4

7.9K 453 323
                                        

Her şeylerim merhaba 🖤

Sezon finali dediğim noktadayız... Geriye sadece 4 özel bölüm kalıyor. İlişkilerinin geldiği noktayı anlatmak için ekledim.

Aslında burası tam olarak finaldi 🕳️

Aslında burası tam olarak finaldi 🕳️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎼 İrem Candar, Bilmezdim

DAMLA

Babam küçükken beni Alacam diye severdi. Bu isim, birkaç farklı renkten oluşan uzun saçlarımdan geliyordu. Kahve, kestane, karamel hatta güneşte bakırlaşan tutamlar. Öpmeyi sevdiği saçlarım, alacalı bir renk karmaşasıydı. Dediğim gibi, ben daha küçükken. Bayağı önceden.

Ama artık sadece Damla. Devran, hikâyemi ona anlattığımda bana birkaç kez yanlışlıkla Alaca dediği günden beriyse, Damla ve Alaca. Bana babamı anımsatmak ve anılarımı yumuşatmak için söylediğini biliyordum. Yok saydığım çocukluğumu bana hatırlatmak istiyordu. Çoğu zaman da başarılı oluyordu.

Devran böyle şeyler yapardı. Ona kızmayacağımı, davranışlarının içindeki iyi niyeti ve koruma içgüdüsünü göreceğimi bilirdi. Yanımda olmadığı her gün, tek hakkım da elimden alınmış gibi hissediyordum. Konu Devran olduğunda bencilcim. Sevgilimi kaybettiğim güne kadar, bunun tehlikeli bir boyuta çıktığını fark edememiştim.

Özlemiştim. Konuşmanın, aradan geçen zamana rağmen ilk mesajı atmanın ya da aramanın yetmeyeceği kadar. Bir kere sarılıp tekrar bırakmayı kabullenemeyecek kadar.

İkimizin de son görülmesi kapalıydı. Devran'ı çevrim içi yakalayamamıştım, çalışmaktan başka ne yaptığını bilmiyordum. Sosyal medya hesaplarını gizliye aldığında, anonim bir profilden onu takip etmiştim. Fakat bir yabancı gibi mesaj atmaya ve bir maskeyle de olsa Devran'la yazışmaya cesaret edemiyordum. Konuşmak ister diye ödüm kopuyordu.

Onu kendimden bile kıskanıyordum.

Artık silebilirsin, dediğim fotoğraflardan daha fazlası benim telefonumdaydı. Kilit ekranımda bile internetten alınmış gibi görünen, ellerimizin kenetlendiği bir fotoğraf vardı. Devran her ne kadar yanımdan gitse de ben anılarımızı değil silmek, azaltmaya bile cesaret edemiyordum.

Kapının çaldığını duyduğumda okuduğumu sandığım romanı kanepeye bıraktım. Annem çıkalı neredeyse bir saat olmuştu ve bir şey unuttuğunu fark etmesi için geç, eve dönmesi içinse erken bir zamandı.

"Selam!"

Ardından gelen diğer selam, merhaba ve naberleri elimi havaya kaldırarak durdurdum. "Tamam, çok kalabalıksınız ve bu yüzden bir tanesi yeterli." Sekiz kişilik arkadaş grubuma bakarken omzumu kapıya yasladım. "Sizi buraya hangi rüzgâr attı?"

"Senin asla yanına yanaşmayan eğlenceli bir rüzgâr." Herkes Hale'nin esprisine sessizce gülerken Asil abartılı bir kahkaha atarak alkış yaptı.

Sevgili Eski SevgiliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin