"Canım, miniğim, aç o güzel mavilerini."
Ayaz, Emre'nin az önce kalkmış olduğu sandalyeye oturdu. Aldığı onca ilaç onca serum bile alamamıştı masum güzelliğinden hala Ayaz'ın minik güzelliğiydi sadece hayata karşı yorulmuştu sadece mutlu olmak isterken sevdiği adam hapse girmişti onu kurtaramamaktan onun kehribarlarını bir daha görememekten çok korkmuştu bu yüzden çareyi uzun bir uyku ile bulmuştu.
Ayaz odada duran Doruk'un doktoruna çevirdi.
"Neden hala uyanmıyor? Hasta değil değil mi? Emre başka bir şey var bana söylemiyorsunuz değil mi? Cevap verin bana bakmayın yüzüme CEVAP VERİN."
Emre doktor ile Ayaz'ı yalnız bıraktı.
"Ayaz Bey, Doruk Bey son zamanlarda ağır şeyler yaşadı mı?"
"Biz son zamanlarda iyi şeyler yaşamadık hangisini anlatayım?"
"Ayaz Bey beni yanlış anlamayın şöyle sorayım neden bunu sorduğumu anlayacaksınız. Doruk Bey son zamanlarda gece atakları duygu durumunda bozukluklar onu derinden sarsacak olaya maruz kaldı mı? İstismar gibi."
Ayaz'ın omuzları çöktü. Gözleri doldu. Başını olumlu bir şekilde salladı.
"Ben onu kurtaramadım ama hep yanında oldum biraz toparlamıştı. Hiç bırakmadım onu yalnız. Hep yanındaydım. Birlikte sardık yaralarını profesyonel yardım aldık. Neden böyle oldu şimdi?"
"Ayaz Bey biz bu iğrenç durumla karşılaşmış onlarca hasta gördük. Siz ne kadar onun yanınızda da olsanız üstünden zaman geçse de kişi bu konu da kendini suçlamaya devam eder. Kendini affettiği zaman bununla yaşamayı öğrenir kendi hatasının olmadığını kabullenir, siz onun yanında olarak kendine zarar vermesine unutmasına sebep olsanız da Doruk Bey kendini içten içe affetmemiş. Emre Bey söyledi Ayaz'ın mahkemesi vardı bugün diye büyük ihtimal biraz ayrı kaldınız Doruk Bey ile."
"Evet bir hafta kadar yoktum yanında."
"Doruk Bey bu zorlu durumu sizinle atlatmış sizin onun yanınıza bir daha gelmemeniz onu korkutmuş olmalı. Son damlayı noktalayan bir olay illaki yaşamıştır. Sizin Doruk Bey ile bu konuları konuşmanız lazım. Yıllarca profesyonel yardım alıp iyileşemeyen hastalarım var benim ama Doruk Bey şanslı bu konuda onu ne kadar sevdiğinizi burdaki her çalışan şahit oldu bu üç günde emin olun. Son olarak Doruk Bey ile her seferinde konuşun sadece uyanmaya çalışıyor sizi duyabilir tepki verebilir. İzninizle ben sizi yalnız bırakayım."
"Çok sağ olun."
Emre içeriye girdi omuzları çökmüş adamın anına eğildi. Gözleri kanlanmış soluk bakışlı Emre'yi görmek hiç iyi gelmemişti ona.
"Ayaz kardeşim iyi olmak zorundasın Doruk için sağlam durmalıyız. Doruk için o yıllardır anlatmaz bana o saklar gizler ağladığını dışarıya hep sevgi pıtırcığı görünür kahkaha atar ama içi yanar onun hep sordum neyin var dedim meğer boyundan daha büyük acısı varmış kardeşimin."
"Emre bana bak. Doruk iyi olacak iyileşecek o ben geldim buradayım. Sen buradasın Sena, Canan, Akın, Ekrem herkes burada. İyi olacak anladın mı beni?"
Emre ayağa kalkıp Ayaz'a sarıldı. Hıçkırarak ağlamaya başladı. Kendisi boyunda adam Doruk yüzünden minik bir çocuğa dönüşmüştü. Akın girdi o sırada. Ayaz'ın boynundan Rüzgar'ı aldı dışarı çıkardı. Sıkıca sarıldı. Doruk'un uyanacağını iyi olacağını anlattı. Saçlarını okşadı ve uyuttu. Bu sırada Ayaz minik bebeğiyle sohbet ediyordu.
"Canım ben mahkeme gününü sana anlatmadım değil mi? Bak şimdi senin kardeşin Emre getirdi sen beni aklayan dosyayı bulmuşsun onu mahkemeye sundu. Hakim Bey inceledi bana dedi ki sevdiğinin yanına gidebilirsin dedi ben de havalı bir şekilde dönüp dedim ki ee zaten gidecektim dedim. Biliyorum içinden bana kahkaha atıyorsun. Olayın aslında böyle olmadığını benim senin kıkırdamamı sevdiğimi biliyorsun sevgilim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRAVMA (bxb)
RomanceHayat Doruk'a altın tepside sunulmadı. Geçmişte yaşadığı o olay ile hayata küsmüştü. Çok kanıyordu sol yanı. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen unutamamıştı. Karanlıktan kapalı alanlardan korkardı. Mutlu olmayı unutmuştu sadece işine önem veriyordu. O aş...