bir şekilde giyindi. Kasları daha fazla ağrımıştı banyodan sonra. Hâlâ yatağın üzerinde duran günlüğü çekmeceye, diğerlerinin yanına koydu. Siyah yorganını kaldırıp düzeltti ve yatağına uzanıp üzerini örttü. Telefonu neredeydi hiç hatırlamıyordu. İçinde numaralar ve Yibo hakkındaki notları haricinde çok önemli bir şey olmadığı için sorun etmedi. Bilgisayarına bakmamıştı ama yarın ilk iş ona bakacaktı. Çok yorulmuştu ve sırf bunun yüzünden bile ağlamak istiyordu. En sonunda yatmak için uygun bir pozisyon arayıp uyudu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
秘密书 | Secret Book
FanficDünyaca ünlü psikolog Xiao Zhan, ülkesine döndüğünde ilginç bir vaka ile karşılaşır. Bir aydır kayıplara karışan ve ardında sadece sırlarla dolu günlüğünü bırakan bir hasta... Peki Xiao Zhan hasta Wang Yibo'nun ona bıraktığı bu gizli defteri çözebil...