Herkesin sırasıyla eski sevgilisiyle baş başa kaldığı bir WhatsApp grubu düşünün.
Önce çekişmeler, sonra itiraflar, kuralları bozan hamleler. Ardından döngüyü bekleyen, birbirini çok özlediğini fark eden yarım kalmış sevgiler.
Bu hikâye bir aşkı ya...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
🎼 Duman, Gönül İster
ASİL
'Kedilerin kalbi insana oranla yaklaşık iki kat daha hızlı atmaktadır.'
"Hım." Okuduğum kâğıdı yüzümden indirirken, "Hım," demeye devam ettim. Çenemi ovuşturarak aynı satıra bakarken düşündüm. "Ben bu bilgiyi basınla paylaşmamıştım."
Kâğıdı hareket ettirmemle düşman hedefine zıplayan Hola, az daha pençeleriyle paramparça edecekti. Hantal tüy yumağının dikkati olur olmadık şeylerde toplanırdı. Bu hâli, yüzde elli adaşı olduğu başka bir kızı andırıyordu...
"Bak, inan bana orada senin türün hakkında kötü bir şey yazmıyor." Yanımda algıları açık bir kıvamda uzanan Hola'nın tüylerini okşadım. En sevdiği vaziyette olsa da bu defa keyifli mırıltılar çıkarmadı. "Bana inanmıyor musun?" diye sorduğumda gözlerine yaklaştım. "Bir veteriner hekim adayı olarak buna izin verir miyim sence?"
Burnumu yaladığında başının tepesine bir öpücük kondurdum. İnancı ve sevgisi baskın geldiğinde vücudunu şekilden şekile soktu. Kapım yumruklanıp zil üst üste çalana dek bu şekilde dingin bir zaman geçiriyorduk.
"Ama işte bak," dedim ayağa kalkarken. "Normal insanlara göre kalbi iki yüz kat hızlı atan bir kedi geldi."
Kapıyı açtığımda benim haşin kedi, yani Hale'nin öfkeli yüzüne sakinlikle baktığımda bir tepki vermek ister gibi kollarını birleştirdi. Normalde eve bodoslama dalmasına alışkın olduğumdan şimdi neden öylece beklediğini anlamamıştım. Anlatırsa anlardım. Omzumu kapıya yasladığımda onu taklit ederek kollarımı birleştirdim ve hazır sessizken güzel yüzünü izlemenin tadını çıkardım.
"Çekilsene önümden."
"İteklesene beni."
Omuz silkiğinde koluma bindirerek geçtiği için hafif sendeledim. Temas bağımlısı ya, bana dokunmadan duramıyor resmen.
1+1 öğrenci evimin salonuna iki adımda girdiğinde söylediği ilk şey, "Sen ne yaptığını sanıyorsun?" oldu.
"Bu şekilde hatırlamam oldukça zor. Hangisi ve ne zaman? Biraz kopya ver."
Dümdüz siyah saçlarını savurarak bana döndü. "Sen de haklısın tabii, arkamdan o kadar iş çeviriyorsun ki!"
"Kedi sözlüğünde sürpriz yapmak iş çevirmek anlamına mı geliyor?"
"Hayır," dedi ellerini beline yerleştirdiğinde. "Peki Asilce de sürpriz yapmak ev arkadaşlarımızı baş göz etmekten mi geçiyor?"
Derdinin ne olduğunu anladığımda bilmiş bilmiş gülümsedim. "Toplu buluşmalar yaptığımızda birbirlerine nasıl baktıklarını görmedin mi?"
"Hayır, görmedim."
"Aferin, seni denedim. Tıpkı düşündüğüm gibi gözün benden başka kimseyi görmüyor."