Zara Larsson,
UndercoverCemeteries,
Sodus❈
Nefes nefese başımı bir o yana bir bu yana çevirdiğim sırada bir el tuttu bileğimden. Tuttu ve beni ait olduğu bedenin bulunduğu karanlık koridora doğru çekti.
Dilimin ucuna kadar gelen çığlığı bastırdım. Sırtım soğuk taş duvara yaslanırken hem yemek salonu boyunca koşmaktan hem de hareketin aniliği yüzünden kalbim sıkışıyordu. Tabii bir de önümdeki karaltı yüzünden.
Karanlığa rağmen beni duvarla arasına sıkıştıran bedenin Rahsan'a ait olduğunu biliyordum.
Uzun boyu ve iri gövdesi işimi epey kolaylaştırıyordu ancak hepsinden önemlisi, burnuma gelen beyaz sabun kokusunun her içime çektiğimde kıpır kıpır hislerle dolacağım kadar tanıdık olmasıydı artık. Zaten çığlık atmama da bu engel olmuştu, onu tanımam.
Kalp atışlarım yakınlığı yüzünden biraz daha hızlanırken ellerimi arkamdaki duvara, belimi de ellerimin üzerine yasladım. "Beni korkuttun."
Konuşurken gülüyordum, o da cevap verirken.
"Niyetim bu değildi."
"Öyle mi? Beni bu kadar ani yanına çekerken ne düşünüyordun ki, ya çığlık atsaydım? Ya bizi gören olsaydı?" Hâlâ gülüyor, kelimelerimi oyuncu bir tavırla söylüyordum. Yerimde de duramıyordum ayrıca, onu özlemiştim.
Aslında dün gece beni odama bıraktıktan sonra sadece uyumuş, uyanmış ve yemek yemiştim; pek uzak kalmamıştık yani. Fakat onu gerçekten özlemiştim. Kendime şaşıracağım kadar yabancıydı bu durum bana, artık yaşarken ortaya çıkan hislerin satırlarda okurken deneyimlediklerimle kıyaslanamayacağını biliyordum.
Çenemi yüzüne doğru kaldırırken kısık sesli gülüşünü duydum, kalbim boşlukta düşüyormuş gibi oldu. Onu güldürebiliyordum.
"Sen mecbur bıraktın, beni bulmak konusunda daha iyi olman gerekiyordu."
"Oldum!" diyerek itiraz ettim ancak sesim savunmanın devamında ilk baştaki kararlılığını koruyamadı. "Sadece hangi koridora girdiğini görmedim ve─"
Ellerini elbisemin üzerinde hissettiğim an cümlem yarım kaldı; uzun ince parmakları yumuşak kumaşın üzerinde gezindi, tüm bahanelerimi sildi ve aradığı şeyin belim olduğunu iki tarafımda durduğunda anladım. Beni yavaşça kendisine doğru çektiğinde.
Önce sırtım, sonra ellerim ayrıldı duvardan. Ona çarpmamak için kollarına tutundum.
"Belli oluyor," diye dalga geçti o sırada, cümlelerimiz arasında saniyeler olmasına rağmen ne konuştuğumuzu takip edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER
FantasyEn sevdiğim kitabın içine yan karakter olarak düştüğümde tek bir görevim vardı : mutlu sonun gerçekleşmesini sağlamak. Her şey tam da olması gerektiği gibi gidiyordu─ta ki ben kötü karakterin dikkatini çekene kadar.