29.bölüm

20.8K 1.2K 224
                                    

Alaz'la son konuşmamızın üzerinden 3 gün geçmesine rağmen, onu deli gibi özlemiştim.

Acaba şu an ne yapıyordu, çok merak ediyordum.
Onun ne yaptığını bilmiyordum, ama ben üç gündür kafamı kaldırmadan ders çalışıyordum.
Annem telefonuma el koymuştu ve odanın kapısını da gün içinde kilitliyordu.
Sadece tuvalet ve yemek molası veriyordum.

Akşama kadar bu odadaydım. Canım çok sıkılıyordu, benimle sohbet bile etmiyorlardı. Neden böyle yaptıklarını bilmesem de, kabullenmiştim artık.

Bugün de her zamanki günlerden biriydi. Bir farkı yoktu bugünün.
Annem yine kahvaltı için beni sabah 8'de uyandırmış, ve kahvaltıdan sonra kapımı kilitleyip ders çalışmamı söylemişti.

Ben de el mahkum odaya girmiş, ve Matematik kitabını açıp konu anlatımı çalışmaya başlamıştım.

Konu anlatımı çalışmayı bitirdikten sonra, yatağımın altına sakladığım Mp 3 çalarımı çıkartıp müzik açmıştım.
Annem bunu görse alır mıydı bilmiyordum, ama riske atmak istememiştim.

Müziği açıp, birazcık kafa dağıtmak amacıyla yatağıma uzandım.

Son 2,5 aydır yaşadıklarım bana rüya gibi geliyordu.
Ta ki 3 gün öncesine kadar. Annem telefonumu almayana kadar her şey çok güzeldi.
Alaz ile her gün konuşmak benim için bir lütuftu.
Ama annem bu mutluluğumu da benden almıştı.
Gözyaşlarım benden bağımsız yatağıma düşerken, iç çekmiştim.
Neden böyle bir ailem vardı? Neden bana böyle davranıyorlardı, bilmiyordum.
Ama tek bildiğim şey, benim kimseye bir şey yapmadığımdı.

Annemin her an gelme ihtimaline karşı, yatakta uzanmayı kesip masaya doğru adımladım.

Alaz'a ulaşmanın bir yolunu bulmalıydım. Yoksa günlerim Alaz olmadan geçmezdi.
Şimdiden çok özlediysem, bu süre uzarsa olacakları düşünemiyordum.
Birazcık daha dişimi sıkacaktım.

Bu yüzden masaya oturup ders çalışmaya kaldığım yerden devam ettim.
Sabredecektim, başka çaresi yoktu.

10 gün sonra;

2 haftadır ders çalışıp, gizlice müzik dinlemekten başka bir şey yapmamıştım.
Annem bu süreç boyunca telefonumu bir kez bile vermemişti.
Üstelik ders dinlemek için bilgisayarımı ondan istediğimde, odaya Selin'i de göndermiş, ve beni kontrol etmesini söylemişti.

Selin ise ders çalıştığım süre boyunca odadan çıkmamış, telefonda takılarak bana nispet yapmıştı.
Üstelik dikkatimi dağıtmak istermiş gibi, telefonun sesini sona verip saçma sapan videolar izlemişti.
Onu anneme söylediğim zamanda da, benim yalan söylediğimi idda etmiş ve anneme ders çalışmadığımı söylemişti.

Annem ise her zamanki gibi Selin'i dinlemiş ve onun sözlerine inanmıştı.
Sonuç olarak da dün ders çalışmadığım, ve "güya" yalan söylediğim için annemden tokat yemiştim.
Hem de hiç hak etmediğim halde...

Tüm bunlar dün yaşandığı için, kendimi adam akıllı derse veremiyordum.

Bu olanları daha fazla kaldıramıyordum artık. Resmen hapis hayatı yaşıyordum. Bunları hak edecek bir şey yapmamıştım.

Odamın kapısı yemek için açıldığında, odaya giren Selin'i umursamamıştım.

- Gel yemek ye, annem seni çağırıyor.

- Ben yemeyeceğim, sen git.

- Tamam o zaman yemek yemediğin sürede de otur ders çalış, salak gibi uzanma yatakta.

- Selin, sana bir önerim var psikolojik destek almalısın. Çünkü senin gerçekten psikolojin bozuk.

- Bana diyeceğine kendine bak. Şu morarmış göz altına bak. Torbacı gibisin. Ne o, yoksa bizim dediklerimizi kaldıramayıp, her gece yatakta ağlıyor musun Ezgi'cik.

ASKER HATTI |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin