18. bölüm devamı

3 0 0
                                    

Okula Yasemin, Miran ve ben birlikte gelmiştik.Kararımı ona söylememiştim hala ve bunun için bir fırsat kovalıyordum.Nasıl tepki vereceğini de merak ediyordum.
Söylediğine göre dayısı bunu normal bir şeymiş gibi karşılamıştı.
Buna da şaşırmadım değil tabi.Miranın ailesi çok mu rahat insanlardı acaba yoksa bana mı öyle geliyordu.Belki de ona ve verdiği karara çok fazla güveniyorlardı.

Derslerin bitmesine az kalmıştı.Yasemin Bartuyla son dersi ekmiş ve birlikte zaman geçirmeye çıkmışlardı.Ne kadar uyarsam da beni hiç dinlemiyordu.Neyse ki şimdiye kadar Yaseminin Bartu tarafından bir zarar gördüğüne şahit olmadım ama bu yine de o serserinin bir pislik yapmayacağını göstermiyordu.Şimdilik göründüğünden daha saf olan kuzenimi uyarmaktan başka bir çarem yoktu.Bu yüzden bir az akışına bırakacaktım.Ters bir şey sezersem de devreye girecektim zaten.

Son ders de bittiğinde sınıf yavaştan boşalırken yanımda oturan Mirana döndüm.

“Sen beni bekleme, eve geçmeden önce uğrmam gereken bir yer var” dedim.Kaşlarını çatmış halde bana baktı “Nereye?” diye sordu.

“Rüzgarı görmeye gideceğim” dedim.

Sabah bir kaç kez arayıp mesaj atsam da bir cevap alamamıştım.Yakın olduğu çocuklara sorduğumdaysa hala hastenede olduğunu söylemişlerdi.Aslında dün gitmem gerekiyordu yanına ama olanlar yüzünden bir türlü vakit kalmamıştı.Nasıl olduğunu bilmem gerekiyordu çünkü onun son hatırldığım hali kanlar içinde kalmış yüzüydü.

“Sebep?” diye sorduğunda yüz hatları bir az gerilmişti.

“Dün olanlar yüzünden hastanelik oldu çünkü” diye cevapladım.
Tamam, Miranı affetmiştim ama yine de bir tarafım hala kızgındı yaptığı şey için.Bu yüzden bir az ters cevap vermiş ola bilirdim.

“Neden yanına gitmek yerine aramayı denemiyorsun?” Sen neden bu meseleye bu kadar takılıyorsun? Anladık hoşlanmadın kendisinden ama sonuçta o benim kaç yıldır tanıdığım bir arkadaşımdı.
Telefonlarımı açsa bile gidip görmeden rahat edemezdim.

“Telefonlarımı açmadı.Bu yüzden yanına gideceğim.Merak etme bir kaç saate dönerim” dediğimde sınıf kapısına doğru ilerliyordum.Bir kaç saniyelik sessizliğin ardından koridorda yanımda yürürken dudakalarını araladı “Ben götüreceğim seni” dedi tekdüze sesiyle.Kaşlarım çatık halde ona bakarken “Kendim gide bilirim” dedim.

“Oraya yalnız gitmeyeksin” diye emr eder gibi konuştuğunda durdum.İlerlemediğimi gördüğünde o da durup bana döndü.

”Ne yapmaya çalışıyorsun?” dedim anlamayarak.

Bir kaç adım atıp karşımda durdu.“Bak o herifin yanına gitmeni istemiyorum.Eğer haketmeseydi şu an o durumda olmazdı zaten.Ama illaki gitmek istiyorsan seni oraya yalnız göndermem.Birlikte gideceğiz” diye kısa bir konuşma yaptı.

Peki anladım.Konuşmasından da belli olduğu üzere ne söylersem söyleyeyim benimle oraya gidecekti.Bu yüzden inatlaşmak yerine fazla uzatmadan onayladım.Birlikte arabaya bindiğimizde Melis ve bir kaç kızın gözlerinin bende olduğunu farketmiştim.Geldiğinden beri Mirana yiyecekmiş gibi bakan kız şimdi kıskançlık dolu gözlerini bana dikmişti.Açıkçası bu zerre kadar umrumda değildi.Hatta hoşuma gitti bile diyebilirdim.

Yaklaşık beş dakikadır yoldaydık ve ortamdaki sessizlikten fazla bunalmıştım.Bunu anlayacak olacak ki, Miran uzanıp rastgele bir müzik açtı.Bu şarkı bana tanıdıktı.Kaan Boşnak’ın yine muazzam şarkılarından biriydi.

Hem gündüzüm hem gecem
Her saniyem her bir hecem
Her cevabım sensin
Hem de her bilmecem" diyordu şarkıda.Kaan Boşnak dinlediğine göre herhalde şarkı zevklerimiz de benzerdi.

Birden aklıma gelen şeyle telefonumu çıkarıp Yasemine mesaj gönderdim.Hem nerede olduğunu sordum hem de merak etmemesi için gittiğim yeri söyledim.Hani belki aklına gelirim de merak falan eder diye.Telefonu kapatıp çantaya geri koyduğumda Miranın sesiyle ona döndüm.

“Kararını verebildin mi?” diye sordu gözleri hala yoldayken.

Nihayet beklediğim fırsat gelmişti.

”Evet” diye cevapladım.

Söylediğimle birlikte kömür rengi harelerini bana dikti.”Ve?” diye sordu merakla.

Derin bir nefes alarak
“Seninle evleneceğim” dedim.

Duyduğu şeye şaşırmış gibiydi.Bir kaç saniye sonra arabayı sağa çekerken ise bu kez şaşırmış olan bendim.Anlam veremeyen bakışlarla ona döndüğümde dudaklarını araladı.

”Bu kararından emin misin peki?” diye sordu.

Gözlerine bakarak”Eminim” dedim kararlı bir şekilde.

Duyduğu cevapla dudağının kenarı hafif yukarı kıvrılmıştı.Kabul etmem hoşuna gimişti sanırım.

“O zaman yarın bu işi hallederiz” dedi ve aklına bir şey  gelmiş gibi devam etti “Sen 18 yaşına basmıştın değil mi?”

“Hayır” diye cevapladım ve bu evlilik için büyük bir sorundu.

“Doğum günün ne zaman?”

“28 ekim”

“Bir hafta sonra yani”

Söylediği şeyle bir farkındalık yaşamıştım.Bir hafta sonra benim doğum günümdü ve ben bunu tamamen unutmuştum.Gerçi 18 yaşıma bu şekilde basacağımı hayal etmemiştim.Annemin benden kurtulmak için yapacaklarının bir sınırı olmadığını bilmiyordum ve benim ondan kurtulmak için böyle çaresiz kalacağımı da hiç düşünmemeiştim.Hayatın bizim için neler hazırladığını asla bilemezdik.Ne kadar plan yaparsak yapalım bazen sadece kaderimizdeki şeyi yaşıyoruz.

“O zaman yarın gidip 29 ekim için nikah tarihi ayarlayacağım” dedi arabayı çalıştırarak.

Sadece başımı salladım.Artık ne olacaksa onu yaşamaya karar vermiştim.Bundan sonraki hayatımı ben değil yaşayacaklarım belirleyecekti.

SİYAH İLE BEYAZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin