Başlama tarihlerini alalım buraya
Doruk'tan
"Anne Emre akşam yemeğine çağırdı onlara gidebilir miyim söz babamdan önce evde olurum."
"Kuzum daha dün onlardaydınız bize çağır."
"Anne bilmiyor musun babamın durumunu."
Annem ne zaman rahatsız olsa siyah bukleleriyle oynardı. Yanına gidip avuç içlerini öptüm.
"Leylam birlikte ders çalışacağız sınava ne kaldı şurada. Söz zili çalmam lütfen."
"Peki ama geç kalma."
"Seni seviyorum gelirken sana en sevdiğin çikolatalardan alacağım söz."
"Hadi hadi Emre oğluma selam söyle."
Aklıma dolan anı ile gülümsedim eskiden annemde olsa evin içinde ses vardı belki babam denen o pisliğin hakaretleri de olabilirdi ama şuan bu geniş evde ikisinden de iz yoktu. Boş evin kapısını hızlıca çekip iş görüşmesi için şirkete adımladım. Büyük şirketin önüne geldiğimde sakinleşmek için derince nefes aldım. Asansörü es geçip merdiven çıkmaya başladım. İş görüşmem 10.kattaydı. Kapalı alanlardan çok korkardım. Beni tedirgin edecek heyecanladıracak şeylerden çok ürkerdim. 10 katı hızlıca yürüyerek çıktım daha etrafı incelemeden kat planlamasında lavabonun nerede olduğunu bulup adımladım. Görüşme saatime 20 dakika önce gelmiştim. Mavi gözlerimi perdeleyen kemikli gözlükleri düzelttim. Daha iyi göründüğünü düşündüğümde çıktım lavabodan. Şık bir şekilde dizayn edilmiş katta Ayaz Demiroğlu adlı ismi bulmaya çalıştım. Büyük bir odanın yanına gelince iki defa tıklatıp girdim içeri. Ayaz Bey'in odasının önünde ki masada asistanı olduğunu düşündüğüm kişi ben girince güleryüzle kalktı ayağa.
"Nasıl yardımcı olabilirim."
"Ben Doruk Akçay, Ayaz Bey ile iş görüşmesi için gelmiştim.:
"Ah kusuruma bakmayın Doruk Bey Ayaz Bey sizi bekliyor içeride."
Önünde yaka kartında yazan isimden Zaynep olduğunu öğrendiğim kadına döndüm.
"Teşekkür ederim Zeynep Hanım."
Kapıyı tıklatıp girdim içeri. Karşımda 190 boylarında bir adam vardı. Benim girdiğimi görünce masasından kalkarak yanıma adımladı. Elini uzatıp sıkmak istedi. İnsanlarla tensel temas kurmaktan çekindiğim için biraz düşündüm ama uzatmasam ayıp olacaktı. Uzattığı büyük ele kendi elimi uzatarak sıcak elleri sıktım.
"Buyrun Doruk Bey şöyle geçin."
Elini uzattığı yere baktım büyük siyah koltuğa geçip oturdum bilgisayar çantamı kucağıma aldım.
"Doruk Bey gönderdiğiniz cv ye baktım. 24 yaşındasınız. Amerika ve İtalya'da yürüttüğünüz 30 projede grup liderliği yapmışsınız kendi bilgisayar dilinizi daha okuldan mezun olmadan geliştirip İTÜ' yü derece ile bitirmişsiniz. Bu genç yaşınızda çok büyük tecrübeler bunlar. Ama neden yurtdışından döndünüz?"
"Bu şirket çok köklü bir şirket ben okurken bu şirkete girebilmeyi aklıma koymuştum. Yurtdışında çok büyük imkan var bu meslekte ama hayallerimi tek elimle itmek istemedim. Sizin gibi kendi işini kurmak isteyen onlarca gence ışık tutmanın zamanı Ayaz Bey. Sizi de bu durumda örnek almalılar."
"Çok incesiniz Doruk Bey abartıyorsunuz."
"Emin olun herkes sizin hakkınızda böyle düşünüyor."
Yüzüne kondurduğu erkeksi gülümseme sıcacıktı. Kehribarları bana bakarken parlıyordu.
"Doruk Bey böyle bir cv'yi elimizle itmek istemiyoruz bende Arslan Bey'de. Ortaklaşa verdiğimiz kararla yeni işinizi kutlamak isterim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRAVMA (bxb)
RomanceHayat Doruk'a altın tepside sunulmadı. Geçmişte yaşadığı o olay ile hayata küsmüştü. Çok kanıyordu sol yanı. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen unutamamıştı. Karanlıktan kapalı alanlardan korkardı. Mutlu olmayı unutmuştu sadece işine önem veriyordu. O aş...