26. BÖLÜM

262 17 6
                                    

Selamlarrrr🙊 Nasılsınız? Sizi çok özledim bölümün sonunda sohbet edelim. Bölüme başlamadan önce oylarınızı verin lütfennn ❤

Sınır koymaktan nefret ediyorum ama okunma oranıyla oy sayısı gerçekten çok fark ediyor o yüzden beni anlayacağınızı düşünüyorum

Oy sayısı:30
Yorum: 50

Satır arası yorumlanırınızı bekliyorum.

Bölümde +18 sahneler olacak. Sahne gelince uyarı koyacağım rahatsız olanlar atlaya bilir.

Keyifli okumalar;

Çığlıklar at ki, insanlar senin farkına varsın. Yoksa yok olmaya mahkûm edilirsin. Çığlıklar attım insanlar benim farkıma varsın diye ve başardım. Çığlığın ne kadar güçlü olursa sesini duyanda çok olur.

Cesur kemikli ellerini, ellerimin arasına sıkıca tutuyordu. Hiç bırakmayacakmış gibi, güç verir gibi.

"Doktor bir tanığımın ablası. Rahat rahat konuş onunla ve ne yapacağımıza o zaman karar veririz. Ben ise seni hep o kapının ardında bekliyor olacağım ne zaman bana seslensen yanında biteceğim. Ama önünde durmak için değil, yanında durmak için senin gücüne güç katmak için. Sen hayatımda tanıdığım en güçlü kadınsın." Dediğinde ellerimi ellerinden çekip hızla sarıldım Cesur iyi ki vardı. Cesur ellerini saçlarıma çıkartıp okşadı kafasını boyun girintime sokup derin nefesler aldı. Bende kafamı boynuna yaklaştırtıp kokusunu içime çektim.

"Merve Gün" diye seslendi danışmadaki adam.

"Hep buradayım. Adımı seslenmen yeterli hata adımın dudaklarından değil güzel zihninden bile geçtiğinde hep yanına geleceğim." Elleri yüzümde geziyordu, gözleri gözlerimde geziyordu.

"İyi ki varsın Cesur." Diye fısıldadım dudaklarına doğru. Kısa bir öpücükten sonra beyaz kapıya bakıp iç çektim. "Gitmem gerekiyor." Ses tonum gitmek istemediğimi bağırıyordu. "Tekrar tekrar söylemek istiyorum aklından bile adım geçse yanında olacağım gözünün yeşiline kurban olurum." Gözlerimi kapatıp aklımı susturmaya çalıştım. Çünkü aklım hastaydı ve onu dinlersem hata yapardım.

"Merak etme Cesur. Merve  istemediği sürece onu zorlamayacağım." Sesin geldiği yere baktığımda kumral saçları omuzlarında otuzlu yaşlarının sonunda olduğunu düşündüğüm kadın bize bakıp gülümsüyordu üzerinde dizlerinin üzerinde beyaz önlük vardı.

"Hadi güzelim gir içeri yoksa ben seni bırakamayacağım" dudaklarında güven veren gülümsemesi vardı. Gülümsemesine karşılık tebessüm ettim daha fazlası gelmiyordu elimden. Cesur' dan ayrılıp kapıdaki kadına yaklaştım. İçeriye girip sade odaya göz attım büyükçe bir masa önünde siyah bir koltuk vardı koltuğun önünde ufak bir masa vardı.

"Otur lütfen."

Siyah deri koltuğa oturdum bacak, bacak üstüne atıp kadının kendi yerine oturmasını bekledim.

"Öncelikle ben Seda Öz. Sende Merve Gün olmalısın." Diye sordu teyit etmek amacıyla.

"Hayır Merve Gün değil. Karaca Güniz adım sahte devlet tarafından verilidi bu kimlik bana."

"Neden adını değiştirdiler."

"Uluslararası davam vardı. Sadece Türkiye'de değil Ruslar tarafında da yargılanıyordum ve Soner Ökmen tarafından hapishanede gözüküp başka kimlikle devam ediyorum gizli görevler veriliyor bana, bende yerine getiriyorum ama ajanlık değil görevim. Öldürmek vahşice öldürmek layık olduğum görevdeyim."

ZEMHERİ ( Yeniden Yazılıyor) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin