Drum & Lace,
A Really Long Time AgoVitamin String Quartet,
ROXANNE❈
"Rahsan?"
Kütüphanenin kapısı arkamdan kapanıp koridoru karanlığa boğarken iki elim de omuzlarımın üzerinden dökülen dalgalı saç tutamlarındaydı. Endişeyle öne doğru eğilmiş, onu görmek için etrafta göz gezdirmiştim. Ortalıkta görünmüyordu. Acaba beni beklemeden mi inmişti?
Eğer öyle yaptıysa ona çok kızardım, daha birkaç dakika önce üst katın merdivenlerinde sözleşmiştik çünkü. Arkadaş olmaya başlıyor gibi gözüksek de ortak bir kararla ayrı ayrı inelim demiştik.
Bu öğleden sonra hatırı sayılır bir izleyici kitlesinin önünde Matias'la kavga etmiş ve arenadan pek zarif bir şekilde ayrılmamıştı. Olayın üzerinden daha bir gün bile geçmemişken bizi yan yana görmeleri asılsız dedikodulara yol açabilirdi. Kim umursasın ki diyemiyordum, o dikkat çekiyordu.
İkimiz de yardımcı karakterler olsak da o benim gibi silik yazılmamıştı, kitapta ne zaman belirse herkesin durup onu izlediği sık sık belirtilmişti. Önce o gideceğini söylediğinde bu gece buna bir kez daha şahit oldum. Üst katın korkuluklarına yaslanıp onun merdivenlerden inişine baktım, o ise yüzüklü ellerini kaldırmış, üzerindeki uzun ceketin manşetlerini düzeltirken ona dönen gözlerin farkında olmadan (ya da umursamadan) kütüphaneden geçip gitmişti.
Ondan birkaç dakika sonra da ben inmiş ama koridorda göremeyince hayal kırıklığına uğramıştım.Tam içimden söylenmeye başlamıştım ki fısıldamaya benzer bir ses duydum.
"Malkin, neden hâlâ orada dikiliyorsun?"Başımı kaldırıp ileriye, sesin geldiği yöne doğru baktım. Duvarlar arasındaki kolonlardan birinin arkasından çıkıp koridorun ortasına doğru adım attı. Onu görünce kaşlarımı çattım, sesim sitemliydi ama sert değildi. "Gittin sandım!"
"Bekleyeceğimi söylemiştim."
Yanına varana kadar hiçbir şey demedim. Ne zamanki kolum koluna hafifçe çarptı, o zaman başımı kaldırıp yüzüne baktım. "Ben de beklediğini düşünüyordum zaten. Hemen göremeyince..."
Ayıplar gibi cık cıkladı. "Beni bulmayı öğrenmen lâzım."
Bunun ne anlama geldiğini bildiğimden tam emin değildim. Bu ara fazla Serafina ve Matias flörtleşmesine maruz kalmıştım ve kulağa onların diyeceği türden bir şey gibi gelmişti.
Saçma şeyler düşünmemek adına hiç kafa yormadım ve onun önüne geçtim. "Hadi, gidelim."
Bir süre sessizlik içinde, karanlık sayılabilecek koridorlarda yürüdük. Ben tuhaf bir heyecan içindeydim, uykum tamamen dağılmıştı; o ise her an bir köşeden birisi çıkıp bizi görecekmiş gibi tetikteydi. Yan yana görülmeyi istemiyordu, ben de istemediğim için bu duruma kırılmıyordum. Önce arkadaşlığıma, onun için Serafina ve Matias'ı karşıma almama değer olduğunu göstermeliydi. Zaten bir kere bana bunu kanıtlasa, iddia ettiği gibi kendimi tüketir ve onun ölmemesi için elimden gelen her şeyi yapardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAN KARAKTER
FantasyEn sevdiğim kitabın içine yan karakter olarak düştüğümde tek bir görevim vardı : mutlu sonun gerçekleşmesini sağlamak. Her şey tam da olması gerektiği gibi gidiyordu─ta ki ben kötü karakterin dikkatini çekene kadar.