(Yazarın anlatımıyla)
Yıl 2008 12 ekim. Saat 01:35.Serin bir sonbahar gecesi 5 yaşındaki küçük Miran sıcacık yatağında mışıl mışıl uyuyordu.Birden uykusundan sıçrayarak uyandı.
Korkmuştu.Aşağıdan sesler geliyordu.Hep olduğu gibi annesiyle babası yine tartışıyorlardı.Ama bu seferki farklıydı sanki.Bu sefer ki daha çok korkutuyordu Miranı.O küçük kalbi hissediyordu bir şeylerin ters gittiğini.Yatağından çıkıp odasının kapısını açtı.Sessizce aşağıya indi.Annesiyle babası salonun ortasında durmuştu.O kadar yüksek sesle kavga ediyorlardı ki, küçük Miranın onlara seslendiğini bile duymuyorlardı."Sen bana bunu nasıl yaparsın be?Nasıl?" diye bağırdı babası çıldırmış gibi.
"Ben ne yapmışım ya sana? İş arkadaşımla bir yemek yedim diye sana ihanet etmiş mi oluyorum?Sen istediğin zaman çıkıyorsun ya arkadaşlarınla bir yerlere.Bana gelince olmaz! Hapis miyim ben bu eve?" aynı ses tonuyla cevapladı annesi.
"Ben iş için çıkıyorum, iş için.Sen restoranlarda elalemin herifiyle kıkırdıyorsun.Gecenin bir yarısı seni restoran köşelerinden topluyorum ben"
"Gece yarısı bile değildi,Orhan.Eğer sen Faruk'u dövüp hastanelik etmeseydin, karakoldan bu saatte gelmezdik.Bıktım senin bu kıskançlıklarından.Yeter!Yarın gidip boşanma dilekçesi vereceğim.Bitsin artık."dedi annesi sinirli ve karalı sesiyle.
"Ne saçmalıyorsun sen?"diye sordu babası fazlasıyla çıldırmış halde.
"Ne boşanması? Ne yaptığını sanıyorsun, ha? Sen benden gidemezsin anlıyormusun? Gidemezsin! İllaki gitmek istiyorsan..."Orhanın gözü dönmüş gibiydi. Çekmecedeki silahını alıp Nesrine doğrultdu.Küçük çocuk köşeye sinmişti.Korku tüm benliğini sararken kulaklarını kapatmış gözlerinden yaşlar akıyordu.
"Orhan? Ne yapıyorsun sen?"dedi şok içerisinde kalmış Nesrin.
"Hiç kimse Orhan Karamana bunu yapamaz! Anladın mı? Yapamaz!"
dedi adeta kükrer gibi."Orhan saçmalama! Görmüyormusun anlaşamıyoruz.
Dayanamıyorum artık senin yaptıklarına.İyi değilsin sen, doktora gitmen gerek."dedi hala şok içinde ve titrerken."Şimdi de deli diyorsun bana öyle mi?Beni sen delirtdin, sen!"
"Baba yapma.Anne?" 5 yaşındaki çocuk hıçkırarak ağlıyordu.
Ama kimse sesini duymuyordu.Bir köşede durmuş korkudan titriyordu öylece."Ben bu saatten sonra bu evde kalamam,Orhan! Kendimi geçtim, oğlumun senin gibi bi adamla yaşamasına müsade etmem" dedi Nesrin.
"Ne yani? Gidecekmisin?" diye sordu Orhan inanamayarak.
"Gideceğim"cevapladı Nesrin kararlı sesiyle.
"Eğer o kapıdan çıkarsan, emin ol tetiyi çekerim, Nesrin"Orhan uyarıcı ses tonuyla konuştu.
Oğlu gibi Nesrin de korkudan titriyordu.Ama kendisi için değil, ona bi şey olursa oğluna, Miranına ne olacaktı diye çok korkuyordu.
"Oğlumu da alıp gideceğim, Orhan!Beni durduramazsın!" dedi tüm cesaretiyle.
Nesrin Orhanın ona kıya bileceğini düşünmüyordu.Onlar bir birlerini çok severek evlenmişlerdi.Ama zaman geçtikce Orhanın onu her kesten kıskanması dayanılmaz bir hal almıştı.
Arkasını dönerek Miranın odasına çıkmak için merdivenlere doğru bir addım attı.
"Nesrin!" diye bağırdı Orhan.
Ama Nesrin durmadı, bir kaç adım daha attı.
"Dur dedim sana! Dur!"
Ve bir silah patlaması.
"Anne..."
Miranın çığlığı tüm evi inletirken Nesrin oğlunun gözleri önünde yere düştü.Orhan çocuğunun annesini, karısını vurmuştu.Yerde kanlar içerisinde yatan kadın son nefesini verirken gözleri Miranın gözlerine kaydı.Son nefesinde bi anlık gülümsedi oğluna, son kez "Oğlum" dedi biricik Miranına.
Babası Miranın orda olduğunu yeni fark etmişti.
"Özür dilerim,oğlum." diye bir fısıltı çıktı ağzından.
Miran ise olduğu yerde donup kalmıştı, öylece.Neler olduğunu anlayamamıştı.Annesinin beyaz gömleği kırmızıya boyanmıştı.Her kırmızı giydiğinde onun ne kadar güzel göründüğünü düşünen Miran bu defa hiç bir şey düşünemiyordu.Kötü bir şeyler olduğunu hissetse bile annesinin ondan sonsuza kadar gittiğini bilmiyordu.
Sonrası komşuların kapıyı kırıp içeri girmesi, polis arabalarının fren sesleri,Orhanın cezaevine götürülmesi...Ve 5 yaşındaki Miranın çocukluğunun mahvolması...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH İLE BEYAZ
Teen FictionSiyah ve beyaz...Bir birine en çok yakışan ve bir birine en çok zıt olan iki renk.İşte biz de böyleydik onunla.Bir birine ait ve bir birine en çok yabancı olan iki insan.