Merhabalar tekrar biz geldik ve sizlere keyifli okumalar dilerim...
Oy ve yorum yapmayı unutmayın lütfen...Desteğinizi bekliyorum....
SEN BENDE EKSİKSİN
ONDÖRDÜNCÜ BÖLÜM
YÜZLEŞMESessizlik bu dünyada en büyük sancıdır. Beklersin bir şey söylesin diye ama karşında ki kişi sessiz kaldıkça çıldırmamak elde değildir. Bekledim bana bir şey söylesin diye Barın. Elinde ki kanın kime ait olduğunu söylesin diye ama o sessiz kaldıkça beni içimde öldürdüğünün farkında değildi. Elini tutum ve gözlerinin tam içine bakarken o halen sessizdi.
"Barın ne oluyor?" Sesimin titrememesi için kendimi zorlarken Barın benden gözlerini çekti ve ben düştüm. Beni ayakta tutan onun gözleriydi ve o benden böyle gözlerini çektiğinde ben düşüyordum.
"Söylersem ne olduğunu, bana olan bakışların değişir mi? Gerçekleri bilsen halen bana sıcacık bakar mısın?" Küçük bir çocuğun sesi vardı. Annesinin onu sevmeyeceğinden korkan küçük bir çocuğun sesi.
Ne olmuştu ki, Barın ona kötü bakabileceğimi düşünüyordu? Ben onu hiç bir zaman kötü olarak görmem ki, ne olmuş olursa olsun. Ne yapmış olursa olsun Barın'ın bende ki yeri değişmez.
Bir elimle, elini tutarken bu gece çok cesurum ve benden kaçırdığı bakışlarını görmek için çenesinden tutup çevirirken baktık birbirimize ve "Sana olan bakışlarımı hiç bir şey değiştiremez" dediğimde göz bebekleri acıyla titredi. Oysa ki bu sözümü onun mutlu edeceğini düşünmüştüm ama o üzülmüştü ve derin bir nefes verdi.
O nefesi verirken, verdiği nefes beni yaktı.
"Bir gün değişirse, bu günü hatırla" dediğinde daha fazla onu üzmek istemedim için başımı salladım ama ne demek istediğini anlamadım. Neden böyle demişti ki? Neden ona olan bakışlarım değişin ki? Farkında değil miydi? Benim ona olan bakışlarım asla ama asla değişmez.
"Kimin kanı o?" dediğimde benden bir kez daha çekti gözlerini, elinde ki kana baktı ve hızla oturduğu yerden kalkarken elimi tutmaya devam ederek "Gel benimle ama hiç bir şey sorma" dedi beni de yerimden kaldırıp dışarıya doğru çekiştirdi.
Hızlıca üzerime bir mont aldığımda gecenin bir yarısı arabaya bindik ve nereye gittiğimiz bilmeden yola çıktık. Deli gibi merak diyordum bu saate nereye gittiğimizi ama Barın hiç bir şey sorma dediği için soramıyorum ve ara, ara ona bakıyordum.
Gergin duruyordu ve sanki her an patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Ankara' da ne olmuştu bilmiyorum ama orası Barın'a iyi gelmemiş belli ki. Dalmış bir şekilde onu izlerken, dalmış olduğum yerde beni onun sesi çıkarmıştı.
"Bakma öyle öfkemi azaltıyorsun." dediğinde kaşlarımı çattım. Neye böyle öfkeliydi ve neden azalmasını istemiyordu?
Direksiyonu sıkıca tutan elinin üzerine elimi koyduğumda artık korkuyordum ve "Neden öfkelisin? Neler oluyor Barın?" derken deli gibi meraklıydım ve çok kısa bir bakış bana atıp tekrar önüne döndüğünde onunda kaşları çatılmıştı.
"Çok öfkeliyim, çok kızgınım İpar" acı dolu bir sesle söylerken, öfkeli sesinin önündeydi acısı. Ben sabırla onu dinleme devam derken elimi, elinin üzerinden çektim ve olduğum yerde adeta küçüldüm. Bana mı öfkeliydi, bilmeden bir şey mi yapmıştım? Kendimi suçlamaya başladığımda Barın sanki benimle değil de kendi, kendine konuşuyor gibi söylenmeye başladı.
"Öfkeliyim, bazı şerefsizler halen yaşadığı için öfkeliydim... Onları öldüremediğim için, onları bulamadığım için kendime öfkeliyim" dediğinde gözlerim doldu. Öfkesi bana değil kendisineydi ve o öfkesini dile getirdikçe gaza basıyor ve arabanın tekerlekleri, yolda tiz bir ses çıkartıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEN BENDE EKSİKSİN
Fiksi PenggemarDört bir yanı dağlarla kaplı bir şehir, kışı soğuk ayazı keskindir Karsın ve o şehirin içinde yanık bir kadın. Ne o şehrin soğuğu, nede ayazı yetmiyordu kadının yüreğinde ki ateşi dindirmeye.