"Gözümün gördüğüyle, göğsümün bildiği bir değil."Omzuna dokunan elle irkildi. Arkasını döndüğünde gördüğü kişiyle kalakaldı. Hafiften sakalları uzamış, yüzüne yorgun bir ifade yerleşmişti adamın. Bakışlarındaki sıcaklık aynıydı.
"Ilgaz?" dedi Ceylin şaşkınlıkla. Karşısındaki adam gerçek miydi? Gerçekten burada mıydı? Gerçek olamazdı. Ilgaz ölmüştü, az önce mezarıyla konuşuyordu Ceylin. Özlediği gözlerin ona bakıyor olması mümkün değildi. Ilgaz, gitmişti.
Bakışlarında dinlendiği, ağacının altında durulduğu gözlere baktı Ilgaz. Bu yeşilleri görmeyi ne kadar özlemişti. Altı aydır görmediği yüzünü inceledi Ceylin'in. Bakışları ve yanaklarının ışıltısı solmuş, yumuşak dudakları kurumuştu. Soluk yüzündeki tek renk, düşen yapraklarına rağmen parlayan sonbahar yeşili gözleriydi. Yeni düşen gözyaşları yanaklarına yol yapmıştı. Henüz veremediği doğum kiloları vardı yüzünde, yanakları dolmuştu. Çok yorgun gözüküyordu. Yanında olmadığı koca altı ayda kim bilir neler yaşamış, hangi savaşlara yenilmişti?
"Ceylin'im..." dedi Ilgaz uzun zamandır ilk defa bu kadar rahatlamış çıkan ses tonuyla. Denize bakmak gibiydi Ceylin'e bakmak. Sakinleşiyor, duruluyordu.
Konuşuyordu, ismiyle seslenmişti ona. Gerçek olmasa konuşabilir miydi? Aklımı mı kaçıyorum diye düşündü Ceylin. Karşısında gördüğü adam rüya olmalıydı. Evet, bu kesin Ceylin'in bilincinin ona oyunuydu. Rüyadaydı. Rüyadaysa ona dokunma izni vardı değil mi?
"Sen gerçek misin?" diye sordu Ceylin ellerini yavaşça Ilgaz'ın yüzünde gezdirirken.
"Gerçeğim..." dedi Ilgaz. Yüzündeki elini tuttu, okşadı.
Ilgaz'ın özlem duyduğu yüzünü sevdi, öptü Ceylin dudaklarına yerleşen antidepresan gülümsemesiyle. Huzuru hissetti parmaklarının ucunda. İkna olmayışıyla yüzünün ifadesi değişti bir anda.
"Hayır, sen gerçek değilsin. Gerçek değilsin." dedi korkuyla.
"Gidiceksin yine bırakıcaksın beni! Gerçek değilsin biliyorum..." dedi Ceylin endişeyle. Gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı.
"Değilsin, git! Git bırak beni." dedi Ceylin Ilgaz'ın tutmaya çalıştığı kollarıyla göğsüne vururken. Ilgaz'ı hırpalıyor, canını yakıyordu.
"Ceylin! Burdayım yanındayım dur!" diye bağırdı Ilgaz. Sesini Ceylin'e duyuramıyordu. Gerçek değilsin, diye sayıklayıp duruyordu Ceylin. Onu sımsıkı kollarının arasına aldı Ilgaz. Kollarında tepinmeye devam ediyordu Ceylin.
"Değilsin, burda değilsin. Git! Git uyanmak istiyorum rüya bu! Gerçek değilsin öldün sen. Öldün..." dedi Ceylin ağlayarak.
Beyninde yankılandı "Öldün sen." cümlesi Ilgaz'ın. Bir cümlenin canını bu kadar yakması mümkün müydü? İnanmıştı Ceylin, öldüğüne inanmıştı. Onu bırakıp gittiğine inanmıştı, inanmak zorunda kalmıştı. Kırılmamış; kanata kanata, tek tek sökülmüştü kelebeğinin kanatları.
Ceylin'i sertçe kendine çevirdi. Ellerini kaçamayacağı kadar sıkı tuttu. Yüz yüze gelmeleriyle sakinlemeye başladı Ceylin. Ellerini Ceylin'in yüzüne yerleştirdi Ilgaz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzünü Dökme Küçük Kız | IlCey
FanfictionGülümsedi Ceylin çoktan dolan gözleriyle. "Senin gibi gülsün böyle. Her güldüğünde huzur dolsun içime." Elini Ceylin'in kalbine koyup öptü. "Senin gibi çok güzel bi' kalbi olsun." "Çok güçlü olsun annesi gibi." "Sana benzesin." dedi Ceylin'in iki e...