Gözlerimi açtığımda bir hastahane odasında yalnızdım. Ne oldu da buraya gelmiştim ben? Nasıl gelmiştim? Hafızamı yokladığımda nasıl burada olduğumu anlamış oldum. Bayılmıştım. Saatin kaç olduğunu merak edip etrafa bakındığımda odadaki dijital saatte 22:55 yazıyordu. Cidden sabahtan beri uyuyor muydum ben? Daha doğrusu baygın mı yatıyordum? Kafamdaki soru işaretleri gittikçe çoğalırken odaya annem ve ablam girdi.
- Çok şükür uyanmışsın kızım. Çok korkuttun bizi.
- Sabahtan beri aralıksız uyudum mu ben anne?
- Doktorlar ateşini düşürmeye çalıştılar 2 saat öncesine kadar. Bir ara uyanır gibi oldun ama sanırım hatırlamıyorsun kızım.
Cidden hatırlamıyordum olanı biteni. Ayrıca bir üşütmeyle olayların buraya gelmesi de garipti zaten. Ama düşünüp de kendimi yormak istemiyordum. Bir kez daha başıma gelmişti çünkü böyle bir şey.
- Biz de evden eşya almaya gitmiştik ablanla. Bu akşam hastahanede kalacakmışız kızım. Yarın da duruma göre taburcu olacakmışsın.
- Anne istersen sen eve git boşuna yorulma. Ablam kalır benimle.
- Olur mu öyle şey kızım, seni yalnız bırakmayayım ben.
- Anne Ezgi doğru söylüyor. Sen zaten dünden beri çok yoruldun. Sen eve geç dinlen, bu gece ben kalırım Ezgi ile. Eğer yarın da hastahanede kalırsa sen kalırsın Ezgi'nin yanında.
Annem kararsız bir şekilde gözlerime bakınca kafamı sallayarak ona onay verdim. Zaten bu aralar sürekli temizlik ve alışveriş ile meşgul olduğu için yorgundu.
Annem çıktıktan kısa bir süre sonra Selin ile yalnız kalmıştık. Aramızda iki yaş olduğu için ona Selin derdim. Zaten o da bana abla de diye direten biri değildi. Ama annemlerin yanında bazen abla diye seslenirdim. Bugün olduğu gibi.
- Doktor bağışıklığın çok düşük olduğu için böyle olduğunu söyledi. Ama stres veya üzüntü yüzünden de bayılmış olma ihtimalin de varmış. Kafana taktığın bir şey mi var?
- Yok, kafama bir şey takmadım.
- Emin misin Ezgi? Bir şey varsa benimle paylaşabilirsin.
- Hayır yok dedim ya Selin. Sınav stresi falan yapmışımdır. Biliyorsun açıklanmasına az kaldı.
- Zaten çalışmamıştın bile Ezgi, neyin stresi bu?
- Allah aşkına yine başlama Selin. Sene boyunca konuştun. Lütfen bari bu gece sus.
- Haklı olduğumu en iyi sen biliyorsun Ezgi. Ben senin iyiliğin için söylüyorum bunları.
- İyiliğim için beni sürekli ezip, egonu mu tatmin ediyorsun Selin? Bana iyilikten falan bahsetme. Şu haldeyken bile bana iki güzel cümle kuracağına, gelmiş derslerim hakkında konuşuyorsun.
-Ne halin varsa gör gerizekalı. Sana iyilik de yaramıyor.
Bu kız ne iyiliğinden bahsediyordu Allah aşkına. Psikolojisini benim dersimle bozmuştu. Katlanamıyordum artık.
Zaten son sözlerini söyledikten sonra kapıyı çarpıp odadan çıkmıştı. O çıktıktan sonra dolan gözlerim daha fazla dayanamadı ve ağlamaya başladım.
Keşke bayıldıktan sonra bir daha hiç uyanmasaydım. Ben ağlamaya devam ederken telefonumun çalması ile burnumu çekip arayan kişiye baktım.
Alaz arıyordu. Ama şu an açabilecek durumda değildim. Ama bir dakika...
Biz daha önce Alaz ile telefonda hiç konuşmamıştık ki. Beni neden arıyordu? Telefonumu elime almamla gözlerim şaşkınlıktan fal taşı gibi açıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASKER HATTI |Texting
فكاهةHer şey Ezgi'nin içini dökmek için rastgele bir numara sallayıp askeri hatta yazmasıyla başlamıştı. O gün askeri hatta nöbetçi olan Alaz ise bu mesajlara şaşkınlıkla karşılık vermişti. Ezgi: O kadar yalnızım ki yazacak kimsem bile yok Ezgi: Umarım b...