11. KÖTÜ ADAM VE KULE

6.7K 711 558
                                    

Grouper, Poison Tree

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Grouper, Poison Tree

Taylor Swift, willow









"Sonunda gidebildiler."

Bu oldukça memnuniyetsiz söylenmiş sözler Rahsan Ze'viv'e aitti.

Beni görmek için bekleyeceğini düşündüğüm son kişiye.

Kapıyı arkasından kapatırken huysuzdu. Sağ elinin yüzük parmağına taktığı kırmızı taşlı yüzüğü diğer eliyle tutup iyice dibe doğru iterken yatağımın ucuna kadar yürümüş, sonra da iki elini arkasında birleştirerek bana üstten bir bakış atmıştı. Ne söylediğini duyduğum andan beri yüzümde beliren gülümseme, gözlerinin ne kadar dikkatli olduğunu fark ettiğim an orada asılı kaldı. Gülüşümü kapatmak için siper ettiğim elimi yavaşça indirdim.

"Nasıl hissediyorsun?"

Sesi her zamanki gibiydi, net ve duygudan yoksun, fakat kalbime olan etkisi dün geceden bu yana epey değişmişti. Heyecanlandırıyordu.

"İyiyim, yorgunum sadece."

Gözlerim önce kapıya, sonra yüzüne kaydı. Kesinlikle uyumamıştı. "Sen ne zamandır bekliyorsun?"

"Bir süredir." dedi, hiç önemli değilmiş gibi. "İyi olduğunu görmek istedim."

Kalbim öyle bir kasıldı ki o an, nerede olduğunu bilmeseydim kesinlikle bu sayede öğrenirdim.

"Teşekkür ederim." Kulaklarım mı kızarıyordu? İyi ki saçlarım onları kapatacak kadar uzundu. "Ayrıca beni sen kurtarmışsın, teşekkür ederim. Ben..."

Bu durumda bir teşekkür yeterli olur muydu?

Yüzümdeki kaygıyı gördüğü an devam etmeme izin vermedi. Yatağın yan tarafındaki camdan yüzüne ışık vuruyor, gözlerinin sarısını hiç olmadığı kadar parlak gösteriyordu. "Ödeştik." Sesi kesindi, onu izlerken büründüğüm bu büyülenmiş hâlin süresini uzatıyordu. "Teşekkür etmene gerek yok."

Bu tartışmayı uzatabilirdim, o kesinlikle böyle yapardı, ancak bunun aramızda bir anlaşmazlık sebebi olmasını istemiyordum. Sonuçta ikimiz de insanların hayatını kurtarmak için buradaydık, değil mi? Bunun için yıllardır eğitim alıyorduk. İşini yaptığı için ona karşı mahcup hissetmemeliydim.

Zaten hissettiğim şey daha çok...minnettarlıktı. Orada olduğu için şanslıydım. Bana son anda arkamdan sarıldığı ve malachinin tepesine yıldırım indirecek kadar gücü olduğu için.

Gülümsedim. Hiçbir şey demek gelmedi içimden, sadece gülümsemek ve bu hâlini aklıma kazımak istedim. Karşımda duruyordu. Elleri hâlâ arkasında birbirine bağlamış vaziyetteydi ve simsiyah giysiler içerisindeydi. Bu sefer uzun ceketlerinden birisi yoktu üzerinde, ince bir gömlek giyiyordu. Gömleği işlemeliydi, beline taktığı kalın kuşakla sadelikten uzaktı. Kimliğini gizlemek zorunda olmadığı zamanlarda onu basit şeyler giyerken görmek pek mümkün değildi, Kayven'in en zengin ailelerinden birisine mensup olduğunu her halinden belli ederdi.

YAN KARAKTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin