The Oh Hellos,
Soldier, Poet, KingThe Gothard Sisters,
Dragonfly❈
"Aviva!"
İçinde bulunduğum at arabası Arnavut kaldırımlı yolun kenarına yaklaşırken duyduğum sevecen ses Theodor Malkin'e aitti. Babama.
Tıknaz, pembe yanaklı bir adamdı. Seyrelmiş saçları saman sarısı, gözleri yeşildi. Üzerine baldırlarına kadar inen koyu renk bir redingot, içine gömlek ve yelek giymişti. Sürekli bir yere yetişmek zorunda olduğundan sık sık kontrol ettiği yuvarlak cep saatinin zinciri giydiği redingotun üzerinden cebine kadar uzanıyordu. Silindir şapkasını beni selamlamak için çıkarmış ve bir eliyle onu tutarken diğer elini arka tarafına, beline doğru atmıştı.
Onu görmek her zaman bir zevkti. Gerçek babam olmadığını bilmek onu bir karakter olarak sevemeyeceğim anlamına gelmiyordu çünkü.
Eteğimi tutarak arabadan indiğimde yüzünde gördüğüm samimi gülümseme içimi neşeyle doldurdu. Ona aynı sıcaklıkla gülümsemeye çalıştım ve birkaç adım ilerisinde durup reverans yaptım, o da başını eğip beni selamladıktan sonra sarılmam için kollarını açtı.
Tanımadığım bir adamdan gelen sevgi ve şefkat ilk başta çok tuhaftı, onu nereye koyacağımı bilmiyordum ama zamanla, onu bir baba figürü olarak görmeye başladığımda bunu yapmak kolaylaşmıştı. Bu dünyadaki ilk destekçim oydu çünkü, nerede olduğumu anlamadığım korkunç zamanlarda bana sahip çıkan ve güven veren tek kişi olmuştu.
Kızına karşı ne kadar sevgi dolu olduğunu bilmenin, dahası bu sevgiye maruz kalmanın zor olmadığını söyleyemezdim. Bu hisler benim için değildi çünkü.
Gerçek Aviva'ya ne olduğu sorusu sürekli zihnimin bir köşesindeydi ancak cevabı bulmaya ilk günden daha yakın değildim. Suçluluk ve şefkat karışımı bir duyguyu hep içimde taşıyor, hikayenin bitmesini ve ait olduğum yere dönmeyi biraz da onun için istiyordum. Böylece gerçek kızına kavuşabilirdi.
Ancak o an, içimde haftalardır görmediğim ve çok sevdiğim bir adamı görmenin mutluluğunu taşıyordum sadece. Theodor Malkin'e sarılırken gözlerimi kapatıyor, bana söylediği tüm o güzel şeylere aynı sevecenlikle karşılık vermeye çalışıyordum.
Malkin Malikanesi şehrin en seçkin, doğrudan meydana bağlanan caddelerinden birisi olan Margolis Sokağı'nda bulunuyordu. Enine boyuna geniş bir evdi ve sosyeteye yeni yeni giren mütevazı bir tüccar için gayet iyi sayılırdı. Ona yardım etmeden önce bunun yarısı kadar bir evde ve çeyreği kadar çalışanla yaşıyorduk çünkü. Yani, yaşıyorlardı. Ben kitaba girdiğim andan itibaren yaşadığım suçluluk duygusuyla kolları sıvamıştım, Cherney'deki evi hayal meyal hatırlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER
FantasyEn sevdiğim kitabın içine yan karakter olarak düştüğümde tek bir görevim vardı : mutlu sonun gerçekleşmesini sağlamak. Her şey tam da olması gerektiği gibi gidiyordu─ta ki ben kötü karakterin dikkatini çekene kadar.