11. Bölüm

555 28 7
                                    

Yazar'dan

Ayaz ile 2 gün evde tek başına kalan Doruk bir bulutun tepesinde uyuyormuş gibi hissetti. Ayaz'ı çok seviyordu. Ayaz'da onu. Hastalığı Ayaz sayesinde atlatan beden çalışmayı da özledi. Ama iş yerine dönmeye korkuyordu. Alphan'ı bir daha görmekten korkuyordu. Ya Ayaz'da Doruk'tan sıkılıp 7 yıl önceki gibi çöp gibi davranılmasından korkuyordu Doruk. Ayaz'ı sıkmamak için ne yapması gerekirdi ki? Bu düşüncelerle boğulup duruyordu.

Doruk günlüğünü açtı. Yazmaya başladı.

Ya eskisi gibi olursa her şey. Bu sefer ayakta kalamam güçsüzüm çirkinim. Ayaz'ı sıkmamak için ne yapabilirim. Sadece beni sevsin. Sarılıp bırakmasın.

Ayaz bir abi. Selin diye bir kardeşi var. Merak ediyorum Selin'de Ayaz gibi nazik ve sıcakkanlı mı acaba? Annesi bir ögretmenmiş. Babası ise eski bir asker. Şimdi lokanta işletiyorlarmış. Ne güzel değil mi? Motor yarışlarını çok seviyor bazı geceler yarışlara gidiyormuş. Umarım soğukta gitmiyordur. Hasta olursa çok üzülürüm. O çok yakışıklı çok kibar ne düşündüğümü iyi biliyor. Beni dinleyip anlamaya çalışıyor. Ya peki ben onu sıkmamak için ne yapmalıyım? Kıskanç olursam sıkılır mı benden ya da telefonla arasam çok mu bıkar? O beni bırakır mı? Sıkıcı ve sevimsiz bir insanım. Sadece beni sevmesini istiyorum sadece beni. Çok bencilim. Onu bırakmak istemiyorum herkesi "bu benim sevgilim" demek istiyorum. Çok şey istiyorum galiba. Şimdilik Ayaz'ı iyice tanımam lazım. Onu mutlu etmek istiyorum ama nerden başlasam ki?

Yemek yapsam ya da bir bilet alsam konsere gitsek. Onun için şarkı da söyleyebilirim. Küçükken hiç lunaparka gitti mi acaba? Ben gitmedim. Gitmek istiyorum. İllaki gitmiştir ya da kağıt helva pamuk şeker bunları yedi mi? Ben yemedim. Kendim eğlenmeyi bilmiyorken onu nasıl mutlu edeceğim?

Ayaz nolur sıkılma benden. Çoook çok çok sev beni sadece beni sev. Seni mutlu etmek istiyorum. Seninle tekrar sevmeyi istiyorum hayatı. Nolur gitme benden.

DORUK

Günlüğünü geri masasına koydu. Sabah Ayaz ile kahvaltı yaptıktan sonra Ayaz eve geçmesi gerektiğini söyledi. Birlikte iş yerinde buluşacaklarını söylediler. Doruk her şeyi kenara atıp Ayaz'ı düşünmeye başladı.

190 boylarında esmerdi. Gözleri kehribar saçları gür düz ve siyahtı. Eğlenceli ve saygılı kibar ve nazikti. Heybetli vücuduyla yunan tanrısı gibiydi. Çok zeki bir adamdı. İşine çok önem verirdi. Ekip arkadaşlarını geride bırakmazdı. Bir patron olmasına rağmen ekip arkadaşlarıyla arkadaş gibiydi. Belki de Türkiye'de tanınmasının nedeni buydu. Kibirden çok uzaktı.

Bir de kendine baktı Doruk. Bembeyaz bir vücudu vardı. 170 boyunda narin bir bedeni vardı. Ayaz neredeyse iki katıydı vücuduyla. Vücudun hiçbir yerinde tüy yoktu. Karnında 10 a yakın kesik vardı. Bunlar o gece olmuştu. O pislikler yapmıştı. Bacakları ince ve biçimliydi. Elleri küçüktü. Gözleri deniz mavisi saçları dalgalı uzun ve siyahtı. Gözlerini gözlükleriyle saklıyordu. Saçlarını bazen yarım topluyordu. Kendinden tiksiniyordu. Güçlü değildi. Gücü yoktu.

Doruk üstünü giyindi. Ocak sonları sonbahar gibiydi. Lacivert kazağını koyu haki kumaş bir pantalon ile kombinledi. Üstüne bileğine kadar gelen bir kaban giydi. Kulak üstü kulaklıklarını takıp botlarını giydi. Siyah kemikli gözlüklerini taktı. Ellerine yüzüklerini takıp evden çıktı. Bugün mutlu olacaktı her şeye inat enerjik bir müzik açıp iş yerine yürüyerek gitmeyi tercih etti. Şirket çok uzak değildi. Hava da kötü değildi. Anahtarını kabanın cebine attı ritimli yürümeye başladı. 20 dakikalık yürüme mesafesinde ritimle yürüdü. Şirkete gelince asansörleri atlayıp merdivenlere adımladı. Bir gün bu korkusunu da yenecekti. 2. kata gelince yanında heybetli biri belirdi. Doruk kenara çekildi hemen. Kulaklıklarını indirdi ve gelen bedene baktı.

TRAVMA (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin