Hepimiz düşe kalka yaşıyoruz bu hayatı.Bazen çok sert düşüyoruz,
kalkamayacağımızı düşünüyoruz ama her şeye rağmen yine de kalkıyoruz.Kimi sevdikleri için tutunuyor bu hayata, kimi kendisi için, kimi de sadece yaşamak için.Benim mücadelem ise içimdeki o masum çocuk için olmuştu.
Çocukluğumu yaşadığım pek söylenemez ama ben içimdeki çocuğu yaşatmaya çalıştım hep.
Bazen karamsarlığa sarılmak istesem de asla içimdeki karanlığın aydınlığımı yutmasına izin vermedim.Her birimizin içinde hem karanlık var hem de aydınlık.Ve hangi tarafta duracağımızı kendimiz seçeriz.Ben aydınlığı seçenlerdenim.Çünkü karanlığın bana hiç bir fayda vermeyeceğini biliyordum.Bazen insanın yaşadığı acılar onu o karanlığa iter.Bir el uzanmadıkca da ordan çıkmak çok zor olur ama imkansız da değil.
Eğer hissedebiliyorsan içindeki aydınlığı, vazgeçebilirsin karanlığından.****
Miranın o canyakıcı gerçekleri söylediği geceden 1 hafta geçmişti.
O günden sonra pek konuşmamıştık.Babasının hapisten çıkacağını söylemişti ama cesaret edip hiç bir şey sormamıştım.
Sorularla canın daha fazla acıtmak istemiyordum.Gerçi onu bir an bile aklından çıkarmadığını da biliyordum.Babası hapisten çıktığı için vicdan azabı çekiyordu sanki.Annesinin yaşayamadığı hayatı babasının yaşaması ağır geliyordu kalbine.Keşke onun için yapabileceğim, acısını az da olsa hafiflete bileceğim bir şey olsa ama malesef yoktu.Annesinin öldüğü gün yerleşmiştı o acı yüreğine ve hala kor gibi yakıyordu canını.Ders boştu,sınıftaki her kes kendi işiyle megulken biz de Yaseminle şarkı dinliyorduk.Kulaklığın bir tarafı onun kulağında diğeri ise bendeydi.Bunu çocukken de yapardık.Hatta bu bizim için ruhumuzu dinlendirme süresiydi.
Telefonumda rastgele seçtiğim şarkı Elyas&Taha nın Gece mavisi'di.Ama napiyim bu deli kalbimi?
Şişemin sonu devirir mi beni sen gibi
Bu yağmurlar beni sensiz ıslatsa,
Gökyüzüm arınır bütün bulutlarından.
Şarkının sözleri ve müziğinin güzelliğiyle büyülenirken içeri giren Edebiyat öğretmeninin sesiyle her kes dikkatini ona verdi.Heyecanlı ve mutlu görünüyordu.Hatta çocuk gibi ellerini bir birine çırpıcak kadar heyecanlıydı sanırım.Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Merhaba çocuklar.Okulumuzda tiyatro oyunu düzenleniyor.Benim fikrim" sonuncu cümleyi bastırarak söylemişti.Bu kadın gerçekten çocuk ruhluydu.Gülümseyerek sözlerine devam etti.
"Shakespeare'in Romeo ve Juliet eserini oynayacaksınız.Diğer roller dağıtıldı,Romeo ve Juliet kaldı sadece.Onlar da ana karakter oldukları için en iyi rol yapanı seçeceğiz.Şimdi katılmak isteyenler varsa parmak kaldırsın lütfen"
Zeynep hanım elindeki defter ve kalemle katılımcıların adını yazmağı beklerken çocuklar bir bir elini kaldırıyordu. O sırada Yaseminin beni dürtmesiyle ona döndüm.
"Kaldırsana elini?"dedi fısıldayarak.
Tabi ki bunu yapmayacaktım.Zaten böyle şeylerde pek iyi değildim.
Büyük ihtimal bütün okul tiyatronu izleyecekti ve o kadar insanın karşısında konuşmak kolay değildi benim için.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH İLE BEYAZ
Fiksi RemajaSiyah ve beyaz...Bir birine en çok yakışan ve bir birine en çok zıt olan iki renk.İşte biz de böyleydik onunla.Bir birine ait ve bir birine en çok yabancı olan iki insan.