3. YILDIZLARIN ALTINDA

6.3K 788 229
                                    

Agnes Obel, Tokka

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Agnes Obel, Tokka






Derse geç kalmıştım.

Tüm gücümle seralardan buraya kadar koştuğum için astronomi kulesinin dar, sarmal merdivenini çıkarken nefes nefeseydim. Resmen bin basamaklıydı bu kule, çık çık bitmiyordu.

Yıldızları en iyi şekilde gözlemleyebilelim diye böyle olduğunu biliyordum ama buraya genelde Serafina'yla, onun uçma gücünü kullanarak çıktığımdan şimdi tek tek hepsini tırmanmak eziyet olmuştu.

Gittikçe darlaşan merdivenlerin sonunda ahşap, çeşitli yıldız oymalarıyla süslü bir kapı vardı. Nefesimi biraz olsun düzenleyebildiğimde hafifçe ittirip içeri girmiştim.

Sadece birkaç kişi kapının kapanma sesine dönüp bakmış, geneli Usta Oren'i dinlemeye devam etmişti. Ben de olsam dönmezdim zaten, astronomi dersi en sevdiğim dersti.

Üstelik tüm büyücülerin ortak aldığı nadir derslerdendi. Genelde herkesin kendi güç türüne özel programı olur, ait olduğu büyücü çevresinde sosyalleşirdi. Aynı zamanda sabah sekizden öğleden sonra dörde tarzında bir rutin de yoktu. Programlar sık sık ve kişiye göre değiştirilirdi.

Astronomi dersleri buna uygun olarak geceleri yapılırdı ve kalabalık olurdu çünkü herkesin öğrenmesi gereken bir dersti. Üstelik akademinin ikinci sınıfından beri kademeler halinde alıyorduk ve içine girdikçe daha çok karmaşıklaşıyordu.

Herkes kulenin yuvarlak odasında zeminin üstündeki minderlere oturmuş, ya gözleriyle aralarından geçen Usta Oren'i takip ediyor ya da cam kubbenin altından yıldızları seyrediyordu.

Olabildiğince sessiz olmaya çalışarak arka tarafa, duvara yakın minderlerden birisine geçerken göz ucuyla Matias ve Serafina'nın yan yana, büyük teleskoba en yakın kısımda oturduğunu fark etmiştim. Bunalmış bir şekilde pelerinimin ipini çözerken önce Usta Oren'e, sonra da etrafa bakındım.

Burada sadece mavi, soluk bir ışık veren özel aydınlatmalar kullanılırdı yıldızların parlaklığının bastırılmaması için. Bırak harita çizimi yapmayı, birbirimizin yüzünü zor görürdük ki─ bence işin güzelliği buradaydı.

Zaten astronomi odası da tam olması gerektiği gibi görünüyordu.

Duvarları mavi, üstü altın sarısı yaldızlı süslerle kaplıydı ama sadece geceleri geldiğimizden gün ışığında nasıl gözüktüklerini, hangi tonda olduklarını bilmiyordum.

Duvarların oyularak yapıldığı rafların içinde ise yuvarlanmış parşömenler şeklinde gökyüzü haritaları vardı. Sıra sıra kullandığımız birkaç orta boy teleskop, yazı yazarken taşıdığımız ufak sehpalar...

YAN KARAKTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin