18. SEN AYDINLATIRSIN GECEYİ II

7.2K 815 438
                                    

INTERWORLD, METAMORPHOSIS

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

INTERWORLD, METAMORPHOSIS

Kordhell, Murder In My Mind

Rahsan'ın uçarken ardında bıraktığı rüzgârın sadece bir saniye için saçlarımı savurmasına izin verdim. Sonra harekete geçmem gerekti.

Yaratıklar geçitten çıktığı an kamp alanı tam bir karmaşa haline geliyor, sesler ve çığlıklar birbirine karışıyordu. Üstelik ne kadar aşina olursanız olun o dehşet anı içerisinde hafızanızı yitirmişsinizcesine yolunuzu kaybedebiliyordunuz.

Şimdi bunun olmasına izin veremezdim, dolayısıyla önemli olan tek şeyi, Milo'yu bulmam gerektiğini hatırlatıyordum kendime.

Neredeydi?

Onu en son birkaç dakika önce, ateşin başında görmüştüm. Eve Generel Keiv ile konuşurken yanında dikiliyor, elleri arkasında utangaç bir şekilde etrafı inceliyordu. Bir an için göz göze gelmiştik, sonra Rahsan'la çadıra girmiştim ve...ve olan olmuştu.

Geçit açıldığı esnada Eve ile olduğunu bildiğimden içim biraz olsun rahattı ancak onu sağ salim görene kadar kalbimdeki sıkıntıdan kurtulamayacağımı biliyordum.

Bu yüzden koştum.

Kaosun, yıldırımların ve geçidin tam tersi yöne, ağaçların sıklaştığı ormana doğru koştum. Diğer şifacıların yakınlarda olduğunu biliyordum, yaratıklar geçitten çıktıkları an ─kışkırtılmadıkları sürece─ doğrudan saldırmak yerine herhangi bir yapıya yöneldiklerinden çadırlarda durmamız yasaktı. Bu sebeple olup biteni görebileceğimiz kadar yakına ancak saldırılardan etkilenmeyeceğimiz kadar uzağa saklanırdık.

"Milo? Milo!"

Karanlık ormana daldığım an tedirgin olan sesim ilerlemeye devam ettikçe daha güçlü ancak panik dolu çıkmaya başladı. Etrafta kimse yok gibiydi. Koşarken çalılar bacaklarımı sıyırıyor, karanlıkta taşlara takılıp tökezliyordum ancak bir tane bile şifacıya rastlamıyordum.

Çok mu gitmiştim? Karanlıkta fark etmeden ormanın derinliklerine mi ilerlemiştim?

Kaybolmak isteyeceğim son şey olduğundan şüpheye düştüğüm an geri dönmeye karar verdim. Ardından dakikalardır uzaklaştığım kaosa doğru koşmaya başladım, ağaçların seyrekleştiği yere kadar da durmadım.

Sesler kulak zarımı patlatacak kadar yakından gelmeye başladığında nefes nefeseydim; bir ağaca yaslanmış, göğüs kafesimi delecek kadar hızlı atan kalbimi tutarak soluklanmaya çalışıyordum.

Kendimi zorlamış ve düştüğümde bile durmamıştım çünkü durduğum anda kaybolma ihtimalimi artırırdım. Ormandaki ağaçlar öylesine sıktı ki gökyüzünü görmek imkânsızdı. Dolayısıyla ne büyünün yaydığı ışıkları takip edebilir ne de yıldızlara bakıp yolumu bulabilirdim, geçit kapandığı an işim biterdi.

YAN KARAKTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin