26. Bölüm

320 16 1
                                    

Yazar'dan

Doruk hiçbir şey hissetmiyordu. İstemiyordu. O gece yaşanalı 1 hafta olmuştu. Ayaz, Emre, Akın ve Ekrem abi olmasa belki daha da kötü olurdu. Belki de onlar için duruyordu ayakta. Bir nevi teşekkür etme çabasıydı verdiği savaş.

Ayaz ona camdan bir bebek gibi ilgilenmişti. Doruk bazı geceleri uykusundan ağlayarak uyansa Ayaz alıyordu kanatlarının altına. Doruk korkuyordu. Her şeyden. Eve giremiyordu kapıları kapatamıyor yalnız başına odaya girmekten korkuyordu. Düzelmek istiyordu. İyi hissetmek korkularından kaçmamak. Yapamıyordu. Sevdikleri için ayakta duruyordu sadece.

Ayaz miniğinin bu hallerini gördüğü anlarda acıdan sıkmak istiyordu kendisine. Kendisi yüzünden olduğunu sayıklayıp duruyordu kafası. Doruk'u uyuttuğu ilk an balkona çıkıp babasını aradı.

"Alo babacım nasılsın?"

"İyiyim aslanım hayırdır bu saatte?"

"Baba senden bir iyilik isteyeceğim ama sorgulamadan yapman lazım. Doruk için."

"Çıkar baklayı ağzından aslanım. Doruk oğluma ne oldu?"

"Baba ayrıntıları anlatamam ama bana biri lazım. Polisin elinde şuan. Duyduğuma göre yurtdışına kaçacak."

"Kim?"

"Arslan Özer ortağım olan o alçak."

"Yarın gelin akşam yemeğine konuşalım olur mu?"

"Tamam babacım."

Telefonu kapatıp şortunun cebine koydu. Arkasınaa dönüp yatakta kıpırdayan bedenin yanına gitti. Gece ataklarını atlatamıyordu. Eskisi gibi nefesini görünce rahatlamıyordu. Korkuyordu Ayaz.

"Bebeğim buradayım ben."

Ayaz yatağa oturup can çekişen Doruk'un saçlarını okşadı.

"Şşh bir şey yok bitanem."

Doruk eliyle Ayaz'ı aradı. Ayaz elini tutup öptü. Doruk bir gözünü açıp baktı. Yorgun gülümsemesini bahşedip kapattı gözlerini.

Daha sonra soluk dudakları bembeyaz teni ile konuştu.

"Özür dilerim sevgilim."

Ayaz bunu her gece duyuyordu. Ne kadar özür dileyecek hiçbir şeyin olmadığını söylesede Doruk her gece özür diliyordu.

Sabaha kadar sarılarak uyudular. Sabah Ayaz saçlarında ufak dokunuşlar ile açtı gözlerini. Doruk kan çanağına dönmüş gözlerini dikmiş Ayaz'a bakıyordu.

"Uyandırdım mı seni özür dilerim."

"Hayır bitanem bedenim seni özlediğinden yapıyor bunu."

Eskiden minik kıkırtılarıyla odayı dolduran ses tebessümden başka bir şey yapmadı.

"Bitanem sana sormadım ama annemler akşam yemeğine çağırdı. Biraz havan değişir hımm ne dersin rahatsız hissedersen gitmeyebiliriz."

"Gidelim."

Doruk Ayaz'ın alnına bir öpücük kondurup yataktan kalktı.

Lavaboya girdi kapıyla bakıştı. Kapıyı kapatmadan musluğa yöneldi. Ayaz dikkatli gözlerle izlemeyi bırakıp yanına adımladı. Arkasına geçip yavaşça belini sardı. Dolu dolu gözleriyle aynadan Ayaz'a baktı.

"Her şey geçecek sevgilim. Ben bırakmayacağım senin ellerini."

"Özür dilerim."

"Her özür dilediğinde öpeceğim seni artık. Özür dilerim kelimesi dünyadan kalkıyor. Üzme beni."

"Özür dil-"

Ayaz şap diye öptü dudaklarını.

"Ne dedim ben az önce hımm?"

Doruk gülümseyip ellerini Ayaz'ın boynuna çıkardı sarıldı. Bir ayağını beline atınca Ayaz zorlanmadan kucağına aldı.

"Seni seviyorum sevgilim."

"Bende seni seviyorum bitanem."

"Benim minik bebeğim kahvaltıda ne istiyormuş?"

"Pankek yapabilir miyiz?"

"Sen iste ben pankek dükkanı açayım adam tabii ki de yapabiliriz."

Ayaz kucağında Doruk ile mutfağa inip tezgaha yavaşca oturttu. Doruk'un alnını öpüp malzemeleri çıkardı.

Birlikte pankek yapıp kahvaltıda yediler. Doruk evde izinli oldugunda yaptığı şey geldi belki de kafasını dağılırdı. Ayaz mutfağı toplayıp bir anda kaybolan bebeğini evde aramaya başladı. Doruk altına kısacık bir şort üstüne siyah bir atlet giymiş bir vaziyette mat ın üstünde yoga yapıyordu. Ayaz uzakta duran kanepe başına oturup Doruk'u izlemeye başladı. Doruk kulağında duran hareketli şarkı ve yaptığı hareketlerle kafasının dağıldığını farketti. Bir bacağını yukarı kaldırıp ayakta sıfır bacak açtı. Onu iştahla izleyen sevgilisini daha farketmedi. Arkası ona dönük bir şekilde oturup belini gerdiği sırada bir güçlü bir öksürük sesi duydu.

Yüzü kırmızı koltuk başlığında kendine eliyle hava yapan Ayaz'ı görünce kulaklığını çıkardı.

"Ayazım?"

Ayaz onu baştan aşağı süzdü.

"Bir daha ne zaman yoga yaparsın?"

"Bilmem bayadır yapmıyordum kafam dağılsın diye yaptım ne oldu sevmez misin?"

"Yok yavrum da söyle de o sıra ben dil altı hapı alayım. Kalpten götüreceksin beni senin bu kadar seksi ve aynı zamanda tatlı olman yasaklanmalı hayır arkadaş ben seni nerede buldum cennetten mi düştün de geldin sen ba-"

Doruk kıkırdayıp şaşkın şaşkın duran sevgilisinin dudaklarını öptü.

Ayaz farkındalıkla Doruk'a baktı.

"Sen güldün sen az önce kıkırdadın değil mi?"

Doruk bu sefer daha fazla kahkaha atıp Ayaz'a sarıldı. Cidden şaşkın ördek yavrusuna aşık gibi hissediyordu.

Ayaz gülümseyerek Doruk'un koltuk altlarından tuttu.

"Ayaz dur terliyim."

"Daha iyi ya kokun her yere bulaşır."

Koltuğa oturup yüzünün her yerini öptü. Doruk mayışıp Ayaz'a sarıldı.

"Sen olmasan yapamazdım."

"Neyi bitanem?"

"Boşver hadi duşa girelim."

Doruk hızlıca kucağa alınınca çığlık atıp Ayaz'a tutundu.

"Bir gün duş fikrini reddersem beni babamın silahı ile vur olur mu?"

"Tövbe de manyak."

Doruk kulağını tutup Ayaz'ın kafasına vurdu. Ayaz bu hareketine gülüp banyoya geldi. Kendi üstündekilerı tamamen çıkarıp Doruk'a geldi.

"Çıkarabilir miyim?"

Doruk kollarını yukarı kaldırıp atleti çıkarmasını istedi. İkisi de tamamen çıplak kalınca Doruk utançla yüzünü kapattı.

"Utanıyor bi de ağzını yüzünü ısıracağım o olacak."

"Ya utandırmasana."

"Yavrum görmediğim şey mi sanki?"

"Uf utanıyorum ne var?"

"Tamam tamam hadi minik bebeğimi yıkayalım."

Önce Ayaz onu daha sonra Doruk'ta onu yıkadı. Ayaz şuan cinsel isteklerini Doruk iyi olana kadar bastırıyordu. Doruk bunu farkındaydı biraz zamana ihtiyacı vardı sadece.

Aşk dolu dakikalar sonucunda ikisi de üstünü giyinmişti. Sultan'ın 'hadi neredesiniz oglum' sitemleri sonucunda Ayaz ile beraber evden çıkıp gitmişlerdi. Doruk daha da iyi olacaktı. Emindi. Hem Ayaz'ı yeni anne babası ve kız kardeşi vardı onun.

Biliyorum kısa bir bölüm ve uzun zamandır bölümde atmıyorum. Yemek yedikleri sahneyi ve Arslan olayını diğer bölüme inşallah diyelim. Bir sonraki bölüme kadar Ayaz ve Doruk ile kalın minik kuzularım. Öpüldünüz

TRAVMA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin