Bölümü ancak yeni atabiliyorum çünkü benim için zor bir aydı amcam vefat etti annem ağır bir ameliyat geçirdi yeni toparlanabildim kusura bakmayın iyi okumalar bebekler...
Apar topar hepsi evden çıktı. Doruk koordinatı bilgisayarından açmıştı. Bilgisayarındaki veriyi telefonuna aktarıp arabaya bindi yanına da Ekrem abisinin oturmasını istedi.
Konum İstanbul dışında bir depoyu gösteriyordu belki gittikleri yer bir tuzaktı belki de önce kendisinin sonra sevdiği ekibinin canını tehlikeye atıyordu ama Ayaz için kendi canından olmaya bile razıydı.
2 saat süren yolculuğun ardından herkes arabadan indi. Doruk Emre ile konuştuğunda Emre polis bir arkadaşını Doruk ile gitmesini sağladı.
"Doruk Bey içeri girmeden etrafı bir incelesek iyi olur. Bir tehdit ile karşı karşıya olabiliriz."
"Tamam. Ekrem abi ile Akın da sizle gelsin benim minik bir işim var."
Doruk bilgisayarını harabe deponun önündeki demir deponun yakınına geldi aralık olan kapıdan bakmaya başladı. Karanlık olduğunu görünce telefonundan flash açtı. Kocaman depoyu tek flash ile tabi aydınlatamazdı ama deponun girişinde ki masayı ve üstünde ki kırmızı nesneyi görebiliyordu. Bu sırada depoyu etrafını kontrol eden Ekremler Doruk'un yanına geldiler.
"İçeride masa da kırmızı bir şey var."
Polis Doruk'un önüne geçerek kot ceketinin iç cebinden fener çıkardı. İçeri gözetlemeye başladı. Kapıyı sürükleyerek açtı. Kapıda tuzak olup olmadığına baktı. Fenerle diğer yerleri de aydınlattı telsizinden ekip çağırdı. Ekip depoda herhangi bir ipucu bulmak içindi. Polis içeri girip ahşap masanın üstünde duran belleği aldı. Doruk'a verdi. Doruk bilgisayarına taktı belleği bir tane dosya vardı. İçini açınca Doruk'un 6 yıl önceki videosu vardı daha başındayken kapattı videoyu. Tiksiniyordu, midesi bulanmaya başlamıştı. Videonun altında bir dosya daha vardı. Dosyaya tıklayınca hesap ekstrelerin doğru sonuçları çıktı. Videoyu flash dan alıp kendi bilgisayarına attı. Videoyu bellekten temizledi. Belleği geri polise teslim etti. Mide bulantısı gittikçe arttı. Bu sırada polis yola çıkmış Emre ile buluşunca haber vereceklerini söyledi. Doruk'un suskunluğunu beti benzinin atmasından korkan ekip Doruk'a döndü.
"Doruk sen iyi misin?"
"Ben iyiyim yolumuz uzun binelim arabaya."
Yola çıkan ekip Doruk'un artan mide bulantısını fark etmedi.
"Ekrem abi durdur arabayı."
"Abicim çayırlık burada mola veremeyiz."
"Abi nefes alamıyorum."
Gözleri yavaşca kararan Doruk ile Ekrem hemen durdurdu arabayı.
Doruk arabadan uzaklaştı. Karnına giren sancıyla diz üstü çökmek zorunda kaldı. İçindekileri çıkarttı. Bu sırada Akın ve Ekrem abi yanına gitti.
"İyi misin abicim?"
Doruk ayağa kalktı Ekrem abinin elinde ki peçete ve suyu aldı. Ellerinin titremesini durduramıyordu. Nefesleri kesik kesikti. Bacakları ayakta tutmayacağının yemini vermiş gibi karıncalanıyordu. Gerçekten iyi miydi?
"İyiyim abi benim yüzünden durdunuz özür dilerim."
Akın ve Ekrem abiyi geride bıraktı. Arabaya bindi. Akın üstüne gitmenin iyi olmayacağını söyledi Ekrem abiye. Kalan yolculukları da tamamlandı. Bir riske karşı evde kalan Sena ve Canan Dorukların gelmesiyle kapıya geldiler. Doruk bir şey demiyordu. Konuşmuyordu.
"B-ben duşa gireceğim siz de dinlenin biraz. Haber gelmesini bekleyeceğiz."
"Dor-"
Doruk kimseye dinlemeden odasına çıktı. Çift kişilik yatağına baktı. Ayaz ile daha bir hafta önce yataktan çıkmadan saatlerce sohbet ettiklerini hatırlayınca gülümsedi. Üstündekileri çıkardı. Elindeki duş lifini vücudunu kazırcasına temizledi. Kaynar suyun dozu fazla kaçmış olacak ki sırtı acımıştı. Kendine zarar veriyordu haberi bile olmadan. Üstüne Ayaz'ın tişörtlerinden birini geçirdi. Altına da bir eşofman. Yatağa girdi. Daha yeni sıcak duştan çıkmasına rağmen üşüyordu. Yorganı kafasına kadar çekti. Ayaz gelene kadar gözlerini açamayacağını nereden bilebilirdi?
Bu sırada 3 saatlik beklemenin ardından haber gelmişti haber sevindiriciydi. 2 gün sonra Ayaz'ın mahkemesi olup Ayaz'ın beraatine karar verilmesi an meselesiydi. Bu haberi öğrenen ekip Doruk'a bakmak hem de haberi vermek için hafif aralık odaya girdi. Doruk sanki cansız gibi yatıyordu yatakta. Bir kolu yatağın dışında güçsüzce yere düşmüştü. Sena hemen koştu yanına.
"Doruk Doruk hadi uyan kardeşim. Doruk Ayaz çıkıyor hapisten DORUK."
Akın Sena'yı Doruk'tan uzaklaştırdı. Nabzına baktı. Nabzı vardı ama sanki yavaş atıyordu. Canan hemen ambulansı aradı. Evden apar topar çıktılar. Hastaneye varınca Doruk'u uyandırmak için birkaç müdahale yapıldı buna rağmen uyanmayan Doruk'un hastaneyi yatışı yapıldı. Vücudu beslemek için serum takıldı. Doktor fazla baskının ve son zamanlarda yaşanan yoğun stres yoğun korku ile yüzyüze kalan insanların bu tip derin uykulara dalmasının normal olduğunu en fazla bir hafta sonra uyanacağını belirtti ama yinede bir sağlık probleminin olup olmamasını teyit etmek için gerekli tetkiklerin de yapılacağını not düştü. İlerleyen saatlerde Emre'de haberi duyunca apar topar hastaneye gelmiş Doruk'un yanında refakatçi kalmak için evden birkaç dosya birkaç kıyafet ile hastaneye geri gitti. Biliyordu kardeşi güçlüydü uyanırdı. Ayaz'ın iki gün sonra Doruk'un tekrar yanında olmasını sağlayacaktı.
Bu sırada Doruk'un hangi sınavlara daha gireceğinden hangi kabusun başrolü olacağından habersiz umutla kardeşinin uyanmasını bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TRAVMA (bxb)
RomanceHayat Doruk'a altın tepside sunulmadı. Geçmişte yaşadığı o olay ile hayata küsmüştü. Çok kanıyordu sol yanı. Aradan 6 yıl geçmesine rağmen unutamamıştı. Karanlıktan kapalı alanlardan korkardı. Mutlu olmayı unutmuştu sadece işine önem veriyordu. O aş...