𝘉Ö𝘓Ü𝘔 19: 𝙎𝙀𝙉İ 𝙎𝙀𝙑İ𝙔𝙊𝙍𝙐𝙈

66 4 4
                                    

~Bir gün sonra~

Üzerime bordo elbiseyi giyip aşağıya indim.
Ulaş'ın ve ailesinin az sonra burada olacağını hissettiğimden, iyice gerilmiştim.

"Sevgi, sakinleş artık" diyerek elimi tuttu Ebrar.
"Bak beni de geriyorsun, yapma böyle"
Ne kadar beni sakinleştirmeye çalışsa da sanki evli değilmişim, hamile olmamışım gibi stresten kafayı yiyordum.

"Tamam, sakinim. Sonuçta sadece kız isteme merasimi olacak ki zaten babam beni verecek. Sorun olmayacak, ben zaten evliyim Ulaş'la"
Ebrar'a mı konuşuyordum yoksa kendimi mi ikna etmeye çalışıyordum anlayamamıştım.

Zil sesini duyduğumda derin bir nefes aldım.
"Ben bakarım" diyerek kapıya ilerledim, ki zaten herkes benim açmamı bekliyordu.

"Hoş geldiniz" dedim kapıyı açarak.
Ulaş'ın gülümsemesini görünce tüm gerginliğim çözüldü.
Bu sefer iyi sonla biteceğine inandırmıştı o gülümsemesi.

Elindeki çiçeği ve çikolatayı uzattı. Elime alıp annesini ve babasını da selamladım.

"Yenge sensin herhalde" dedi Gökay.
Onu unutmam mümkün değildi.
"Ben seni bir yerden tanıyorum ama..." dediğinde Batuhan koluyla dürttü onu.

"Tanışıyoruz" dedim.
"Mahkeme salonunda gördün beni en son" diyerek devam ettim ve gülümsedim.

Gözleri açıldığında telaşla bana olayı anlatmaya çalıştı.
"Ne olduğunu, nasıl olduğunu biliyorum. Sakin ol, suçlamıyorum seni" dedim sözünü keserek.

Rahatlamışcasına nefesini verdi.
"Sağ ol yenge" diyerek içeri geçti.

"Sena da burada, değil mi yenge?" diye soran Batu'ya döndü gözlerim.

"Hayır, hastanede"
Dalga geçmek için söylemiştim ama onun yüreğine iniyordu.
Gözlerinden anlamıştım.

"İçeride, geç hadi. Daha seninle de konuşacağız"
Ne zamandır tuttuğunu bilmediğim nefesini verdi ve gülümsemeye çalışarak içeri geçti.

Mutfağa elimdekileri koyup salona geçtim.
Ulaş yanına oturmam için kaş göz işareti yaptığında bizimkilerin ve ailesinin ne diyeceğini kestirmeye çalıştım.

Annesi ile göz göze geldiğimizde gülümsedi, başıyla onay verdiğinde Ulaş'ın tüm bunları planladığını anladım.

Ulaş'ın yanına oturup konuşmaları dinlemeye çalıştım.

Sena mutfaktan geldi ve Ebrar'ın yanına oturdu.
Melih, Gökay ve Batuhan bir koltukta, annesi ve annemde bizim oturduğumuz koltukta oturuyordu.
Sena ve Ebrar sandalye çekmişlerdi ve babamgil de tekli koltuklarda yan yanaydılar.

"Ee Aydın Bey, siz nasılsınız?" diye sordu babası.

"İyiyim Rüstem iyiyim, yaşamaya çalışıyoruz Beyza ile. Maşallah, siz de iyi gibisiniz"

"Allah'a şükür" dedi.

"Oğlumuz" dedi babam.
"Ne iş yaptığımı biliyorum ama, sormak adettendir" dedi gülerek.
"Ne iş yapıyor oğlumuz?"

"Avukatım baba, biliyorsun. Boş zamanlarımda da mankenlik yapıyorum"

"Eh, tanırsın benim keratayı. Boş geçirmiyor hiç zamanını"

İlk Ve SonuncuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin