Sabah gözlerimi korkunç mide ağrısıyla açmıştım.Sanırım gece pencereyi açık bıraktığım içindi bu ağrı.Aldırış etmemeye çalışarak ağrıkesici alıp aşağıya indim.Kahvaltı etmeye pek halim olmamıştı.Ne kadar bilmelerini istemesem de teyzemle Yasemin bir şeyler olduğunu anlamıştı.Annem anlasa bile tabi ki hiç bir tepki vermemişti.Zaten kahvaltısını hızlıca edip işine gitmişti koşturarak.Her zamanki gibi umrunda değildim yani.Teyzemi bir şey yok diye geçiştirdikten ve Yasemin de kahvaltısını bitirdikten sonra okula doğru evden çıktık.Otobüse bindiğimizde hep olduğu gibi cam kenarında oturup her zaman üzerimde bulundurduğum kulaklığımı taktım.O an bana iyi gele bilecek tek şey müzikti.Aslında çoğu zaman bana en iyi gelen şey müzik.Spotifyden karşıma çıkan rastgele bir şarkıyı açtım.
Mark Eliyahunun Hope şarkısıydı bu.Sözcükler yoktu ama melodisi bir çok şey anlatıyordu.
Sadece melodiden ibaret olan şarkılar çok daha güzel geliyor.Sanki sözcükler senin içindeymiş de melodi sana sadece eşlik ediyor gibi.
Okula ulaştığımızda evden çıktıkdan beri endişeli gözleri üzerimde olan Yasemin dayanmayıp soru yağmuruna tutmuştu beni.
"Narin noluyor sana? Sabah kalkdığından beri bir şeyler var sende? Kahvaltı da etmedin.
Sormayayım kendi anlatsın diyorum da...Bir şey mi oldu? Hasta filan mısın? Bi dakika.Yoksa sen bu gün destek derslerinin ilk günü diye mi böylesin? Gerginlikten falan mı yani? Hani sen böyle ilk gün,son gün gereğinden fazla takarsın ya"Yaseminin son söyledikleriyle birden duraksadım.
"Allah kahretsin"
"Noldu?"
"Listeyi evde unuttum ya"
"Listeyi evde mi unuttun? Sen böyle şeyler de fazla dikkatli değilmiydin ya? Nasıl unuttun?"
"Akşam listeyi hazırlayıp masamın üzerine koymuştum.Sabah da mide ağrısıyla nasıl hazırlandığımı bile bilmiyorum.Yarın okulda haber veririm diye dün listedekilerin hiç birini bilgilendirmedim.
Ne yapacağım ben şimdi?""Mide ağrısı mı? Miden mi ağrıyor?
O yüzden mi sabahtan beri böylesin?"Yaseminin sorusuyla ağzımdan kaçırdığım şeyi farkettim.
"Evet ama ağrıkesici attım.İyiyim şimdi.Asıl mesele liste" diyerek somurtmaya başladım.
"Bi sakin ol.Hem senin aklında kalmadı mı listede kimlerin olduğu?Sonuçta en fazla 10 kişi falan.Ayrıca sen iyi olduğuna emin misin?"
"Eminim, merak etme.Listedekilerin hepsini tanımıyorum.7 öğrenci vardı sanırım.Bilmiyorum.Bazılarının numarası var ama diğerlerini tanıdık değil, adlarını biliyorum sadece"
"Narincim rahatla bir az.Relax ol.Ben yanındayım.Hem senin aklın zehir gibidir, hatırlarsın.Hadi bi çıkalım sınıfa.Teneffüsde düşünürüz.İlk derse geç kalmayalım da bi de onun için gerilme"
O an içimden şükür ettim Yaseminin yanımda olmasına.Beni gergin olduğum zaman öyle rahatlatıyor ki...İnsanın her zaman yanında olduğunu bildiği bir arkadaşının olması dünyanın en güzel hediyyesi herhalde.Hele ki benim gibi biri için.Her şeye aşırı tepki verdiğim için ve her şeyde aşırı titiz olduğum için yanımda beni rahatlatmakla görevlendirilmiş alarm gibi bir şey olması gerekmişti hep.Bu alarm da Yasemin oldu sanırım.
Bir kaç ders geçmişti.Teneffüste kantine inmedik.Benim midem hala ağrıdığı için bir şey yemek istememiştim.Yasemin de ısrarlarıma rağmen canının bir şey çekmediğini söylemişti.Son 1 ders kalmıştı ve o dersten yarım saat sonra destek grubu dersi başlayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH İLE BEYAZ
Novela JuvenilSiyah ve beyaz...Bir birine en çok yakışan ve bir birine en çok zıt olan iki renk.İşte biz de böyleydik onunla.Bir birine ait ve bir birine en çok yabancı olan iki insan.