22.bölüm

28.6K 1.3K 459
                                    

Çok güzel gülüyorsun anasını satayım, kalbime zararsın.

Alaz'ın sözlerinden sonra zaman mekan algısını yitirmiş olsam da toparlanmam kısa sürmüştü.
Kendime gelmem gerekti çünkü Alaz'a daha doyamamıştım.

Gözlerinin derinine gülerek bakarken boğazımı temizleyip sonunda konuşabildim.

-Senin de benden farkın var sanki.

Sözlerimden sonra elini ensesine atıp kaşımış, gözlerini parkın etrafında gezdirmeye başlamıştı.
Utanmıştı...

Yemin ederim ben bu çocuğu yerdim.

Sonunda gözlerini parktan ayırabilmiş ve gözlerime bakabilmişti.
Gözlerimin içine baktığında kalbimin bu kadar hızlı atması normal miydi acaba?

Onun da kalbi benim gibi hızlı atıyor muydu, yoksa atmıyor muydu merak ediyordum.

İkimiz de konuşmadık bir süre,  sadece birbirimize baktık. Akşama kadar da baksak ikimiz de şikayet etmezdik. Alaz'ın derin bakışlarından anlayabilmiştim bunu.

Ezberlemek istermişçesine yüzümün her zerresini inceliyordu, benim de ondan bir farkım yoktu.
Birimizin kendine gelmesi gerekti, ve bu görevi ben üstlenerek en sonunda Alaz'ı dürtmüştüm.

-Vallahi şikayetçi değilim bu durumdan, ama sence de artık gitmemiz gerekmiyor mu?

-Senin vallahi diyen ağzını yerim.

Alaz'ın sözlerinden sonra utanarak başımı yere eğmiş ve yüzümü kapatmıştım.
Yemin ederim birazdan utandığım için eve gidecektim. Bugünkü kaçıncıydı ben saymayı unutmuştum.

Alaz'ın minik kahkaha sesini duymamla, ellerimin birazını açarak göz ucuyla ona baktım.

Göz ucundan baktığımı yakalayıp bu sefer yüksek sesle kahkaha atmaya başlamasıyla, dayanamayıp koşarak uzaklaşmıştım ordan.

Çok utandırmıştı beni, nereye gideceğimi bilmediğim için parktan çıkmış rastgele yürüyordum.
Peşimden gelen ayak sesleri ile tam daha da hızlanmaya başlayayım derken Alaz'ın beni belimden yakalaması bir olmuştu.

-Nereye gidiyorsun kaçak, gel buraya.

Gözlerimi kırpıştırarak ona bakıp, omuzlarımı silkmiştim.
Utanıyordum bir kere, gelmezdim ben.

-Ezgi vallahi bir daha utanacağın bir şey demeyeceğim söz. Hadi bebeğim gel.

-Tamam geliyorum, sözünü tut ama tamam mı?

Tamam diyip kafasını sallamasıyla, beraber otobüs durağının oraya doğru yürümeye başlamıştık.

Adımlarımız bile birbirleriyle uyumluydu. Kafamı kaldırmadan gülümseyerek yere bakıyordum.
Alaz'ın ne yaptığına bakmak için kafamı kaldırdığımda, onun da aynı şeyi yaptığını görmüştüm. O da adımlarımıza bakarak gülümsüyordu.

Sonunda otobüs durağının oraya gelmiş ve otobüse binebilmiştik.
Boş yer yoktu ve insanlar tıkış tıkış şekilde birbirlerini itip duruyorlardı.

-Ezgi, ben heyecandan arabama binip gelmeyi unutmuşum.

Alaz'ın söyledikleriyle kısık sesli bir kahkaha patlatmıştım. Bu çocuk gerçekten şapşaldı.

-Bir şey olmaz, bu şekilde idare ederiz.

-Kendimi çok kötü hissettim şu an, umarım sağ salim çıkabiliriz şu otobüsten.

-Kendini kötü hissetmene cidden gerek yok. Araban da olmayabilirdi sonuçta Alaz. Ben böyle şeyleri dert eden biri değilim gerçekten, boşuna üzme kendini.

ASKER HATTI |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin